Arapça Metin (Harekeli)
517|4|24|وَٱلْمُحْصَنَٰتُ مِنَ ٱلنِّسَآءِ إِلَّا مَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُكُمْ كِتَٰبَ ٱللَّهِ عَلَيْكُمْ وَأُحِلَّ لَكُم مَّا وَرَآءَ ذَٰلِكُمْ أَن تَبْتَغُوا۟ بِأَمْوَٰلِكُم مُّحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَٰفِحِينَ فَمَا ٱسْتَمْتَعْتُم بِهِۦ مِنْهُنَّ فَـَٔاتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ فَرِيضَةً وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا تَرَٰضَيْتُم بِهِۦ مِنۢ بَعْدِ ٱلْفَرِيضَةِ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
Arapça Metin (Harekesiz)
517|4|24|والمحصنت من النسا الا ما ملكت ايمنكم كتب الله عليكم واحل لكم ما ورا ذلكم ان تبتغوا بامولكم محصنين غير مسفحين فما استمتعتم به منهن فاتوهن اجورهن فريضه ولا جناح عليكم فيما ترضيتم به من بعد الفريضه ان الله كان عليما حكيما
Latin Literal
24. Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum, kitâballâhi aleykum, ve uhille lekum mâ varâe zâlikum en tebtegû bi emvâlikum muhsinîne gayra musâfihîn(musâfihîne). Fe mâstemta’tum bihî minhunne fe âtûhunne ucûrehunne farîdah(farîdaten). Ve lâ cunâha aleykum fîmâ terâdaytum bihî min ba’dil farîdah(farîdati). İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ(hakîmen).
Türkçe Çeviri
Ve muhsanât492 kadınlardan (nikâh) (ki) -dışındadır* sağ ellerinizin malik/sahip77 olduğu- Allah'ın kitabıdır/yazgısıdır üzerine*; ve helal kılındı sizlere bunların ötesi/arkası (da) ki bakınırsınız mallarınızla** muhsinîn496 (olmaya), olmaksızın musâfihin494; öyle ki metalanmanızdır54*** onunla (nikâhla) onlardan (sağ ellerinizin malik/sahip olduklarından); öyle ki verin ecirlerini**** bir farz497 (olarak); ve farz497 (olan) sonrasında olmaz bir günah üzerinize onunla (nikâhla) razı olduğunuzdakinde*****; doğrusu Allah oldu bir Alîm8; bir Hakîm9.
Ahmed Samira Çevirisi
24 And the married from the women except what your rights owned/possessed (from spoils of war) God’s decree/judgment on you, and became/is permitted/allowed for you, what (is) behind that, that you ask/desire with your (P) wealths , marrying not fornicating/adulterating, so what you enjoyed with it, from them (F), so give them (F) their (F) rewards/fees (dowries) a religious duty/command/stipulation ,and no offense/guilt on you in what you (P) mutually agreed with it, from after the religious duty/command/stipulation , that God was/is knowledgeable, wise/judicious.
Kelime Kelime Analiz Tablosu
| No |
Kelime |
Anlam |
Arapça |
Kök |
| 1 |
velmuhsanatu |
ve muhsenât |
وَالْمُحْصَنَاتُ |
حصن |
| 2 |
mine |
|
مِنَ |
- |
| 3 |
n-nisa'i |
kadınlardan |
النِّسَاءِ |
نسو |
| 4 |
illa |
dışındadır |
إِلَّا |
- |
| 5 |
ma |
|
مَا |
- |
| 6 |
meleket |
malik/sahip olduğu |
مَلَكَتْ |
ملك |
| 7 |
eymanukum |
sağ ellerinizin |
أَيْمَانُكُمْ |
يمن |
| 8 |
kitabe |
kitabıdır/yazmasıdır |
كِتَابَ |
كتب |
| 9 |
llahi |
Allah'ın |
اللَّهِ |
- |
| 10 |
aleykum |
üzerine |
عَلَيْكُمْ |
- |
| 11 |
ve uhille |
ve helal kılındı |
وَأُحِلَّ |
حلل |
| 12 |
lekum |
sizlere |
لَكُمْ |
- |
| 13 |
ma |
|
مَا |
- |
| 14 |
vera'e |
ötesi/arkası |
وَرَاءَ |
وري |
| 15 |
zalikum |
bunların |
ذَٰلِكُمْ |
- |
| 16 |
en |
ki |
أَنْ |
- |
| 17 |
tebtegu |
bakınırsınız |
تَبْتَغُوا |
بغي |
| 18 |
biemvalikum |
mallarınızla |
بِأَمْوَالِكُمْ |
مول |
| 19 |
muhsinine |
muhsine (olmaya) |
مُحْصِنِينَ |
حصن |
| 20 |
gayra |
olmaksızın |
غَيْرَ |
غير |
| 21 |
musafihine |
musâfihin |
مُسَافِحِينَ |
سفح |
| 22 |
fema |
öyle ki |
فَمَا |
- |
| 23 |
stemtea'tum |
metalandığınızdır |
اسْتَمْتَعْتُمْ |
متع |
| 24 |
bihi |
onunla (nikahla)) |
بِهِ |
- |
| 25 |
minhunne |
onlardan (kadınlardan) |
مِنْهُنَّ |
- |
| 26 |
fe atuhunne |
öyle ki verin |
فَاتُوهُنَّ |
اتي |
| 27 |
ucurahunne |
ecirlerini/karşılıklarını |
أُجُورَهُنَّ |
اجر |
| 28 |
ferideten |
bir farz (olarak) |
فَرِيضَةً |
فرض |
| 29 |
ve la |
ve olmaz |
وَلَا |
- |
| 30 |
cunaha |
bir günah |
جُنَاحَ |
جنح |
| 31 |
aleykum |
üzerinize |
عَلَيْكُمْ |
- |
| 32 |
fima |
|
فِيمَا |
- |
| 33 |
teradeytum |
razı olduğunuzdakinde |
تَرَاضَيْتُمْ |
رضو |
| 34 |
bihi |
onunla (nikahla) |
بِهِ |
- |
| 35 |
min |
|
مِنْ |
- |
| 36 |
bea'di |
sonrasında |
بَعْدِ |
بعد |
| 37 |
l-ferideti |
farz (olan) |
الْفَرِيضَةِ |
فرض |
| 38 |
inne |
doğrusu |
إِنَّ |
- |
| 39 |
llahe |
Allah |
اللَّهَ |
- |
| 40 |
kane |
oldu |
كَانَ |
كون |
| 41 |
alimen |
Alîm |
عَلِيمًا |
علم |
| 42 |
hakimen |
Hakîm |
حَكِيمًا |
حكم |
Notlar
Not 1
*Müslüman erkeklere muhsanât kadınlarla nikâh yazılmıştır. Müminlerin ilk hedefi öncelikle müminât muhsanât kadınlarla nikâhlanmak olmalıdır. Müminât muhsanât kadınlarla nikâhlanma çabalamasına rağmen asla güç yetiremeyenler varsa sağ ellerin malik/sahip olduğu kadınlardan birisiyle nikâhlanabilir. Elbette karşılıklı rızayla. 4:25 ayetinde sağ ellerin malik/sahip olduğu genç kadınlardan müminât (iman etmiş) olanların tercih edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Sağ ellerin malik/sahip olduğu kadınlarla yapılan bu nikâh da çiftleri birbirine bağlayan bir nikâhtır (4:21). Geçici bir nikâh asla değildir. Çünkü bu nikâhtan çocuklar doğabilir. Çiftler nikâhın tüm sorumluluklarını ve şartlarını kabul etmiş sayılır. Boşanma şartları da mutlak ki Kur'an'da bildirilen kurallara tabidir. **Nikâhlanarak bir ev geçindirme gücünüz, kuvvetiniz ve malınız varsa. ***Bir kadınla evlilik hayatı paylaşarak geçimlik sağlama.****Muhsanât kadınlarla evlenmek için sadaka/mehir verilir. Sağ ellerin malik/sahip olduğu kadınlar için de nikâha bir karşılık/ecir bir farz/zorunluluk olarak verilmelidir.*****Farz olan ecir/karşılık tamamlanırsa nikâh şekli çiftlerin dilediği gibi yapılabilir.