Şerefli Kur’ân Meali
Arapça · Latin · Meal · Kavramlarla
Henüz sûre seçilmedi.
📝 Metin Ayarları
🔧 Araçlar
📑 Kişisel
📄 PDF
💾 Veri Yönetimi
Ayet alanları:
Kapsam:
Eşleştirme:
📖 Arama Operatörleri

Arama Operatörleri:

  • VE / AND: Her iki terim de bulunmalı
    Örnek: rahman VE rahim
  • VEYA / OR: Terimlerden biri yeterli
    Örnek: cehennem VEYA nar
  • DEĞİL / NOT: Terimi çıkar
    Örnek: kitap DEĞİL ehli
  • " ": Tam ifade (tırnak içinde)
    Örnek: "la ilahe illallah"
  • ( ): Grup/öncelik belirleme
    Örnek: (cennet VEYA firdevs) VE mümin
📚

Kavram 892: Akıbet, akıbet.

Bu kavram 20 ayette geçmektedir

📖 Kısa Açıklama

892Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

3. Âl-i İmrân Suresi

Ayet 137

Arapça Metin (Harekeli)

430|3|137|قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِكُمْ سُنَنٌ فَسِيرُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ فَٱنظُرُوا۟ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُكَذِّبِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

430|3|137|قد خلت من قبلكم سنن فسيروا في الارض فانظروا كيف كان عقبه المكذبين

Latin Literal

137. Kad halet min kablikum sunenun, fe sîrû fîl ardı fenzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).

Türkçe Çeviri

Muhakkak geçti sizlerden önce yasalar/kanunlar*; öyleyse dolaşın461 yeryüzünde; öyle ki bakın461 nasıl oldu yalancıların akıbeti892.

Ahmed Samira Çevirisi

137 Laws/ways had past/left from before you, so move/walk in the earth/Planet Earth, so look/consider how was the liars’/denier’s end (result) .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kad muhakkak قَدْ -
2 halet geçti خَلَتْ خلو
3 min مِنْ -
4 kablikum sizlerden önce قَبْلِكُمْ قبل
5 sunenun yasalar سُنَنٌ سنن
6 fesiru öyleyse dolaşın فَسِيرُوا سير
7 fi فِي -
8 l-erdi yeryüzünde الْأَرْضِ ارض
9 fenzuru öyle ki bakın فَانْظُرُوا نظر
10 keyfe nasıl كَيْفَ كيف
11 kane oldu كَانَ كون
12 aakibetu akibeti عَاقِبَةُ عقب
13 l-mukezzibine yalancıların الْمُكَذِّبِينَ كذب

Notlar

Not 1

*İnsanoğlu yalan yanlış birçok yasa/kanun uyguladı.

6. En'âm Suresi

Ayet 11

Arapça Metin (Harekeli)

800|6|11|قُلْ سِيرُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ ثُمَّ ٱنظُرُوا۟ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُكَذِّبِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

800|6|11|قل سيروا في الارض ثم انظروا كيف كان عقبه المكذبين

Latin Literal

11. Kul sîrû fîl ardı summenzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).

Türkçe Çeviri

De ki: "Dolaşın yerde; sonra bakın nasıl oldu yalanlayanların195 akıbeti892."

Ahmed Samira Çevirisi

11 Say: "Walk/move in the Earth/land, then look/wonder about how was the liars’/falsifiers’ end/turn (result)."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kul de ki قُلْ قول
2 siru dolaşın سِيرُوا سير
3 fi فِي -
4 l-erdi yerde الْأَرْضِ ارض
5 summe sonra ثُمَّ -
6 nzuru bakın انْظُرُوا نظر
7 keyfe nasıl كَيْفَ كيف
8 kane oldu كَانَ كون
9 aakibetu akıbeti عَاقِبَةُ عقب
10 l-mukezzibine yalanlayanların الْمُكَذِّبِينَ كذب

6. En'âm Suresi

Ayet 135

Arapça Metin (Harekeli)

924|6|135|قُلْ يَٰقَوْمِ ٱعْمَلُوا۟ عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنِّى عَامِلٌ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ مَن تَكُونُ لَهُۥ عَٰقِبَةُ ٱلدَّارِ إِنَّهُۥ لَا يُفْلِحُ ٱلظَّٰلِمُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

924|6|135|قل يقوم اعملوا علي مكانتكم اني عامل فسوف تعلمون من تكون له عقبه الدار انه لا يفلح الظلمون

Latin Literal

135. Kul yâ kavmi’melû alâ mâ kânetikum innî âmil(âmilun), fe sevfe ta’lemûne men tekûnu lehu âkıbetud dâr(dâri), innehu lâ yuflihuz zâlimûn(zâlimûne).

Türkçe Çeviri

De ki: "Ey kavmim/toplumum! Yapın* imkanınıza göre; doğrusu ben bir yapıcıyım*; öyle ki yakında bileceksiniz kimseyi (ki) olur ona akıbeti892 diyarın/yurdun; doğrusu o (kimse) iflah** olmaz; zalimlerdir257."

Ahmed Samira Çevirisi

135 Say: "You (my) nation, do/work at your capacity that I am doing/working, so you will know who (is to) be for him the home’s end/turn (result), that He does not make the unjust/oppressors succeed/win.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kul de ki قُلْ قول
2 ya kavmi ey kavmim/toplumum يَا قَوْمِ قوم
3 a'melu yapın اعْمَلُوا عمل
4 ala karşı عَلَىٰ -
5 mekanetikum imkanınıza مَكَانَتِكُمْ كون
6 inni doğrusu ben إِنِّي -
7 aamilun bir yapıcıyım عَامِلٌ عمل
8 fe sevfe öyle ki yakında فَسَوْفَ -
9 tea'lemune bileceksiniz تَعْلَمُونَ علم
10 men kimse مَنْ -
11 tekunu olur تَكُونُ كون
12 lehu ona لَهُ -
13 aakibetu akibeti عَاقِبَةُ عقب
14 d-dari diyarın/yurdun الدَّارِ دور
15 innehu doğrusu o إِنَّهُ -
16 la لَا -
17 yuflihu iflah olmaz يُفْلِحُ فلح
18 z-zalimune zalimler الظَّالِمُونَ ظلم

Notlar

Not 1

*Elden ne geliyorsa.**Feraha/başarıya ulaşamaz.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Zalim, zulmetmek. Kavram 257

257 Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

7. A'râf Suresi

Ayet 84

Arapça Metin (Harekeli)

1038|7|84|وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُجْرِمِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1038|7|84|وامطرنا عليهم مطرا فانظر كيف كان عقبه المجرمين

Latin Literal

84. Ve emtarnâ aleyhim matarâ, fenzur keyfe kâne âkıbetul mucrimîn(mucrimîne).

Türkçe Çeviri

Ve boşalttık yağmuru üzerlerine bir boşalmış yağmur (-la); öyle ki bak nasıl oldu akıbeti892 mücrimlerin674.

Ahmed Samira Çevirisi

84 And We rained on them rain, so see/wonder about how was the criminals’/sinners’ end/turn (result).

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve emtarna ve boşalttık yağmuru وَأَمْطَرْنَا مطر
2 aleyhim üzerlerine عَلَيْهِمْ -
3 metaran bir boşalmış yağmur (-la) مَطَرًا مطر
4 fenzur öyle ki bak فَانْظُرْ نظر
5 keyfe nasıl كَيْفَ كيف
6 kane oldu كَانَ كون
7 aakibetu akbeti عَاقِبَةُ عقب
8 l-mucrimine mücrimlerin الْمُجْرِمِينَ جرم

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Mücrim Kavram 674

674 Cürüm işleyenler, suçlular.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

7. A'râf Suresi

Ayet 86

Arapça Metin (Harekeli)

1040|7|86|وَلَا تَقْعُدُوا۟ بِكُلِّ صِرَٰطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ مَنْ ءَامَنَ بِهِۦ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًا وَٱذْكُرُوٓا۟ إِذْ كُنتُمْ قَلِيلًا فَكَثَّرَكُمْ وَٱنظُرُوا۟ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُفْسِدِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1040|7|86|ولا تقعدوا بكل صرط توعدون وتصدون عن سبيل الله من امن به وتبغونها عوجا واذكروا اذ كنتم قليلا فكثركم وانظروا كيف كان عقبه المفسدين

Latin Literal

86. Ve lâ tak’udû bikulli sırâtın tû’ıdûne ve tasuddûne an sebîlillâhi men âmene bihî ve tebgûnehâ ivecen vezkurû iz kuntum kalîlen fe kesserekum vanzurû keyfe kâne âkıbetul mufsidîn(mufsidîne).

Türkçe Çeviri

Ve oturmayın her bir yola (ki) vaat edersiniz ve engelleyip çevirirsiniz Allah'ın yolundan336 onunla iman47 etmiş kimseyi; ve aranırsınız/bakınırsınız ona* bir eğrilik; ve zikredin78 biraz/az olduğunuz zamanı; öyle ki çoğalttı sizleri; ve bakın nasıl oldu akıbetleri892 fesat265 çıkaranların.

Ahmed Samira Çevirisi

86 And do not sit/remain with every road/way, you promise and you object/prevent/obstruct who believed with it from God’s way/road and you wish/desire it (be) bent/crookedness/indirectness, and remember when/where you where little/few , so He increased you, and see/wonder about how was the corruptings’/disorderings’ end/turn (result).

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve la وَلَا -
2 tek'udu ve oturmayın تَقْعُدُوا قعد
3 bikulli herbir بِكُلِّ كلل
4 siratin yola صِرَاطٍ صرط
5 tuidune vaat edersiniz تُوعِدُونَ وعد
6 ve tesuddune ve engelleyip çevirirsiniz وَتَصُدُّونَ صدد
7 an عَنْ -
8 sebili yolundan سَبِيلِ سبل
9 llahi Allah اللَّهِ -
10 men kimseyi مَنْ -
11 amene iman etmiş امَنَ امن
12 bihi onunla بِهِ -
13 ve tebguneha ve aranırsınız/bakınırsınız ona وَتَبْغُونَهَا بغي
14 ivecen bir eğrilik عِوَجًا عوج
15 vezkuru ve zikredin وَاذْكُرُوا ذكر
16 iz zaman إِذْ -
17 kuntum olduğunuz كُنْتُمْ كون
18 kalilen bir az قَلِيلًا قلل
19 fe kesserakum öyle ki çoğalltı sizleri فَكَثَّرَكُمْ كثر
20 venzuru ve bakın وَانْظُرُوا نظر
21 keyfe nasıl كَيْفَ كيف
22 kane oldu كَانَ كون
23 aakibetu akıbetleri عَاقِبَةُ عقب
24 l-mufsidine fesat çıkaranların الْمُفْسِدِينَ فسد

Notlar

Not 1

*Yüce Allah'ın ayetine. Kutsal kitaplarda bulunan ayetler.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

Zikir/zikr Kavram 78

78 Hatırlatma, öğüt. Kur'an bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.

Fesat çıkarmak Kavram 265

265 Hak/gerçek olmadığı halde yalanla, yanlışla, hileyle, aldatmayla, manipülasyonla, yanlış yönlendirmeyle kargaşaya, karışıklığa neden olmak.

Allah'ın yolu. Kavram 336

336 Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

7. A'râf Suresi

Ayet 103

Arapça Metin (Harekeli)

1057|7|103|ثُمَّ بَعَثْنَا مِنۢ بَعْدِهِم مُّوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَإِي۟هِۦ فَظَلَمُوا۟ بِهَا فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُفْسِدِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1057|7|103|ثم بعثنا من بعدهم موسي بايتنا الي فرعون وملايه فظلموا بها فانظر كيف كان عقبه المفسدين

Latin Literal

103. Summe beasnâ min ba’dihim mûsâ bi âyâtinâ ilâ fir’avne ve melâihi fe zalemû bihâ, fanzur keyfe kâne âkıbetul mufsidîn(mufsidîne).

Türkçe Çeviri

Sonra gönderdik onların sonrasında Mûsâ'yı ayetlerimizle287 firavuna ve onun* melesine364; öyle ki zulmettiler257 ona**; öyle ki bak nasıl oldu akıbeti892 fesat265 çıkaranların.

Ahmed Samira Çevirisi

103 Then We sent from after them Moses with Our verses/evidences , to Pharaoh, and his nobles/assembly, so they caused injustice/oppression with it, so see/wonder about how was the corruptings’/disrepairings’ end/turn (result).

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 summe sonra ثُمَّ -
2 beasna gönderdik بَعَثْنَا بعث
3 min مِنْ -
4 bea'dihim sonrasında onların بَعْدِهِمْ بعد
5 musa Musa'yı مُوسَىٰ -
6 biayatina ayetlerimizle بِايَاتِنَا ايي
7 ila إِلَىٰ -
8 fir'avne Fir'avn'a فِرْعَوْنَ -
9 ve meleihi ve melesine onun وَمَلَئِهِ ملا
10 fezelemu öyle ki zulmettiler فَظَلَمُوا ظلم
11 biha ona بِهَا -
12 fenzur öyle ki bak فَانْظُرْ نظر
13 keyfe nasıl كَيْفَ كيف
14 kane oldu كَانَ كون
15 aakibetu akibeti عَاقِبَةُ عقب
16 l-mufsidine fesat çıkaranların الْمُفْسِدِينَ فسد

Notlar

Not 1

*Firavunun.**Ayete.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Zalim, zulmetmek. Kavram 257

257 Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.

Fesat çıkarmak Kavram 265

265 Hak/gerçek olmadığı halde yalanla, yanlışla, hileyle, aldatmayla, manipülasyonla, yanlış yönlendirmeyle kargaşaya, karışıklığa neden olmak.

Ayet Kavram 287

287 Gösterge, işaret, mucize, indikatör.

Mele Kavram 364

364 Toplumun önde gelenleri, yetkinleri.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

7. A'râf Suresi

Ayet 128

Arapça Metin (Harekeli)

1082|7|128|قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ ٱسْتَعِينُوا۟ بِٱللَّهِ وَٱصْبِرُوٓا۟ إِنَّ ٱلْأَرْضَ لِلَّهِ يُورِثُهَا مَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦ وَٱلْعَٰقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1082|7|128|قال موسي لقومه استعينوا بالله واصبروا ان الارض لله يورثها من يشا من عباده والعقبه للمتقين

Latin Literal

128. Kâle mûsâ li kavmihisteînû billâhi vasbirû, innel arda lillâhi yûrisuhâ men yeşâu min ibâdih(ibâdihî), vel âkıbetu lil muttekîn(muttekîne).

Türkçe Çeviri

Dedi Mûsâ kavmine/toplumuna: "Çağırın Allah’ı; ve sabredin51; doğrusu yer Allah’adır; varis eder onu* kullarından dilediği kimseye; ve akıbet892 muttakileredir17."

Ahmed Samira Çevirisi

128 Moses said to his nation: "Seek help/support/assistance by (from) God, and be patient, that the earth/land/Planet Earth (is) to God, He makes whom He wills/wants from His worshippers/slaves inherit it, and the end (result is) to the fearing and obeying (God)."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kale dedi قَالَ قول
2 musa Mûsâ مُوسَىٰ -
3 likavmihi kavmine/toplumuna لِقَوْمِهِ قوم
4 steiynu çağırın اسْتَعِينُوا عون
5 billahi Allah’ı بِاللَّهِ -
6 vesbiru ve sabredin وَاصْبِرُوا صبر
7 inne doğrusu إِنَّ -
8 l-erde yer الْأَرْضَ ارض
9 lillahi Allah’adır لِلَّهِ -
10 yurisuha varis eder ona يُورِثُهَا ورث
11 men kimseyi مَنْ -
12 yeşa'u dilediği يَشَاءُ شيا
13 min مِنْ -
14 ibadihi kullarından عِبَادِهِ عبد
15 vel'aakibetu ve akıbeti وَالْعَاقِبَةُ عقب
16 lilmuttekine mutakileredir لِلْمُتَّقِينَ وقي

Notlar

Not 1

*Yer.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Muttaki Kavram 17

17 Takva sahipleri/Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı her şeyden sakınanlar.

Sabır/sabr. Kavram 51

51 Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

10. Yunus Suresi

Ayet 39

Arapça Metin (Harekeli)

1401|10|39|بَلْ كَذَّبُوا۟ بِمَا لَمْ يُحِيطُوا۟ بِعِلْمِهِۦ وَلَمَّا يَأْتِهِمْ تَأْوِيلُهُۥ كَذَٰلِكَ كَذَّبَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلظَّٰلِمِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1401|10|39|بل كذبوا بما لم يحيطوا بعلمه ولما ياتهم تاويله كذلك كذب الذين من قبلهم فانظر كيف كان عقبه الظلمين

Latin Literal

39. Bel kezzebû bimâ lem yuhîtû bi ilmihî ve lemmâ ye’tihim te’vîluh(te’vîluhu), kezâlike kezzebellezîne min kablihim fanzur keyfe kâne âkibetuz zâlimîn(zâlimîne).

Türkçe Çeviri

Evet! Yalanladılar ilmini* asla kuşatamadıklarını; ve ancak ki gelir onlara tevili401 onun**; işte böyledir; yalanladılar onlardan önceki kimseler; öyle ki bak; nasıl oldu zalimlerin257 akıbeti892.

Ahmed Samira Çevirisi

39 But they lied/denied/falsified with what they did not comprehend with its knowledge, and its interpretation/explanation did not come to them, as/like those from before them lied/denied/falsified, so look/see how the unjusts’/oppressives’ end/turn was.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 bel evet بَلْ -
2 kezzebu yalanladılar كَذَّبُوا كذب
3 bima بِمَا -
4 lem asla لَمْ -
5 yuhitu kuşatamadıklarını يُحِيطُوا حوط
6 biilmihi ilmini onun بِعِلْمِهِ علم
7 velemma ve ancak ki وَلَمَّا -
8 ye'tihim gelir onlara يَأْتِهِمْ اتي
9 te'viluhu tevili onun تَأْوِيلُهُ اول
10 kezalike işte böyledir كَذَٰلِكَ -
11 kezzebe yalanladılar كَذَّبَ كذب
12 ellezine kimseler الَّذِينَ -
13 min مِنْ -
14 kablihim onlardan önce قَبْلِهِمْ قبل
15 fenzur öyle ki bak فَانْظُرْ نظر
16 keyfe nasıl كَيْفَ كيف
17 kane oldu كَانَ كون
18 aakibetu akibeti عَاقِبَةُ عقب
19 z-zalimine zalimlerin الظَّالِمِينَ ظلم

Notlar

Not 1

*Kur'an'ın ilmini, bilimsel mucizelerini. Kur'an'ın ilmini hiç kuşatamadan/kavrayamadan yalanladılar.**Kur'an'ın. Bir zaman gelir Kur'an'ın ilmini kuşatan ilim insanları ortaya çıkar ve onların kuşatamadığı ilmin/bilimsel mucizelerin tevilini yapar.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Zalim, zulmetmek. Kavram 257

257 Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.

Tevil Kavram 401

401 Yorumlamak, mana vermek, anlamlandırmak.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

10. Yunus Suresi

Ayet 73

Arapça Metin (Harekeli)

1435|10|73|فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيْنَٰهُ وَمَن مَّعَهُۥ فِى ٱلْفُلْكِ وَجَعَلْنَٰهُمْ خَلَٰٓئِفَ وَأَغْرَقْنَا ٱلَّذِينَ كَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُنذَرِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1435|10|73|فكذبوه فنجينه ومن معه في الفلك وجعلنهم خليف واغرقنا الذين كذبوا بايتنا فانظر كيف كان عقبه المنذرين

Latin Literal

73. Fe kezzebûhu fe necceynâhu ve men meahu fîl fulki ve cealnâhum halâife ve agraknellezîne kezzebû bi âyâtinâ, fanzur keyfe kâne âkıbetul munzerîn(munzerîne).

Türkçe Çeviri

Öyle ki yalanladılar onu*; öyle ki kurtardık onu* ve gemide onunla** birlikte (olan) kimseyi; ve yaptık onları halifeler65; ve boğduk kimseleri (ki) yalanladılar195 ayetlerimizi; öyle ki bak! Nasıl oldu uyarılanların akıbeti892.

Ahmed Samira Çevirisi

73 So they denied him , so We saved/rescued him and who (was) with him in the ship , and We made/put them (as) caliphs/successors and replacers/leaders, and We drowned/sunk those who lied/denied/falsified with Our evidences/verses , so look/see how was the end/turn (result of) the warned/given notice.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 fekezzebuhu öyle ki yalanladılar onu فَكَذَّبُوهُ كذب
2 fenecceynahu öyle ki kurtardık onu فَنَجَّيْنَاهُ نجو
3 ve men ve kimseyi وَمَنْ -
4 meahu onunla birlikte مَعَهُ -
5 fi فِي -
6 l-fulki gemide الْفُلْكِ فلك
7 ve cealnahum ve yaptık onları وَجَعَلْنَاهُمْ جعل
8 halaife halifeler خَلَائِفَ خلف
9 ve egrakna ve boğduk وَأَغْرَقْنَا غرق
10 ellezine kimseleri الَّذِينَ -
11 kezzebu yalanladılar كَذَّبُوا كذب
12 biayatina ayetlerimizi بِايَاتِنَا ايي
13 fenzur öyle ki bak فَانْظُرْ نظر
14 keyfe nasıl كَيْفَ كيف
15 kane oldu كَانَ كون
16 aakibetu akibetleri عَاقِبَةُ عقب
17 l-munzerine uyarılanların الْمُنْذَرِينَ نذر

Notlar

Not 1

*Resûl Nûh'u.**Resûl Nûh'la.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Halife Kavram 65

65 Sonrası gelen, halef.

Yalanlamak, Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamak. Kavram 195

195 Yüce Allah'ın ayetlerini kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek. Ahiret hayatına iman etmeyen ateistler, deistler vb. herkes Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamıştır. Kur'an ayetlerini söylentilere/hadislere boğduranlar, ayetlerin hükmünü tamamı zan olan söylentilerle/hadislerle düşüren müşrik ve münafıklar da ayetleri yalanlayanlardır.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

11. Hûd Suresi

Ayet 49

Arapça Metin (Harekeli)

1520|11|49|تِلْكَ مِنْ أَنۢبَآءِ ٱلْغَيْبِ نُوحِيهَآ إِلَيْكَ مَا كُنتَ تَعْلَمُهَآ أَنتَ وَلَا قَوْمُكَ مِن قَبْلِ هَٰذَا فَٱصْبِرْ إِنَّ ٱلْعَٰقِبَةَ لِلْمُتَّقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1520|11|49|تلك من انبا الغيب نوحيها اليك ما كنت تعلمها انت ولا قومك من قبل هذا فاصبر ان العقبه للمتقين

Latin Literal

49. Tilke min enbâil gaybi nûhîhâ ileyk(ileyke), mâ kunte ta’lemuhâ ente ve lâ kavmuke min kabli hâzâ, fasbır, innel âkıbete lil muttekîn(muttekîne).

Türkçe Çeviri

İşte şu (ki) gayb62 haberlerindendir; vahy603 ederiz onu* üzerine; olmuş değildin bilir onu* sen** ve ne de senin kavmin/toplumun öncesinde bunun; öyle ki sabret51; doğrusu akıbet892 takva21 sahiplerinedir.

Ahmed Samira Çevirisi

49 Those are from the unseen information/news, We inspire/transmit it to you, you were not knowing it, you, and nor your nation from before, that, so be patient that the end (result is) to the fearing and obeying.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 tilke işte şu تِلْكَ -
2 min مِنْ -
3 enba'i haberlerindendir أَنْبَاءِ نبا
4 l-gaybi gayb الْغَيْبِ غيب
5 nuhiha vahy ederiz onu نُوحِيهَا وحي
6 ileyke üzerine إِلَيْكَ -
7 ma değildin مَا -
8 kunte olmuş كُنْتَ كون
9 tea'lemuha bilir onu تَعْلَمُهَا علم
10 ente sen أَنْتَ -
11 ve la ve ne de وَلَا -
12 kavmuke senin kavmin قَوْمُكَ قوم
13 min مِنْ -
14 kabli öncesinde قَبْلِ قبل
15 haza bunun هَٰذَا -
16 fesbir öyle ki sabret فَاصْبِرْ صبر
17 inne doğrusu إِنَّ -
18 l-aakibete akibet الْعَاقِبَةَ عقب
19 lilmuttekine takva sahiplerinedir لِلْمُتَّقِينَ وقي

Notlar

Not 1

*Gaybı.**Resûl Muhammed.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Takva Kavram 21

21 Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.

Sabır/sabr. Kavram 51

51 Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.

Gayb Kavram 62

62 Bilinmeyen, görünmeyen, gizli, saklı.

Vahiy, vahy etmek. Kavram 603

603 Yüce Allah'ın bir resûl/elçi göndererek ya da ilham ettirerek ya da bir perde arkasından kullarından dilediğine ilettiği her türlü mesajdır. Bu mesaj illa ki tüm insanları ilgilendiren ayetler olmaz. Örneğin resûl Musa'nın annesine Yüce Allah oğlunun durumu hakkında vahy etmiştir; mesaj iletmiştir. Kutsal kitapların ayetleri de aynı şekilde vahy edilir. Ancak bunlar Yüce Allah'ın tüm insanlara rahmetinden gönderdiği kurtuluş reçetesi olduğu için kitaplaşması sağlanmıştır. Bizleri ilgilendiren, ahiret evreninde sınava tabi tutulacağımız vahiy işte bu kutsal kitaplardır. Sadece kutsal kitaplar. Şu an elimizde şerefli Kur'an var. Bu şerefli Kur'an'a tabi olduğumuzda mutlak ki Yüce Allah'ın vahyine tabi olmuş oluruz.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

12. Yusuf Suresi

Ayet 109

Arapça Metin (Harekeli)

1703|12|109|وَمَآ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًا نُّوحِىٓ إِلَيْهِم مِّنْ أَهْلِ ٱلْقُرَىٰٓ أَفَلَمْ يَسِيرُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ فَيَنظُرُوا۟ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَدَارُ ٱلْءَاخِرَةِ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ ٱتَّقَوْا۟ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1703|12|109|وما ارسلنا من قبلك الا رجالا نوحي اليهم من اهل القري افلم يسيروا في الارض فينظروا كيف كان عقبه الذين من قبلهم ولدار الاخره خير للذين اتقوا افلا تعقلون

Latin Literal

109. Ve mâ erselnâ min kablike illâ ricâlen nûhî ileyhim min ehlil kurâ, e fe lem yesîrû fîl ardı fe yanzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kablihim, ve le dârul âhıreti hayrun lillezînettekav, e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).

Türkçe Çeviri

Ve göndermiş değiliz senden önce erkekler dışında (ki) vahy603 ettik onlara kentlerin ehlinden568*; öyle ki hiç seyahat etmezler mi yerde**; öyle ki bakmazlar mı nasıl oldu akıbeti892 onlardan önceki kimselerin; ve ahiret diyarı*** hayırlıdır**** kimselere (ki) takvalı21 oldular; öyle ki akletmez562 misiniz?

Ahmed Samira Çevirisi

109 And We did not send from before you except men We inspire/transmit to them from (about) the villages’/urban cities’ people/relation , did they not walk/move/ride in the earth/Planet Earth, so they see/wonder about how was (the) end/turn (result of) those who (were) from before them, and the end’s (other life’s) home/house (E) (is) best to those who feared and obeyed, so do you not reason/understand/comprehend?

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve ma ve değiliz وَمَا -
2 erselna göndermiş أَرْسَلْنَا رسل
3 min مِنْ -
4 kablike senden önce قَبْلِكَ قبل
5 illa dışında إِلَّا -
6 ricalen bir erkekler رِجَالًا رجل
7 nuhi vahy ettik نُوحِي وحي
8 ileyhim onlara إِلَيْهِمْ -
9 min مِنْ -
10 ehli ehlinden أَهْلِ اهل
11 l-kura kentlerin الْقُرَىٰ قري
12 efelem öyle ki hiç أَفَلَمْ -
13 yesiru seyahat etmezler mi يَسِيرُوا سير
14 fi فِي -
15 l-erdi yerde الْأَرْضِ ارض
16 fe yenzuru öyle ki bakmazlar mı فَيَنْظُرُوا نظر
17 keyfe nasıl كَيْفَ كيف
18 kane oldu كَانَ كون
19 aakibetu akibeti عَاقِبَةُ عقب
20 ellezine kimselerin الَّذِينَ -
21 min مِنْ -
22 kablihim onlardan önceki قَبْلِهِمْ قبل
23 veledaru ve diyarı وَلَدَارُ دور
24 l-ahirati ahiret الْاخِرَةِ اخر
25 hayrun hayırlıdır خَيْرٌ خير
26 lillezine kimselere لِلَّذِينَ -
27 ttekav takvalı oldular اتَّقَوْا وقي
28 efela öyle ki أَفَلَا -
29 tea'kilune ekletmez misiniz? تَعْقِلُونَ عقل

Notlar

Not 1

*Kentlerin ahalisinin başına gelenler hakkında onlara da vahy ettik.**Yeryüzünde antik kentleri gezin.***Yurdu.****Ahiret diyarı/yurdu sadece takvalılara hayırlıdır. Başkalarına değil.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Takva Kavram 21

21 Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.

Akletmek. Kavram 562

562 İslâm akıl dini değil nakil dinidir diyenlerin vay haline. Yaratılış özelliğimiz olan beyni çalıştırmak, doğruyu yanlıştan ayırmak için beyin hücrelerini bir bilgisayar işlemcisi gibi çalıştırmak, kullanmak. Her şeyi mantık süzgecinden geçirmek. Beynin onayına sunmak. Fikir yürütmek.

Ahali, ehli. Kavram 568

568 Bir şeye üye olan, bir kümeye dahil olan insanlar grubu. Üye olunan şeye göre anlam genişler. Bir satranç kulübünün üyeleri satranç kulübünün ahalisi olur. Aile üyeleri, taraftar olan üyeler, bir siyasi partiye dahil olmuş olan insanlar o partinin ahalisi olur.

Vahiy, vahy etmek. Kavram 603

603 Yüce Allah'ın bir resûl/elçi göndererek ya da ilham ettirerek ya da bir perde arkasından kullarından dilediğine ilettiği her türlü mesajdır. Bu mesaj illa ki tüm insanları ilgilendiren ayetler olmaz. Örneğin resûl Musa'nın annesine Yüce Allah oğlunun durumu hakkında vahy etmiştir; mesaj iletmiştir. Kutsal kitapların ayetleri de aynı şekilde vahy edilir. Ancak bunlar Yüce Allah'ın tüm insanlara rahmetinden gönderdiği kurtuluş reçetesi olduğu için kitaplaşması sağlanmıştır. Bizleri ilgilendiren, ahiret evreninde sınava tabi tutulacağımız vahiy işte bu kutsal kitaplardır. Sadece kutsal kitaplar. Şu an elimizde şerefli Kur'an var. Bu şerefli Kur'an'a tabi olduğumuzda mutlak ki Yüce Allah'ın vahyine tabi olmuş oluruz.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

13. Ra'd Suresi

Ayet 6

Arapça Metin (Harekeli)

1711|13|6|وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِٱلسَّيِّئَةِ قَبْلَ ٱلْحَسَنَةِ وَقَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِمُ ٱلْمَثُلَٰتُ وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغْفِرَةٍ لِّلنَّاسِ عَلَىٰ ظُلْمِهِمْ وَإِنَّ رَبَّكَ لَشَدِيدُ ٱلْعِقَابِ

Arapça Metin (Harekesiz)

1711|13|6|ويستعجلونك بالسييه قبل الحسنه وقد خلت من قبلهم المثلت وان ربك لذو مغفره للناس علي ظلمهم وان ربك لشديد العقاب

Latin Literal

6. Ve yesta’cilûneke bis seyyieti kablel haseneti ve kad halet min kablihimul mesulât(mesulâtu), ve inne rabbeke lezû magfiretin lin nâsi alâ zulmihim, ve inne rabbeke le şedîdul ıkâb(ıkâbi).

Türkçe Çeviri

Ve acele ettirirler sana kötülüğü iyilikten önce; ve muhakkak gelip geçti onlardan önce misallari870*; ve doğrusu (senin) Rabbin4 mutlak sahibidir bir mağfiret319 insanlara; onların zulümlerine257 karşı; ve doğrusu (senin) Rabbin4 mutlak şiddetlidir akıbetinde892.

Ahmed Samira Çevirisi

6 And they hurry/hasten you with the sin/crime (harm) before the good/goodness, and the punishments and tortures had passed from before them, and that your Lord (is owner) of mercy to the people, on (for) their injustice/oppression, and that your Lord (is) strong (E) (severe in) the punishment.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve yestea'ciluneke ve acele ettirirler sana وَيَسْتَعْجِلُونَكَ عجل
2 bis-seyyieti kötülüğü بِالسَّيِّئَةِ سوا
3 kable önce قَبْلَ قبل
4 l-haseneti iyilikten الْحَسَنَةِ حسن
5 ve kad ve muhakkak وَقَدْ -
6 halet gelip geçti خَلَتْ خلو
7 min مِنْ -
8 kablihimu onlardan önce قَبْلِهِمُ قبل
9 l-mesulatu misallari الْمَثُلَاتُ مثل
10 ve inne ve doğrusu وَإِنَّ -
11 rabbeke (senin) Rabbin رَبَّكَ ربب
12 lezu mutlak sahibidir لَذُو -
13 megfiratin bir mağfiret مَغْفِرَةٍ غفر
14 linnasi insanlara لِلنَّاسِ نوس
15 ala karşı عَلَىٰ -
16 zulmihim zulümlerine onların ظُلْمِهِمْ ظلم
17 ve inne ve doğrusu وَإِنَّ -
18 rabbeke (senin) Rabbinin رَبَّكَ ربب
19 leşedidu mutlak şiddetlidir لَشَدِيدُ شدد
20 l-ikabi akibeti الْعِقَابِ عقب

Notlar

Not 1

*Azabın, helakın; kötü olanın.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Rab Kavram 4

4 Efendi, komuta eden.

Zalim, zulmetmek. Kavram 257

257 Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.

Mağfiret Kavram 319

319 Bağışlama, affetme.

Misal, misil, çoğulu emsal. Kavram 870

870 Benzer, aynı, kopya, eşdeğer, denk, emsâlin tekili, misilleme.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

13. Ra'd Suresi

Ayet 24

Arapça Metin (Harekeli)

1729|13|24|سَلَٰمٌ عَلَيْكُم بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى ٱلدَّارِ

Arapça Metin (Harekesiz)

1729|13|24|سلم عليكم بما صبرتم فنعم عقبي الدار

Latin Literal

24. Selâmun aleykum bi mâ sabertum fe ni’me ukbed dâr(dâri).

Türkçe Çeviri

"Bir selâmdır98 üzerinize; sabretmenize51 karşılık; öyle ki ne muhteşemdir akıbeti892 diyarın*."

Ahmed Samira Çevirisi

24 A greeting/peace on you because (of) what you became patient, so the house’s/home’s end/turn (result is) blessed/praised.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 selamun bir selamdır سَلَامٌ سلم
2 aleykum üzerinize عَلَيْكُمْ -
3 bima karşılık بِمَا -
4 sabertum sabretmenize صَبَرْتُمْ صبر
5 fe nia'me öyle ki ne muhteşemdir فَنِعْمَ نعم
6 ukba akibeti عُقْبَى عقب
7 d-dari diyarın الدَّارِ دور

Notlar

Not 1

*Yurdun.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Sabır/sabr. Kavram 51

51 Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.

Selâm Kavram 98

98 Esenlik-güven bahşeden.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

13. Ra'd Suresi

Ayet 32

Arapça Metin (Harekeli)

1737|13|32|وَلَقَدِ ٱسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِّن قَبْلِكَ فَأَمْلَيْتُ لِلَّذِينَ كَفَرُوا۟ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ عِقَابِ

Arapça Metin (Harekesiz)

1737|13|32|ولقد استهزي برسل من قبلك فامليت للذين كفروا ثم اخذتهم فكيف كان عقاب

Latin Literal

32. Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe emleytu lillezîne keferû summe ehaztuhum, fe keyfe kâne ıkâb(ıkâbi).

Türkçe Çeviri

Ve ant olsun istihza361 edildi resûllere418 senden önce; öyle ki serbestlik verdim kâfirlik25 etmiş kimselere; sonra yakaladım onları; öyle ki nasıl oldu akıbetim892.

Ahmed Samira Çevirisi

32 And with messengers from before you had been mocked/made fun (of), so I extended to those who disbelieved in time/enjoyment , then I punished them , so how was My punishment?

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 velekadi ve ant olsun وَلَقَدِ -
2 stuhzie istihza edildi اسْتُهْزِئَ هزا
3 birusulin resullere بِرُسُلٍ رسل
4 min مِنْ -
5 kablike senden önce قَبْلِكَ قبل
6 feemleytu öyle ki serbestlik verdim فَأَمْلَيْتُ ملو
7 lillezine kimselere لِلَّذِينَ -
8 keferu kafirlik etmiş كَفَرُوا كفر
9 summe sonra ثُمَّ -
10 ehaztuhum onları yakaladım أَخَذْتُهُمْ اخذ
11 fe keyfe öyle ki nasıl فَكَيْفَ كيف
12 kane oldu كَانَ كون
13 ikabi akıbetim عِقَابِ عقب

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Kâfir Kavram 25

25 Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.

İstihza/istihza Kavram 361

361 Tiye almak, alay etmek.

Resûl Kavram 418

418 Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

13. Ra'd Suresi

Ayet 35

Arapça Metin (Harekeli)

1740|13|35|مَّثَلُ ٱلْجَنَّةِ ٱلَّتِى وُعِدَ ٱلْمُتَّقُونَ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ أُكُلُهَا دَآئِمٌ وَظِلُّهَا تِلْكَ عُقْبَى ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوا۟ وَّعُقْبَى ٱلْكَٰفِرِينَ ٱلنَّارُ

Arapça Metin (Harekesiz)

1740|13|35|مثل الجنه التي وعد المتقون تجري من تحتها الانهر اكلها دايم وظلها تلك عقبي الذين اتقوا وعقبي الكفرين النار

Latin Literal

35. Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), tecrî min tahtihel enhâr(enhâru), ukuluhâ dâimun ve zilluhâ, tilke ukbellezînettekav ve ukbel kâfirînen nâr(nâru).

Türkçe Çeviri

Misalidir870 cennetin970 ki vaat edilendir muttakilere17; akar altından onun* nehirler; meyvesi onun* bir daimdir**; ve onun* gölgesi (de); işte şu; akıbetidir892 kimselerin (ki) takvalı21 oldular; ve akıbeti892 kâfirlerin25 ateştir834.

Ahmed Samira Çevirisi

35 (The) example/proverb (of) a treed garden/paradise which the fearing and obeying were promised (it), (is) the rivers/waterways flows/passes from below/beneath it , its fruits (are) continuous/lasting, and its shade.168That (is) those who feared and obeyed’s end/turn (result); and the disbelievers end/turn (result) is the fire .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 meselu misalid,r مَثَلُ مثل
2 l-cenneti cennetin الْجَنَّةِ جنن
3 lleti ki الَّتِي -
4 vuide vaat edilendir وُعِدَ وعد
5 l-muttekune muttakilere الْمُتَّقُونَ وقي
6 tecri akar تَجْرِي جري
7 min مِنْ -
8 tehtiha altından onun تَحْتِهَا تحت
9 l-enharu nehirler الْأَنْهَارُ نهر
10 ukuluha meyvesi onun أُكُلُهَا اكل
11 daimun bir daimidir دَائِمٌ دوم
12 ve zilluha ve onun gölgesi (de) وَظِلُّهَا ظلل
13 tilke işte şu تِلْكَ -
14 ukba akıbeti عُقْبَى عقب
15 ellezine kimselerin الَّذِينَ -
16 ttekav takvalı oldular اتَّقَوْا وقي
17 ve ukba ve akıbeti وَعُقْبَى عقب
18 l-kafirine kâfirlerin الْكَافِرِينَ كفر
19 n-naru ateştir النَّارُ نور

Notlar

Not 1

*Cennetin.**Kesintisiz, sürekli kalan, yıkılmayan.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Muttaki Kavram 17

17 Takva sahipleri/Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı her şeyden sakınanlar.

Takva Kavram 21

21 Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.

Kâfir Kavram 25

25 Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.

Ateş, nar Kavram 834

834 Cehennem evreninde bulunan cahîmlerin (yakanların) yani karadelik sistemlerinin yaydığı radyasyon. Hâviye=Karadeliğin kendisi; Hawking radyasyonu yayar.Hutame=Karadeliğin akresyon diski; çok şiddetli radyasyon yayar.Lezâ=Ateşin bir özelliği; dokunmasa bile uzaktan yakar.Hâmiye=Çılgın ateş.

Misal, misil, çoğulu emsal. Kavram 870

870 Benzer, aynı, kopya, eşdeğer, denk, emsâlin tekili, misilleme.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

13. Ra'd Suresi

Ayet 42

Arapça Metin (Harekeli)

1747|13|42|وَقَدْ مَكَرَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَلِلَّهِ ٱلْمَكْرُ جَمِيعًا يَعْلَمُ مَا تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍ وَسَيَعْلَمُ ٱلْكُفَّٰرُ لِمَنْ عُقْبَى ٱلدَّارِ

Arapça Metin (Harekesiz)

1747|13|42|وقد مكر الذين من قبلهم فلله المكر جميعا يعلم ما تكسب كل نفس وسيعلم الكفر لمن عقبي الدار

Latin Literal

42. Ve kad mekerellezîne min kablihim fe lillâhil mekru cemîâ(cemîan),ya’lemu mâ teksibu kullu nefs(nefsin), ve se ya’lemul kuffâru li men ukbed dâr(dâri).

Türkçe Çeviri

Ve muhakkak tuzak kurdu onlardan önceki kimseler (de); öyle ki Allah’adır tuzaklar topluca; bilir* kazandığını her bir nefsin201; ve bilecekler kâfirler25 kimedir akıbeti892 diyarın**.

Ahmed Samira Çevirisi

42 And those from before them had cheated/deceived/schemed, so to God (is) all the cheatery/deceit/scheme. He knows what every self gains/acquires , and the disbelievers will know to whom (is) the house’s/home’s end/turn (result).

Notlar

Not 1

*Allah.**Yurdun.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Kâfir Kavram 25

25 Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.

Nefis Kavram 201

201 Benlik, kişilik, öz varlık.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

16. Nahl Suresi

Ayet 36

Arapça Metin (Harekeli)

1935|16|36|وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِى كُلِّ أُمَّةٍ رَّسُولًا أَنِ ٱعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ وَٱجْتَنِبُوا۟ ٱلطَّٰغُوتَ فَمِنْهُم مَّنْ هَدَى ٱللَّهُ وَمِنْهُم مَّنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ ٱلضَّلَٰلَةُ فَسِيرُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ فَٱنظُرُوا۟ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُكَذِّبِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1935|16|36|ولقد بعثنا في كل امه رسولا ان اعبدوا الله واجتنبوا الطغوت فمنهم من هدي الله ومنهم من حقت عليه الضلله فسيروا في الارض فانظروا كيف كان عقبه المكذبين

Latin Literal

36. Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).

Türkçe Çeviri

Ve ant olsun* gönderdik** her bir ümmete305 bir resûl418 ki kulluk46 edin Allah'a ve kaçının tâğût442 (-tan) ; öyle ki onlardan kimini doğru yola kılavuzladı Allah; ve onlardan kiminin üzerlerine dalalet128 hakikatlaştı***; öyle ki dolaşın**** yerde; ve bakın nasıl oldu yalanlayanların196 akıbeti892.

Ahmed Samira Çevirisi

36 And We had sent in every nation a messenger: "That worship God and avoid/distance (yourselves from) the every thing worshipped other than God/idols ." So from them who God guided, and from them who the misguidance became certain/deserved on him, so walk/move in the earth/Planet Earth, so see/wonder about how was the liars’/deniers’ end/turn (result).

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 velekad ve ant olsun وَلَقَدْ -
2 beasna gönderdik بَعَثْنَا بعث
3 fi فِي -
4 kulli her bir كُلِّ كلل
5 ummetin ümmete أُمَّةٍ امم
6 rasulen bir resûl رَسُولًا رسل
7 eni ki أَنِ -
8 a'budu kulluk edin اعْبُدُوا عبد
9 llahe Allah'a اللَّهَ -
10 vectenibu ve kaçının وَاجْتَنِبُوا جنب
11 t-tagute tâğût (-tan) الطَّاغُوتَ طغي
12 feminhum öyle ki onlardan فَمِنْهُمْ -
13 men kimini مَنْ -
14 heda doğru yola kılavuzladı هَدَى هدي
15 llahu Allah اللَّهُ -
16 ve minhum ve onlardan وَمِنْهُمْ -
17 men kimine مَنْ -
18 hakkat hakikatleşti حَقَّتْ حقق
19 aleyhi üzerlerine عَلَيْهِ -
20 d-delaletu dalalet الضَّلَالَةُ ضلل
21 fesiru öyle ki dolaşın فَسِيرُوا سير
22 fi فِي -
23 l-erdi yerde الْأَرْضِ ارض
24 fenzuru ve bakın فَانْظُرُوا نظر
25 keyfe nasıl كَيْفَ كيف
26 kane olmuş كَانَ كون
27 aakibetu akıbeti عَاقِبَةُ عقب
28 l-mukezzibine yalanlayanların الْمُكَذِّبِينَ كذب

Notlar

Not 1

*Rabbimizin ekstradan vurgulaması asla ama asla aksinin olamayacağını bildirmek içindir. **Her bir ümmete kendi içlerinden, onların dilini konuşan resûller gönderilir. Nebi ve resûl kavramları doğru anlaşılmalıdır. Nebiler kutsal kitapları getirirler. Son nebi de Muhammed'tir. Ancak resûller gelmeye devam eder. Kıyamete kadar da gelecektir. Rabbimin insanları doğru yola kılavuzlamak istediğini ve bu nedenle resûlleri göndermeyi murad ettiğini anlarız. ***Hakikat/gerçek tecelli etti.****Arkeolojik kazılar yapın.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Kulluk etmek Kavram 46

46 Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.

Sapkınlar/dalalet içinde olanlar Kavram 128

128 Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.

Yalanlamak, Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamak. Kavram 196

196 Yüce Allah'ın ayetlerini kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek. Ahiret hayatına iman etmeyen ateistler, deistler vb. herkes Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamıştır. Kur'an ayetlerini söylentilere/hadislere boğduranlar, ayetlerin hükmünü tamamı zan olan söylentilerle/hadislerle düşüren müşrik ve münafıklar da ayetleri yalanlayanlardır.

Ümmet, ümmet Kavram 305

305 Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.

Resûl Kavram 418

418 Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.

Tûğyân, tâğût Kavram 442

442 Azgınlık, sınırı aşma, sınırı çiğneme, taşkınlık, tiranlık, despotluk. Din konusunda ise kutsal kitapların hükümlerinin dışına çıkma, kutsal kitaplardan taşma, kutsal kitapların çizdiği hükümleri çiğnemedir. Tevrat'ın tâğûtu Talmud'tur. Kur'an'ın tâğûtu ise hadis kitaplarıdır.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

20. Tâ-Hâ Suresi

Ayet 132

Arapça Metin (Harekeli)

2478|20|132|وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِٱلصَّلَوٰةِ وَٱصْطَبِرْ عَلَيْهَا لَا نَسْـَٔلُكَ رِزْقًا نَّحْنُ نَرْزُقُكَ وَٱلْعَٰقِبَةُ لِلتَّقْوَىٰ

Arapça Metin (Harekesiz)

2478|20|132|وامر اهلك بالصلوه واصطبر عليها لا نسلك رزقا نحن نرزقك والعقبه للتقوي

Latin Literal

132. Ve’mur ehleke bis salâti vastabir aleyhâ, lâ nes’eluke rızkâ(rızkan), nahnu nerzukuk(nerzukuke), vel âkıbetu lit takvâ.

Türkçe Çeviri

Ve emret ahaline/halkına salâtı5; ve bağlan sabırla51 ona (salâta); sormayız sana bir rızık; biz rızıklandırırız seni; ve akıbet892 takvalılaradır21.

Ahmed Samira Çevirisi

132 And order/command your family/people with the prayers and endure patience on it, We do not ask/question you (for) a provision/means of livelihood , We provide for you, and the end (result is) to the fear and obedience (of God).

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve'mur ve emret وَأْمُرْ امر
2 ehleke ahaline/halkına أَهْلَكَ اهل
3 bis-salati salatı بِالصَّلَاةِ صلو
4 vestabir ve bağlan sabırla وَاصْطَبِرْ صبر
5 aleyha ona (salata) عَلَيْهَا -
6 la لَا -
7 neseluke sormayız sana نَسْأَلُكَ سال
8 rizkan bir rızık رِزْقًا رزق
9 nehnu biz نَحْنُ -
10 nerzukuke rızıklandırırız seni نَرْزُقُكَ رزق
11 vel'aakibetu ve akıbet/son وَالْعَاقِبَةُ عقب
12 littekva takvalılaradır/sakınanlaradır لِلتَّقْوَىٰ وقي

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Müminlerin günlük vakitli salâtı. Kavram 5

5 Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).

Takva Kavram 21

21 Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.

Sabır/sabr. Kavram 51

51 Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

22. Hac Suresi

Ayet 41

Arapça Metin (Harekeli)

2634|22|41|ٱلَّذِينَ إِن مَّكَّنَّٰهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ أَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَمَرُوا۟ بِٱلْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا۟ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَلِلَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلْأُمُورِ

Arapça Metin (Harekesiz)

2634|22|41|الذين ان مكنهم في الارض اقاموا الصلوه واتوا الزكوه وامروا بالمعروف ونهوا عن المنكر ولله عقبه الامور

Latin Literal

41. Ellezîne in mekkennâhum fîl ardı ekâmûs salâte ve âtevuz zekâte ve emerû bil ma’rûfi ve nehev anil munker(munkeri), ve lillâhi âkıbetul umûr(umûri).

Türkçe Çeviri

Kimseler; eğer güçlendirsek/sağlam şekilde yerleştirsek yerde/yeryüzünde; ikame572 ederlerdi salâtı5; ve verirlerdi zekâtı10; ve emrederlerdi marufla291; ve engellerlerdi/yasaklarlardı münkeri82; ve Allah'adır akıbeti892 emirlerin/işlerin.

Ahmed Samira Çevirisi

41 Those who if We highly positioned/strengthened them in the land/Earth , they stood/kept up the prayers, and gave/brought the charity/purification , and they ordered/commanded with the kindness/known , and they forbid/prevented from the defiance of God and His orders/obscenity , and to God (are) the matters’/affairs’ end/turn (result).

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ellezine kimseler الَّذِينَ -
2 in eğer إِنْ -
3 mekkennahum güçlendirsek/sağlam şekilde yerleştirsek onları مَكَّنَّاهُمْ مكن
4 fi فِي -
5 l-erdi yerde/yeryüzünde الْأَرْضِ ارض
6 ekamu dikerlerdi/ayağa kaldırırlardı أَقَامُوا قوم
7 s-salate salatı الصَّلَاةَ صلو
8 ve atevu ve verirlerdi وَاتَوُا اتي
9 z-zekate zekâtı الزَّكَاةَ زكو
10 ve emeru ve emrederlerdi وَأَمَرُوا امر
11 bil-mea'rufi evrensel kabullerle/normlarla بِالْمَعْرُوفِ عرف
12 ve nehev ve engellerlerdi /yasaklarlardı وَنَهَوْا نهي
13 ani عَنِ -
14 l-munkeri iğrençleştirilmişten/çirkinleştirilmişten الْمُنْكَرِ نكر
15 velillahi ve Allah'adır وَلِلَّهِ -
16 aakibetu akıbeti عَاقِبَةُ عقب
17 l-umuri emirlerin/işlerin الْأُمُورِ امر

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Müminlerin günlük vakitli salâtı. Kavram 5

5 Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).

Zekât Kavram 10

10 Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür.

Münker Kavram 82

82 İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.

maruf Kavram 291

291 Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.

İkame etmek. Kavram 572

572 Ayağa kaldırmak, dikmek, kaldırıp devam ettirmek, ortaya koymak, meydana çıkarmak, ayakta tutmak.

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

65. Talâk Suresi

Ayet 9

Arapça Metin (Harekeli)

5224|65|9|فَذَاقَتْ وَبَالَ أَمْرِهَا وَكَانَ عَٰقِبَةُ أَمْرِهَا خُسْرًا

Arapça Metin (Harekesiz)

5224|65|9|فذاقت وبال امرها وكان عقبه امرها خسرا

Latin Literal

9. Fe zâkat ve bâle emrihâ ve kâne âkıbetu emrihâ husrâ(husren).

Türkçe Çeviri

Öyle ki tattı* vebalini kendi emrinin; ve oldu onun* emrinin akıbeti892 bir hüsran.

Ahmed Samira Çevirisi

9 So it tasted/experienced its matter’s/affair’s severity/consequences , and its matter’s/affair’s end/turn (result) was a loss/misguidance and perishment.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 fezakat öyle ki tattı فَذَاقَتْ ذوق
2 vebale vebalini وَبَالَ وبل
3 emriha emrinin أَمْرِهَا امر
4 ve kane ve oldu وَكَانَ كون
5 aakibetu akibeti عَاقِبَةُ عقب
6 emriha emrinin أَمْرِهَا امر
7 husran bir hüsran خُسْرًا خسر

Notlar

Not 1

*Kent, kentin.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Akıbet, akıbet. Kavram 892

892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

Bu sûredeki kavramlar

📄 PDF Hazırlanıyor

Ayetler hazırlanıyor...

Kur'an-ı Kerim - Kavram 892: Akıbet, akıbet.

Kavram Bilgisi

Kavram Adı: Akıbet, akıbet.

Kavram No: 892

Kısa Açıklama: 892 Bir iş veya durumun sonu veya sonucu; serencam.

Bu Kavramın Geçtiği Ayet Sayısı: 20

Bu Kavramın Geçtiği Ayetler

Âl-i İmrân Suresi - Ayet 137

Türkçe Meal: Muhakkak geçti sizlerden önce yasalar/kanunlar * ; öyleyse dolaşın 461 yeryüzünde; öyle ki bakın 461 nasıl oldu yalancıların akıbeti 892 .

Arapça: 430|3|137|قد خلت من قبلكم سنن فسيروا في الارض فانظروا كيف كان عقبه المكذبين

En'âm Suresi - Ayet 11

Türkçe Meal: De ki: "Dolaşın yerde; sonra bakın nasıl oldu yalanlayanların 195 akıbeti 892 ."

Arapça: 800|6|11|قل سيروا في الارض ثم انظروا كيف كان عقبه المكذبين

En'âm Suresi - Ayet 135

Türkçe Meal: De ki: "Ey kavmim/toplumum! Yapın * imkanınıza göre; doğrusu ben bir yapıcıyım * ; öyle ki yakında bileceksiniz kimseyi (ki) olur ona akıbeti 892 diyarın/yurdun; doğrusu o (kimse) iflah ** olmaz; zalimlerdir 257 ."

Arapça: 924|6|135|قل يقوم اعملوا علي مكانتكم اني عامل فسوف تعلمون من تكون له عقبه الدار انه لا يفلح الظلمون

A'râf Suresi - Ayet 84

Türkçe Meal: Ve boşalttık yağmuru üzerlerine bir boşalmış yağmur (-la); öyle ki bak nasıl oldu akıbeti 892 mücrimlerin 674 .

Arapça: 1038|7|84|وامطرنا عليهم مطرا فانظر كيف كان عقبه المجرمين

A'râf Suresi - Ayet 86

Türkçe Meal: Ve oturmayın her bir yola (ki) vaat edersiniz ve engelleyip çevirirsiniz Allah'ın yolundan 336 onunla iman 47 etmiş kimseyi; ve aranırsınız/bakınırsınız ona * bir eğrilik; ve zikredin 78 biraz/az olduğunuz zamanı; öyle ki çoğalttı sizleri; ve bakın nasıl oldu akıbetleri 892 fesat 265 çıkaranların.

Arapça: 1040|7|86|ولا تقعدوا بكل صرط توعدون وتصدون عن سبيل الله من امن به وتبغونها عوجا واذكروا اذ كنتم قليلا فكثركم وانظروا كيف كان عقبه المفسدين

A'râf Suresi - Ayet 103

Türkçe Meal: Sonra gönderdik onların sonrasında Mûsâ'yı ayetlerimizle 287 firavuna ve onun * melesine 364 ; öyle ki zulmettiler 257 ona ** ; öyle ki bak nasıl oldu akıbeti 892 fesat 265 çıkaranların.

Arapça: 1057|7|103|ثم بعثنا من بعدهم موسي بايتنا الي فرعون وملايه فظلموا بها فانظر كيف كان عقبه المفسدين

A'râf Suresi - Ayet 128

Türkçe Meal: Dedi Mûsâ kavmine/toplumuna: "Çağırın Allah’ı; ve sabredin 51 ; doğrusu yer Allah’adır; varis eder onu * kullarından dilediği kimseye; ve akıbet 892 muttakileredir 17 ."

Arapça: 1082|7|128|قال موسي لقومه استعينوا بالله واصبروا ان الارض لله يورثها من يشا من عباده والعقبه للمتقين

Yunus Suresi - Ayet 39

Türkçe Meal: Evet! Yalanladılar ilmini * asla kuşatamadıklarını; ve ancak ki gelir onlara tevili 401 onun ** ; işte böyledir; yalanladılar onlardan önceki kimseler; öyle ki bak; nasıl oldu zalimlerin 257 akıbeti 892 .

Arapça: 1401|10|39|بل كذبوا بما لم يحيطوا بعلمه ولما ياتهم تاويله كذلك كذب الذين من قبلهم فانظر كيف كان عقبه الظلمين

Yunus Suresi - Ayet 73

Türkçe Meal: Öyle ki yalanladılar onu * ; öyle ki kurtardık onu * ve gemide onunla ** birlikte (olan) kimseyi; ve yaptık onları halifeler 65 ; ve boğduk kimseleri (ki) yalanladılar 195 ayetlerimizi; öyle ki bak! Nasıl oldu uyarılanların akıbeti 892 .

Arapça: 1435|10|73|فكذبوه فنجينه ومن معه في الفلك وجعلنهم خليف واغرقنا الذين كذبوا بايتنا فانظر كيف كان عقبه المنذرين

Hûd Suresi - Ayet 49

Türkçe Meal: İşte şu (ki) gayb 62 haberlerindendir; vahy 603 ederiz onu * üzerine; olmuş değildin bilir onu * sen ** ve ne de senin kavmin/toplumun öncesinde bunun; öyle ki sabret 51 ; doğrusu akıbet 892 takva 21 sahiplerinedir.

Arapça: 1520|11|49|تلك من انبا الغيب نوحيها اليك ما كنت تعلمها انت ولا قومك من قبل هذا فاصبر ان العقبه للمتقين

Yusuf Suresi - Ayet 109

Türkçe Meal: Ve göndermiş değiliz senden önce erkekler dışında (ki) vahy 603 ettik onlara kentlerin ehlinden 568 *; öyle ki hiç seyahat etmezler mi yerde ** ; öyle ki bakmazlar mı nasıl oldu akıbeti 892 onlardan önceki kimselerin; ve ahiret diyarı *** hayırlıdır **** kimselere (ki) takvalı 21 oldular; öyle ki akletmez 562 misiniz?

Arapça: 1703|12|109|وما ارسلنا من قبلك الا رجالا نوحي اليهم من اهل القري افلم يسيروا في الارض فينظروا كيف كان عقبه الذين من قبلهم ولدار الاخره خير للذين اتقوا افلا تعقلون

Ra'd Suresi - Ayet 6

Türkçe Meal: Ve acele ettirirler sana kötülüğü iyilikten önce; ve muhakkak gelip geçti onlardan önce misallari 870 *; ve doğrusu (senin) Rabbin 4 mutlak sahibidir bir mağfiret 319 insanlara; onların zulümlerine 257 karşı; ve doğrusu (senin) Rabbin 4 mutlak şiddetlidir akıbetinde 892 .

Arapça: 1711|13|6|ويستعجلونك بالسييه قبل الحسنه وقد خلت من قبلهم المثلت وان ربك لذو مغفره للناس علي ظلمهم وان ربك لشديد العقاب

Ra'd Suresi - Ayet 24

Türkçe Meal: "Bir selâmdır 98 üzerinize; sabretmenize 51 karşılık; öyle ki ne muhteşemdir akıbeti 892 diyarın * ."

Arapça: 1729|13|24|سلم عليكم بما صبرتم فنعم عقبي الدار

Ra'd Suresi - Ayet 32

Türkçe Meal: Ve ant olsun istihza 361 edildi resûllere 418 senden önce; öyle ki serbestlik verdim kâfirlik 25 etmiş kimselere; sonra yakaladım onları; öyle ki nasıl oldu akıbetim 892 .

Arapça: 1737|13|32|ولقد استهزي برسل من قبلك فامليت للذين كفروا ثم اخذتهم فكيف كان عقاب

Ra'd Suresi - Ayet 35

Türkçe Meal: Misalidir 870 cennetin 970 ki vaat edilendir muttakilere 17 ; akar altından onun * nehirler; meyvesi onun * bir daimdir ** ; ve onun * gölgesi (de); işte şu; akıbetidir 892 kimselerin (ki) takvalı 21 oldular; ve akıbeti 892 kâfirlerin 25 ateştir 834 .

Arapça: 1740|13|35|مثل الجنه التي وعد المتقون تجري من تحتها الانهر اكلها دايم وظلها تلك عقبي الذين اتقوا وعقبي الكفرين النار

Ra'd Suresi - Ayet 42

Türkçe Meal: Ve muhakkak tuzak kurdu onlardan önceki kimseler (de); öyle ki Allah’adır tuzaklar topluca; bilir * kazandığını her bir nefsin 201 ; ve bilecekler kâfirler 25 kimedir akıbeti 892 diyarın ** .

Arapça: 1747|13|42|وقد مكر الذين من قبلهم فلله المكر جميعا يعلم ما تكسب كل نفس وسيعلم الكفر لمن عقبي الدار

Nahl Suresi - Ayet 36

Türkçe Meal: Ve ant olsun * gönderdik ** her bir ümmete 305 bir resûl 418 ki kulluk 46 edin Allah'a ve kaçının tâğût 442 (-tan) ; öyle ki onlardan kimini doğru yola kılavuzladı Allah; ve onlardan kiminin üzerlerine dalalet 128 hakikatlaştı *** ; öyle ki dolaşın **** yerde; ve bakın nasıl oldu yalanlayanların 196 akıbeti 892 .

Arapça: 1935|16|36|ولقد بعثنا في كل امه رسولا ان اعبدوا الله واجتنبوا الطغوت فمنهم من هدي الله ومنهم من حقت عليه الضلله فسيروا في الارض فانظروا كيف كان عقبه المكذبين

Tâ-Hâ Suresi - Ayet 132

Türkçe Meal: Ve emret ahaline/halkına salâtı 5 ; ve bağlan sabırla 51 ona (salâta); sormayız sana bir rızık; biz rızıklandırırız seni; ve akıbet 892 takvalılaradır 21 .

Arapça: 2478|20|132|وامر اهلك بالصلوه واصطبر عليها لا نسلك رزقا نحن نرزقك والعقبه للتقوي

Hac Suresi - Ayet 41

Türkçe Meal: Kimseler; eğer güçlendirsek/sağlam şekilde yerleştirsek yerde/yeryüzünde; ikame 572 ederlerdi salâtı 5 ; ve verirlerdi zekâtı 10 ; ve emrederlerdi marufla 291 ; ve engellerlerdi/yasaklarlardı münkeri 82 ; ve Allah'adır akıbeti 892 emirlerin/işlerin.

Arapça: 2634|22|41|الذين ان مكنهم في الارض اقاموا الصلوه واتوا الزكوه وامروا بالمعروف ونهوا عن المنكر ولله عقبه الامور

Talâk Suresi - Ayet 9

Türkçe Meal: Öyle ki tattı * vebalini kendi emrinin; ve oldu onun * emrinin akıbeti 892 bir hüsran.

Arapça: 5224|65|9|فذاقت وبال امرها وكان عقبه امرها خسرا