Fâtiha Suresi - Ayet 6
Türkçe Meal: Kılavuzla bizleri dosdoğru yola 124 .
Arapça: 6|1|6|اهدنا الصرط المستقيم
Arama Operatörleri:
Ayet 6
| No | Kelime | Anlam | Arapça | Kök |
|---|---|---|---|---|
| 1 | ihdina | kılavuzla bizleri | اهْدِنَا | هدي |
| 2 | s-sirata | yola | الصِّرَاطَ | صرط |
| 3 | l-mustekime | dosdoğru | الْمُسْتَقِيمَ | قوم |
‘ihdina’ kelimesinin kökü (هدي) olup doğru yolda olmak (on the right way), kılavuzluk yapmak (guide), yönlendirmek (direct), göstermek (show) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1199 (of 1303)Ayette fiil olarak, 2. tekil şahıs özne ve 1. çoğul şahıs zamirle gelmiştir. ‘kılavuzla bizleri’ anlamı vardır. Özne şüphesiz Allah’ı işaret eder. ‘l-mustakîm’ kelimesinin kökü (قوم) olup ayağa kalkmak (get up), dikelmek (stand), dimdik (erect), dik/doğru (upright) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1199 (of 1303). Ayette aktif sıfat olarak gelmiştir. ‘s-sırât’ kelimesinin kökü (صرط) olup yol (way), gidişat/yön (path) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 597 (of 1303). Ayette tekil isim kelimesi olarak gelmiştir.Anlarız ki kılavuzlanan yol dosdoğru, dimdik, eğik bükük olmayan, dimdik ayakta olan bir yol olmalıdır. Bu yol hiç şüphesiz Kur’an’ın ta kendisidir. ‘s-sırât’ kelimesinin tekil gelmesinden anlarız ki tek bir dosdoğru yol vardır. Başka bir dosdoğru yol asla yoktur. Bu yol da sadece Kur’an yoludur. Sadece Kur’an demek yerine tarikatlara, mezheplere, imamlara, şeyhlere, hadis/söylenti kitaplarına tabi olanlar Yüce Allah’ın dosdoğru yolunda asla değillerdir. Dosdoğru yola kılavuzlu asla değillerdir. Şeytanın aldatmacası o kadar yaman ki milyarlarca insan 1. sure olan Fatiha suresini namazlarında Arapça olarak binlerce kez okur. Ancak maalesef anlamını bilmeden; Rableri kendilerine ne emretmiş bilmeden, tekerleme gibi okurlar. Çünkü Yüce Allah’ın vaadi haktır, gerçektir. İblisin zannı/varsayımı doğru çıktı. İnsanların çoğunluğu cehennemdedir. Şeytanın üzerine oturduğu o ‘s-sırât l-mustakîm’ yolu Kur’an’dır. Şeytan Kur’an’ın anlaşılarak okunmasına engel olmuştur. İnsanların çoğu Yüce Allah’ın dosdoğru yolundan sapmıştır. Yapmamız gereken nedir?Kur’an’la aramızda olan tüm şeytanları yani saptırıcıları (hadis/söylenti kitapları, şeyhler, tarikatlar, mezhepler, tekkeler, türbeler, veliler vb.) terk etmek ve sadece Kur’an demek. Kur’an’ı anladığımız dilde okumak ve anlamak. Sonrası anladığımıza uymak, anladığımıza tabi olmak. Kur’an bize yeter demek.
Ayet 68
| No | Kelime | Anlam | Arapça | Kök |
|---|---|---|---|---|
| 1 | velehedeynahum | ve mutlak doğru yola kılavuzlardık onları | وَلَهَدَيْنَاهُمْ | هدي |
| 2 | siraten | bir yola | صِرَاطًا | صرط |
| 3 | mustekimen | dosdoğru/kıyamda/ayakta | مُسْتَقِيمًا | قوم |
Ayet 39
| No | Kelime | Anlam | Arapça | Kök |
|---|---|---|---|---|
| 1 | vellezine | ve kimseler | وَالَّذِينَ | - |
| 2 | kezzebu | yalanladılar | كَذَّبُوا | كذب |
| 3 | biayatina | ayetlerimizi | بِايَاتِنَا | ايي |
| 4 | summun | sağırlardır | صُمٌّ | صمم |
| 5 | ve bukmun | ve dilsizlerdir | وَبُكْمٌ | بكم |
| 6 | fi | فِي | - | |
| 7 | z-zulumati | karanlıklada | الظُّلُمَاتِ | ظلم |
| 8 | men | kimi | مَنْ | - |
| 9 | yeşei | diler | يَشَإِ | شيا |
| 10 | llahu | Allah | اللَّهُ | - |
| 11 | yudlilhu | dalalete bırakır onu | يُضْلِلْهُ | ضلل |
| 12 | ve men | ve kim | وَمَنْ | - |
| 13 | yeşe' | diler | يَشَأْ | شيا |
| 14 | yec'alhu | yapar onu | يَجْعَلْهُ | جعل |
| 15 | ala | üzerine | عَلَىٰ | - |
| 16 | siratin | bir yol | صِرَاطٍ | صرط |
| 17 | mustekimin | dosdoğru | مُسْتَقِيمٍ | قوم |
Ayet 87
| No | Kelime | Anlam | Arapça | Kök |
|---|---|---|---|---|
| 1 | ve min | ve | وَمِنْ | - |
| 2 | abaihim | babalarından | ابَائِهِمْ | ابو |
| 3 | ve zurriyyatihim | ve zürriyetlerinden | وَذُرِّيَّاتِهِمْ | ذرر |
| 4 | ve ihvanihim | ve kardeşlerinden | وَإِخْوَانِهِمْ | اخو |
| 5 | vectebeynahum | seçtik onları | وَاجْتَبَيْنَاهُمْ | جبي |
| 6 | ve hedeynahum | ve doğru yola kılavuzladık onları | وَهَدَيْنَاهُمْ | هدي |
| 7 | ila | doğru | إِلَىٰ | - |
| 8 | siratin | yola | صِرَاطٍ | صرط |
| 9 | mustekimin | dosdoğru | مُسْتَقِيمٍ | قوم |
*Anlarız ki Nûh'un babalarından da resûller gönderilmiştir. **Resûl olarak.
Ayet 126
| No | Kelime | Anlam | Arapça | Kök |
|---|---|---|---|---|
| 1 | ve haza | ve budur | وَهَٰذَا | - |
| 2 | siratu | yolu | صِرَاطُ | صرط |
| 3 | rabbike | (senin) Rabbinin | رَبِّكَ | ربب |
| 4 | mustekimen | kıyam olmuş | مُسْتَقِيمًا | قوم |
| 5 | kad | muhakkak | قَدْ | - |
| 6 | fessalna | öyle ki fasılladık | فَصَّلْنَا | فصل |
| 7 | l-ayati | ayetleri | الْايَاتِ | ايي |
| 8 | likavmin | bir kavme/topluma | لِقَوْمٍ | قوم |
| 9 | yezzekkerune | zikrederler | يَذَّكَّرُونَ | ذكر |
Ayet 153
| No | Kelime | Anlam | Arapça | Kök |
|---|---|---|---|---|
| 1 | ve enne | ve ki | وَأَنَّ | - |
| 2 | haza | budur | هَٰذَا | - |
| 3 | sirati | yolum | صِرَاطِي | صرط |
| 4 | mustekimen | dosdoğru | مُسْتَقِيمًا | قوم |
| 5 | fettebiuhu | öyle ki tabi olun ona | فَاتَّبِعُوهُ | تبع |
| 6 | ve la | وَلَا | - | |
| 7 | tettebiu | tabi olmayın | تَتَّبِعُوا | تبع |
| 8 | s-subule | yollara | السُّبُلَ | سبل |
| 9 | feteferraka | öyle ki fırkalara bölür | فَتَفَرَّقَ | فرق |
| 10 | bikum | sizleri | بِكُمْ | - |
| 11 | an | -ndan | عَنْ | - |
| 12 | sebilihi | O'nun yolu- | سَبِيلِهِ | سبل |
| 13 | zalikum | işte sizleredir | ذَٰلِكُمْ | - |
| 14 | vessakum | vasiyet etti (Allah) sizlere | وَصَّاكُمْ | وصي |
| 15 | bihi | onunla | بِهِ | - |
| 16 | leallekum | öyle ki belki sizler | لَعَلَّكُمْ | - |
| 17 | tettekune | takvalı olursunuz | تَتَّقُونَ | وقي |
*Yola. Sadece kutsal kitaplar. Sadece Kur'an.**Çoğul gelmesi önemlidir. Bir yerde farklı yollar varsa onların tamamı sapkınlık içindedir. Tek yol vardır. O da Yüce Allah'ın yoludur.***Kendilerini müslüman sanan kimselerin durumu ortadadır. Dinlerini parça parça edip fırkalara bölünmüşlerdir.
Ayet 161
| No | Kelime | Anlam | Arapça | Kök |
|---|---|---|---|---|
| 1 | kul | de ki | قُلْ | قول |
| 2 | inneni | doğrusu beni | إِنَّنِي | - |
| 3 | hedani | doğru yola kılavuzladı beni | هَدَانِي | هدي |
| 4 | rabbi | Rabbim | رَبِّي | ربب |
| 5 | ila | karşı | إِلَىٰ | - |
| 6 | siratin | bir yola | صِرَاطٍ | صرط |
| 7 | mustekimin | dosdoğru | مُسْتَقِيمٍ | قوم |
| 8 | dinen | bir din (olarak) | دِينًا | دين |
| 9 | kiyemen | kıyam/dikilmiş | قِيَمًا | قوم |
| 10 | millete | milletine | مِلَّةَ | ملل |
| 11 | ibrahime | İbrahim'in | إِبْرَاهِيمَ | - |
| 12 | hanifen | bir hanif (olan) | حَنِيفًا | حنف |
| 13 | ve ma | ve | وَمَا | - |
| 14 | kane | olmuş değildi o | كَانَ | كون |
| 15 | mine | مِنَ | - | |
| 16 | l-muşrikine | müşriklerden | الْمُشْرِكِينَ | شرك |
Ayet 16
| No | Kelime | Anlam | Arapça | Kök |
|---|---|---|---|---|
| 1 | kale | dedi | قَالَ | قول |
| 2 | febima | öyleki karşı | فَبِمَا | - |
| 3 | egveyteni | doğru yoldan ayırdığına beni | أَغْوَيْتَنِي | غوي |
| 4 | leek'udenne | mutlak otururum | لَأَقْعُدَنَّ | قعد |
| 5 | lehum | onlara | لَهُمْ | - |
| 6 | siratake | senin yolunun üstüne | صِرَاطَكَ | صرط |
| 7 | l-mustekime | doğru | الْمُسْتَقِيمَ | قوم |
*İnsanlara.
Ayet 52
| No | Kelime | Anlam | Arapça | Kök |
|---|---|---|---|---|
| 1 | ve kezalike | ve işte böyledir | وَكَذَٰلِكَ | - |
| 2 | evhayna | vahyettik | أَوْحَيْنَا | وحي |
| 3 | ileyke | üzerine | إِلَيْكَ | - |
| 4 | ruhen | bir ruh | رُوحًا | روح |
| 5 | min | مِنْ | - | |
| 6 | emrina | emrimizden | أَمْرِنَا | امر |
| 7 | ma | değildir | مَا | - |
| 8 | kunte | olmuş | كُنْتَ | كون |
| 9 | tedri | idrak eder | تَدْرِي | دري |
| 10 | ma | nedir | مَا | - |
| 11 | l-kitabu | kitabı | الْكِتَابُ | كتب |
| 12 | ve la | ve ne de | وَلَا | - |
| 13 | l-imanu | iman | الْإِيمَانُ | امن |
| 14 | velakin | velakin/fakat | وَلَٰكِنْ | - |
| 15 | cealnahu | yaptık onu | جَعَلْنَاهُ | جعل |
| 16 | nuran | bir nur | نُورًا | نور |
| 17 | nehdi | doğru yola kılavuzlarız | نَهْدِي | هدي |
| 18 | bihi | onunla | بِهِ | - |
| 19 | men | kimseyi | مَنْ | - |
| 20 | neşa'u | dilediğimiz | نَشَاءُ | شيا |
| 21 | min | مِنْ | - | |
| 22 | ibadina | kullarımızdan | عِبَادِنَا | عبد |
| 23 | ve inneke | ve doğrusu sen | وَإِنَّكَ | - |
| 24 | letehdi | mutlak doğru yola kılavuzlarsın | لَتَهْدِي | هدي |
| 25 | ila | doğru | إِلَىٰ | - |
| 26 | siratin | yola | صِرَاطٍ | صرط |
| 27 | mustekimin | dosdoğru | مُسْتَقِيمٍ | قوم |
*Kutsal kitabı. **Kesin delillere dayanan bir iman/inanç idrakın/algılaman yoktu.***Kur'an'ı. Kur'an'la.****Sen de Kur'an ile doğru yola kılavuzlarsın.
Kavram Adı: Dosdoğru yol
Kavram No: 124
Kısa Açıklama: 124 Sırâtel mustakîm. Tek ve dosdoğru yol; sadece Kur'an.
Bu Kavramın Geçtiği Ayet Sayısı: 9
Türkçe Meal: Kılavuzla bizleri dosdoğru yola 124 .
Arapça: 6|1|6|اهدنا الصرط المستقيم
Türkçe Meal: Ve mutlak doğru yola kılavuzlardık onları; dosdoğru/kıyamda/ayakta bir yola 124 .
Arapça: 561|4|68|ولهدينهم صرطا مستقيما
Türkçe Meal: Ve kimseler (ki) yalanladılar 195 ayetlerimizi; sağırlardır ve dilsizlerdir karanlıklarda; kimi diler Allah dalalette 128 bırakır onu; ve kimi diler yapar onu dosdoğru bir yol üzerine 124 .
Arapça: 828|6|39|والذين كذبوا بايتنا صم وبكم في الظلمت من يشا الله يضلله ومن يشا يجعله علي صرط مستقيم
Türkçe Meal: Ve babalarından * ; ve zürriyetlerinden 380 ; ve kardeşlerinden; seçtik ** onları; ve doğru yola kılavuzladık onları; dosdoğru yola 124 doğru.
Arapça: 876|6|87|ومن ابايهم وذريتهم واخونهم واجتبينهم وهدينهم الي صرط مستقيم
Türkçe Meal: Ve budur (senin) Rabbinin 4 dikelmiş yolu 124 ; muhakkak ki detaylandırdık/ayırdık ayetleri 454 zikreder 78 bir kavim için.
Arapça: 915|6|126|وهذا صرط ربك مستقيما قد فصلنا الايت لقوم يذكرون
Türkçe Meal: Ve ki budur dosdoğru yolum 124 ; öyle ki tabi olun ona * ; tabi olmayın yollara ** ; öyle ki fırkalara *** böler sizleri O'nun (Allah'ın) yolundan 124 ; işte sizleredir; vasiyet etti (Allah) sizlere onunla; öyle ki belki sizler takvalı 21 olursunuz.
Arapça: 942|6|153|وان هذا صرطي مستقيما فاتبعوه ولا تتبعوا السبل فتفرق بكم عن سبيله ذلكم وصيكم به لعلكم تتقون
Türkçe Meal: De ki: "Doğrusu beni; doğru yola kılavuzladı beni Rabbim 4 ; dosdoğru bir yola 124 doğru; kıyam/dikili/doğru bir dine 122 *; bir hanîf 117 (olan) İbrahim'in milletine 301 ve olmuş değildi (İbrahim) müşriklerden 36 .
Arapça: 950|6|161|قل انني هديني ربي الي صرط مستقيم دينا قيما مله ابرهيم حنيفا وما كان من المشركين
Türkçe Meal: Dedi (iblîs): "Öyle ki doğru yoldan ayırmış olmanla beni mutlak otururum onlara * ; senin dosdoğru yoluna 124 ."
Arapça: 970|7|16|قال فبما اغويتني لاقعدن لهم صرطك المستقيم
Türkçe Meal: Ve işte böyledir; vahyettik 603 (senin) üzerine bir ruh 279 emrimizden; idrak 657 eder olmuş değildin kitabı * ve ne de imanı 47 **; velakin/fakat yaptık onu *** bir nur; doğru yola kılavuzlarız onunla *** dilediğimiz kimseyi kullarımızdan; ve doğrusu sen mutlak doğru yola kılavuzlarsın **** ; dosdoğru bir yol doğru 124 .
Arapça: 4322|42|52|وكذلك اوحينا اليك روحا من امرنا ما كنت تدري ما الكتب ولا الايمن ولكن جعلنه نورا نهدي به من نشا من عبادنا وانك لتهدي الي صرط مستقيم