Şerefli Kur’ân Meali
Arapça · Latin · Meal · Kavramlarla
Henüz sûre seçilmedi.
📝 Metin Ayarları
🔧 Araçlar
📑 Kişisel
📄 PDF
💾 Veri Yönetimi
Ayet alanları:
Kapsam:
Eşleştirme:
📖 Arama Operatörleri

Arama Operatörleri:

  • VE / AND: Her iki terim de bulunmalı
    Örnek: rahman VE rahim
  • VEYA / OR: Terimlerden biri yeterli
    Örnek: cehennem VEYA nar
  • DEĞİL / NOT: Terimi çıkar
    Örnek: kitap DEĞİL ehli
  • " ": Tam ifade (tırnak içinde)
    Örnek: "la ilahe illallah"
  • ( ): Grup/öncelik belirleme
    Örnek: (cennet VEYA firdevs) VE mümin
📚

Kavram 200: emir, emretmek

Bu kavram 18 ayette geçmektedir

📖 Kısa Açıklama

200Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

2. Bakara Suresi

Ayet 44

Arapça Metin (Harekeli)

51|2|44|أَتَأْمُرُونَ ٱلنَّاسَ بِٱلْبِرِّ وَتَنسَوْنَ أَنفُسَكُمْ وَأَنتُمْ تَتْلُونَ ٱلْكِتَٰبَ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

51|2|44|اتامرون الناس بالبر وتنسون انفسكم وانتم تتلون الكتب افلا تعقلون

Latin Literal

44. E te’murûnen nâse bil birri ve tensevne enfusekum ve entum tetlûnel kitâb(kitâbe) e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).

Türkçe Çeviri

İnsanlara dürüstlüğü mü emredersiniz200? Ve unutursunuz nefislerinizi201; ve sizler okursunuz (da) kitabı*; öyle ki akletmez562 misiniz?

Ahmed Samira Çevirisi

44 Do you order the people with the righteousness/charitability and you forget yourselves, and you are reading/reciting The Book , do you not reason/understand/comprehend?

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ete'murune emreder misiniz? أَتَأْمُرُونَ امر
2 n-nase insanlara النَّاسَ نوس
3 bil-birri dürüstlüğü بِالْبِرِّ برر
4 ve tensevne ve unutursunuz وَتَنْسَوْنَ نسي
5 enfusekum nefislerinizi أَنْفُسَكُمْ نفس
6 veentum ve sizler وَأَنْتُمْ -
7 tetlune okursunuz تَتْلُونَ تلو
8 l-kitabe kitabı الْكِتَابَ كتب
9 efela öyle ki أَفَلَا -
10 tea'kilune akletmez misiniz? تَعْقِلُونَ عقل

Notlar

Not 1

*Tevrat

2. Bakara Suresi

Ayet 268

Arapça Metin (Harekeli)

275|2|268|ٱلشَّيْطَٰنُ يَعِدُكُمُ ٱلْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُم بِٱلْفَحْشَآءِ وَٱللَّهُ يَعِدُكُم مَّغْفِرَةً مِّنْهُ وَفَضْلًا وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ

Arapça Metin (Harekesiz)

275|2|268|الشيطن يعدكم الفقر ويامركم بالفحشا والله يعدكم مغفره منه وفضلا والله وسع عليم

Latin Literal

268. Eş şeytânu yeidukumul fakra ve ye’murukumbil fahşâi vallâhu yeidukum magfireten minhuve fadlâ(fadlan), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).

Türkçe Çeviri

Şeytân29 vaat eder sizlere fakirliği; ve emreder200 sizlere fahşayı81; ve Allah vaat eder sizlere bir mağfiret319 kendinden; ve bir fazl/fazilet; ve Allah Vâsi’dir297; Alîm’dir8.

Ahmed Samira Çevirisi

268 The devil promises you the poverty/grief and orders/commands you with enormous/atrocious deeds , and God promises you forgiveness from Him and grace/favour , and God (is) extended/abundant , knowledgeable.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 eş-şeytanu şeytan الشَّيْطَانُ شطن
2 yeidukumu vaat eder sizlere يَعِدُكُمُ وعد
3 l-fekra fakirliği الْفَقْرَ فقر
4 ve ye'murukum ve emreder sizlere وَيَأْمُرُكُمْ امر
5 bil-fehşa'i fahşayı بِالْفَحْشَاءِ فحش
6 vallahu ve Allah وَاللَّهُ -
7 yeidukum vaat eder sizlere يَعِدُكُمْ وعد
8 megfiraten mağfiret مَغْفِرَةً غفر
9 minhu kendinden مِنْهُ -
10 ve fedlen ve bir fazl/fazilet وَفَضْلًا فضل
11 vallahu ve Allah وَاللَّهُ -
12 vasiun Vâsi’dir وَاسِعٌ وسع
13 alimun Alîm’dir عَلِيمٌ علم

3. Âl-i İmrân Suresi

Ayet 104

Arapça Metin (Harekeli)

397|3|104|وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى ٱلْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

397|3|104|ولتكن منكم امه يدعون الي الخير ويامرون بالمعروف وينهون عن المنكر واوليك هم المفلحون

Latin Literal

104. Veltekun minkum ummetun yed’ûne ilel hayri ve ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil munker(munkeri), ve ulâike humul muflihûn(muflihûne).

Türkçe Çeviri

Ve olsun sizlerden bir ümmet/topluluk (ki) davet ederler/çağırırlar hayra doğru; ve emrederler200 marufla291; ve menederler münkerden82; ve işte bunlar; onlardır felaha326 ulaşanlar.

Ahmed Samira Çevirisi

104 And to be (E) (should be) from you a nation , (who) call to the good , and they order/command with the kindness/known , and they forbid/prevent from the awfulness/obscenity , and those, they are the successful/winners .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 veltekun ve olsun وَلْتَكُنْ كون
2 minkum sizlerden مِنْكُمْ -
3 ummetun bir ümmet/topluluk أُمَّةٌ امم
4 yed'une davet ederler يَدْعُونَ دعو
5 ila doğru إِلَى -
6 l-hayri hayra الْخَيْرِ خير
7 veye'murune ve emrederler وَيَأْمُرُونَ امر
8 bil-mea'rufi marufla بِالْمَعْرُوفِ عرف
9 ve yenhevne ve men ederler وَيَنْهَوْنَ نهي
10 ani عَنِ -
11 l-munkeri münkerden الْمُنْكَرِ نكر
12 ve ulaike ve işte bunlar وَأُولَٰئِكَ -
13 humu onlar هُمُ -
14 l-muflihune felaha ulaşanlardır الْمُفْلِحُونَ فلح

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Münker Kavram 82

82 İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

maruf Kavram 291

291 Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.

Felah Kavram 326

326 Kurtuluş, başarı.

3. Âl-i İmrân Suresi

Ayet 110

Arapça Metin (Harekeli)

403|3|110|كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَلَوْ ءَامَنَ أَهْلُ ٱلْكِتَٰبِ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُم مِّنْهُمُ ٱلْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ ٱلْفَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

403|3|110|كنتم خير امه اخرجت للناس تامرون بالمعروف وتنهون عن المنكر وتومنون بالله ولو امن اهل الكتب لكان خيرا لهم منهم المومنون واكثرهم الفسقون

Latin Literal

110. Kuntum hayra ummetin uhricet lin nâsi te’murûne bil ma’rûfi ve tenhevne anil munkeri ve tu’minûne billâh(billâhi), ve lev âmene ehlul kitâbi le kâne hayran lehum, minhumul mu’minûne ve ekseruhumul fâsikûn(fâsikûne).

Türkçe Çeviri

Oldunuz insanlar için çıkarılmış hayırlı/iyi bir ümmet305; emredersiniz200 marufla291; ve menedersiniz münkerden82; ve iman47 edesiniz Allah'a; ve eğer iman47 etseydi kitap ehli135; mutlak olurdu bir hayır onlara; onlardandır müminler451; ve ekserisi/çoğu onların fâsıklardır38.

Ahmed Samira Çevirisi

110 You were (the) best nation , brought out to the people, you order/command with the kindness/known , and you forbid/prevent from the awfulness/obscenity , and you believe with God, and if The40Book’s people believed, (it) would have been/would be best for them, from them (are) the believing/believers, and most of them (are) the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kuntum oldunuz كُنْتُمْ كون
2 hayra hayırlı خَيْرَ خير
3 ummetin bir ümmet أُمَّةٍ امم
4 uhricet çıkarılmış أُخْرِجَتْ خرج
5 linnasi insanlar için لِلنَّاسِ نوس
6 te'murune emredersiniz تَأْمُرُونَ امر
7 bil-mea'rufi marufla بِالْمَعْرُوفِ عرف
8 ve tenhevne ve men edersiniz وَتَنْهَوْنَ نهي
9 ani عَنِ -
10 l-munkeri münkerden الْمُنْكَرِ نكر
11 ve tu'minune ve iman edesiniz وَتُؤْمِنُونَ امن
12 billahi Allah'a بِاللَّهِ -
13 velev ve eğer وَلَوْ -
14 amene iman etseydi امَنَ امن
15 ehlu ehli أَهْلُ اهل
16 l-kitabi Kitap الْكِتَابِ كتب
17 lekane mutlak olurdu لَكَانَ كون
18 hayran bir hayır خَيْرًا خير
19 lehum onlara لَهُمْ -
20 minhumu onlardandır مِنْهُمُ -
21 l-mu'minune müminler الْمُؤْمِنُونَ امن
22 veekseruhumu ve ekserisi onların وَأَكْثَرُهُمُ كثر
23 l-fasikune fasıklardır الْفَاسِقُونَ فسق

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

Münker Kavram 82

82 İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.

Kitap ehli Kavram 135

135 Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

maruf Kavram 291

291 Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.

Ümmet, ümmet Kavram 305

305 Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.

Ehli kitaptan mümin kimseler. Kavram 451

451 İman etmiş kimselere mümin denir. İman sahibi kimseler demektir. Anlarız ki bu kavram resûllere isnat edilemez. Kişilere isnat edilemez. Sadece kutsal kitaplara tabi olarak tek tanrıcı olmuş kimseler gerçek mümindir. Yüce Allah 3:110 ayetinde bunu işaretini vermiştir. Şerefli Kur'an'a göre kitap ehlinden (başta Yahudiler ve Hristiyanlar olmak üzere kendilerine Kur'an öncesi kitap verilenlerden) azınlık olan kimseler de mümindir. Mümin olmak bir nebiyi ya da resûlü takip etmek değildir. Sadece kutsal kitapları takip etmektir.

3. Âl-i İmrân Suresi

Ayet 114

Arapça Metin (Harekeli)

407|3|114|يُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَيُسَٰرِعُونَ فِى ٱلْخَيْرَٰتِ وَأُو۟لَٰٓئِكَ مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

407|3|114|يومنون بالله واليوم الاخر ويامرون بالمعروف وينهون عن المنكر ويسرعون في الخيرت واوليك من الصلحين

Latin Literal

114. Yu’minûne billâhi vel yevmil âhiri ve ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil munkeri ve yusâriûne fîl hayrât(hayrâti), ve ulâike mines sâlihîn(sâlihîne).

Türkçe Çeviri

İman47 ederler* Allah'a ve ahiret gününe; ve emrederler200 marufla291; ve menederler münkerden82; ve seri/çabuk olurlar hayırda; ve işte onlar456; sâlihlerdendir217.

Ahmed Samira Çevirisi

114 They believe with God and the Day the Last/Resurrection Day, and they order/command with the kindness/known , and they forbid/prevent from the awfulness/obscenity , and they rush in the goodness (good deeds), and those are from the correct/righteous.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 yu'minune iman ederler يُؤْمِنُونَ امن
2 billahi Allah'a بِاللَّهِ -
3 velyevmi ve gününe وَالْيَوْمِ يوم
4 l-ahiri ahiret الْاخِرِ اخر
5 ve ye'murune ve emrederler وَيَأْمُرُونَ امر
6 bil-mea'rufi marufla بِالْمَعْرُوفِ عرف
7 ve yenhevne ve men ederler وَيَنْهَوْنَ نهي
8 ani عَنِ -
9 l-munkeri münkerden الْمُنْكَرِ نكر
10 ve yusariune ve acele ederler وَيُسَارِعُونَ سرع
11 fi فِي -
12 l-hayrati hayırda الْخَيْرَاتِ خير
13 ve ulaike ve işte onlar وَأُولَٰئِكَ -
14 mine مِنَ -
15 s-salihine salihlerdendir الصَّالِحِينَ صلح

Notlar

Not 1

*Kitap ehlinden bazı kimseler.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

Münker Kavram 82

82 İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Sâlihler Kavram 217

217 Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler yapanlar.

maruf Kavram 291

291 Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.

Kitap ehlinden Yüce Allah'a iman eden, ahirete iman eden, marufla emreden, münkerden meneden, sâlih işler yapan kimseler. Kavram 456

456 Kitap ehlinden şirke bulaşmamış, müşrik olmamış yani sadece kutsal kitaplar diyen tek tanrıcı kimseler de vardır.

4. Nisâ Suresi

Ayet 58

Arapça Metin (Harekeli)

551|4|58|إِنَّ ٱللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤَدُّوا۟ ٱلْأَمَٰنَٰتِ إِلَىٰٓ أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ ٱلنَّاسِ أَن تَحْكُمُوا۟ بِٱلْعَدْلِ إِنَّ ٱللَّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِۦٓ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ سَمِيعًۢا بَصِيرًا

Arapça Metin (Harekesiz)

551|4|58|ان الله يامركم ان تودوا الامنت الي اهلها واذا حكمتم بين الناس ان تحكموا بالعدل ان الله نعما يعظكم به ان الله كان سميعا بصيرا

Latin Literal

58. İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli). İnnallâhe niımmâ yeızukum bihî. İnnallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).

Türkçe Çeviri

Doğrusu Allah emreder200 sizlere ki eriştirin/aktarın emanetleri ehline onun511; ve hükmettiğiniz zaman insanlar arasında ki hükmedersiniz512 adaletle680 (diye); doğrusu Allah ne muhteşem vaaz653 eder sizlere onunla*; doğrusu Allah oldu bir Semî41; bir Basîr513.

Ahmed Samira Çevirisi

58 That God, orders/commands you that you discharge/fulfill the deposits/securities to its people (owners), and if you judged/ruled between the people, that you judge/rule with the justice/equality, that God (is) blessed/praised, He preaches/advises/warns you with (about) Him, that God was/is hearing/listening, seeing/knowing/understanding.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 inne doğrusu إِنَّ -
2 llahe Allah اللَّهَ -
3 ye'murukum emreder sizlere يَأْمُرُكُمْ امر
4 en ki أَنْ -
5 tu'eddu eriştirin/aktarın تُؤَدُّوا ادي
6 l-emanati emanetleri الْأَمَانَاتِ امن
7 ila إِلَىٰ -
8 ehliha ehline onun أَهْلِهَا اهل
9 ve iza ve zaman وَإِذَا -
10 hakemtum hükmettiğiniz حَكَمْتُمْ حكم
11 beyne arasında بَيْنَ بين
12 n-nasi insanlar النَّاسِ نوس
13 en ki أَنْ -
14 tehkumu hükmetmenizi تَحْكُمُوا حكم
15 bil-adli adaletle بِالْعَدْلِ عدل
16 inne doğrusu إِنَّ -
17 llahe Allah اللَّهَ -
18 niimma ne muhteşem نِعِمَّا نعم
19 yeizukum vaaz eder sizlere يَعِظُكُمْ وعظ
20 bihi onunla بِهِ -
21 inne doğrusu إِنَّ -
22 llahe Allah اللَّهَ -
23 kane oldu كَانَ كون
24 semian Semî سَمِيعًا سمع
25 besiran Basîr بَصِيرًا بصر

Notlar

Not 1

*Kur'an'la.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Semî Kavram 41

41 İşiten.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Emanetleri ehline aktarmak. Kavram 511

511 Ehil kelimesi uygun, kalifiye, kompetan, hakkını veren demektir. Emanet ise mükellefiyet, sorumluluk anlamındadır. Her iki kelime de Türkçeye geçmiş kelimelerdir. Yüce Allah 4:58 ayetinde emanetlerin onun ehli olan kimselere aktarılması gerektiğini bildirmiştir. İnsanlar arasında hükmederken de adaletle hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Kur'an'ın tek bir ayeti bile insanlığı içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtarır.

İnsanlar arasında adaletle hükmetmek. Kavram 512

512 Hüküm sahibi olanlar insanlarla ilgili verdikleri hükümlerde adaleti gözetmelidir. Hüküm sahibi demek başka insanları bağlayan kararlar veren insanlar demektir. Örneğin bir başhekim hastanede hüküm verendir. Bir yönetici hüküm verendir. Elbette ki hakimler ve savcılar hüküm verenlerdir. Örnekler artırılabilir. İnsanlık Yüce Allah'ın 4:58 ayetindeki gibi bu emrine uysa mutlak ki dünyamız çok daha güzel bir yer olacaktır.

Basîr Kavram 513

513 Gören.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

Adalet Kavram 680

680 Hakka/gerçeğe uygunluk, hakkı/gerçeği gözetme. Hakka/gerçeğe uygunluk temelinde herkese eşit ve tarafsız bir şekilde davranma. Hakların herkes tarafından eşit/tarafsız şekilde kullanılmasının sağlanması. Hakları eşit olarak dengelemek, eşit olarak balanslamak. Adalet, doğruluk ve eşitlik prensiplerine dayanan evrensel bir değerdir.

4. Nisâ Suresi

Ayet 119

Arapça Metin (Harekeli)

612|4|119|وَلَأُضِلَّنَّهُمْ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلَءَامُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ ءَاذَانَ ٱلْأَنْعَٰمِ وَلَءَامُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ ٱللَّهِ وَمَن يَتَّخِذِ ٱلشَّيْطَٰنَ وَلِيًّا مِّن دُونِ ٱللَّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُّبِينًا

Arapça Metin (Harekesiz)

612|4|119|ولاضلنهم ولامنينهم ولامرنهم فليبتكن اذان الانعم ولامرنهم فليغيرن خلق الله ومن يتخذ الشيطن وليا من دون الله فقد خسر خسرانا مبينا

Latin Literal

119. Ve le udillennehum ve le umenniyennehum ve le âmurannehum fe le yubettikunne âzânel en’âmi, ve le âmurannehum fe le yugayyirunne halkallâh(halkallâhi. Ve men yettehıziş şeytâne veliyyen min dûnillâhi fe kad hasira husrânen mubînâ(mubînen).

Türkçe Çeviri

"Ve mutlak dalalete128 düşürürüm onları; ve mutlak temenniye* sokarım onları; ve mutlak emrederim200 onlara öyle ki mutlak keserler kulaklarını çiftlik hayvanlarının; ve mutlak emrederim200 öyle ki mutlak değiştirirler Allah'ın yaratışını"; ve kim tutar/edinir şeytânı29 bir veli28 astından Allah'ın; öyle ki muhakkak hüsrana uğrar; apaçık bir hüsrana.

Ahmed Samira Çevirisi

119 And I will misguide them (E), and I will make them desire (E), and I will order/command them (E), so they will cut (E) the animals’/livestock’s ears, and I will order/command them (E), so they will change (E) God’s creation. And who takes the devil (as) a guardian/ally from other than God, so he had lost an evident loss.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 veleudillennehum ve mutlak dalalete düşürürüm onları وَلَأُضِلَّنَّهُمْ ضلل
2 veleumenniyennehum ve mutlak temenni ettiririm onları وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ مني
3 velamurannehum ve mutlak emrederim onlara وَلَامُرَنَّهُمْ امر
4 feleyubettikunne öyle ki mutlak keserler فَلَيُبَتِّكُنَّ بتك
5 azane kulaklarını اذَانَ اذن
6 l-en'aami enamın الْأَنْعَامِ نعم
7 velamurannehum ve mutlak emrederim وَلَامُرَنَّهُمْ امر
8 feleyugayyirunne öyle ki mutlak değiştirirler فَلَيُغَيِّرُنَّ غير
9 halka yaratışını خَلْقَ خلق
10 llahi Allah'ın اللَّهِ -
11 ve men ve kim وَمَنْ -
12 yettehizi tutar/edinir يَتَّخِذِ اخذ
13 ş-şeytane şeytanı الشَّيْطَانَ شطن
14 veliyyen bir veli وَلِيًّا ولي
15 min مِنْ -
16 duni astından دُونِ دون
17 llahi Allah'ın اللَّهِ -
18 fekad öyle ki muhakkak فَقَدْ -
19 hasira hüsrana uğrar خَسِرَ خسر
20 husranen bir hüsran خُسْرَانًا خسر
21 mubinen bir apacık مُبِينًا بين

Notlar

Not 1

*Bitmez tükenmez beklentiler.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Veli Kavram 28

28 Koruyan, himaye eden yakın arkadaş. Çoğulu evliyadır.

Şeytân Kavram 29

29 Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.

Sapkınlar/dalalet içinde olanlar Kavram 128

128 Dosdoğru yoldan (Kur'an'dan) sapmış kimseler. Sadece Kur'an demeyen herkes.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

8. Enfâl Suresi

Ayet 44

Arapça Metin (Harekeli)

1204|8|44|وَإِذْ يُرِيكُمُوهُمْ إِذِ ٱلْتَقَيْتُمْ فِىٓ أَعْيُنِكُمْ قَلِيلًا وَيُقَلِّلُكُمْ فِىٓ أَعْيُنِهِمْ لِيَقْضِىَ ٱللَّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولًا وَإِلَى ٱللَّهِ تُرْجَعُ ٱلْأُمُورُ

Arapça Metin (Harekesiz)

1204|8|44|واذ يريكموهم اذ التقيتم في اعينكم قليلا ويقللكم في اعينهم ليقضي الله امرا كان مفعولا والي الله ترجع الامور

Latin Literal

44. Ve iz yurîkumûhum iziltekaytum fî a’yunikum kalîlen ve yukallilukum fî a’yunihim li yakdıyallâhu emren kâne mef’ûlâ(mef’ûlen), ve ilallâhi turceul umûr(umûru).

Türkçe Çeviri

Ve zaman (ki) karşılaştığınızda (onlarla) gösteriyordu (Allah) onları sizlere gözlerinizde biraz (olarak); ve azaltıyordu (Allah) sizleri onların gözlerinde; tamamlaması içindi Allah'ın bir emri200 (ki) oldu bir faaliyete geçirilen; ve Allah'a karşı döndürülür emirler200.

Ahmed Samira Çevirisi

44 When He shows them to you when you met/found (them) in your eyes/sights (as) few/little, and He lessens/reduces you (P) in their eyes/sights, (it is for) God to execute/order an order/command (that) was made/done, and to God the matters/affairs are returned.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve iz ve zaman وَإِذْ -
2 yurikumuhum gösteriyordu (Allah) onları sizlere يُرِيكُمُوهُمْ راي
3 izi zaman إِذِ -
4 t-tekaytum karşılaştığınız الْتَقَيْتُمْ لقي
5 fi فِي -
6 ea'yunikum gözlerinizde أَعْيُنِكُمْ عين
7 kalilen bir az قَلِيلًا قلل
8 ve yukallilukum ve azaltıyordu (Allah) sizleri وَيُقَلِّلُكُمْ قلل
9 fi فِي -
10 ea'yunihim onların gözlerinde أَعْيُنِهِمْ عين
11 liyekdiye tamamlaması için لِيَقْضِيَ قضي
12 llahu Allah'ın اللَّهُ -
13 emran bir emri أَمْرًا امر
14 kane oldu كَانَ كون
15 mef'ulen bir faaliyete geçen مَفْعُولًا فعل
16 ve ila ve karşı وَإِلَى -
17 llahi Allah'a اللَّهِ -
18 turceu döndürülür تُرْجَعُ رجع
19 l-umuru emirler الْأُمُورُ امر

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

11. Hûd Suresi

Ayet 66

Arapça Metin (Harekeli)

1537|11|66|فَلَمَّا جَآءَ أَمْرُنَا نَجَّيْنَا صَٰلِحًا وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مَعَهُۥ بِرَحْمَةٍ مِّنَّا وَمِنْ خِزْىِ يَوْمِئِذٍ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ ٱلْقَوِىُّ ٱلْعَزِيزُ

Arapça Metin (Harekesiz)

1537|11|66|فلما جا امرنا نجينا صلحا والذين امنوا معه برحمه منا ومن خزي يوميذ ان ربك هو القوي العزيز

Latin Literal

66. Fe lemmâ câe emrunâ necceynâ sâlihan vellezîne âmenû meahu bi rahmetin minnâ ve min hizyi yevmi iz(izin), inne rabbeke huvel kaviyyul azîz(azîzu).

Türkçe Çeviri

Öyle ki ne zaman geldi emrimiz200; kurtardık Sâlih'i ve onunla* beraber iman47 etmiş kimseleri kendimizden bir rahmetle271; ve rezilliğinden günün; doğrusu (senin) Rabbin4; O (ki) Kaviyy’dir72; Azîz’dir37.

Ahmed Samira Çevirisi

66 So when Our promise came We saved/rescued Saleh and those who believed with him, with mercy from Us and from that days’ shame/scandal/disgrace, that your Lord, He is the powerful/strong, the glorious/mighty .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 felemma öyle ki ne zaman فَلَمَّا -
2 ca'e geldi جَاءَ جيا
3 emruna emrimiz أَمْرُنَا امر
4 necceyna kurtardık نَجَّيْنَا نجو
5 salihen Sâlih'i صَالِحًا صلح
6 vellezine ve kimseleri وَالَّذِينَ -
7 amenu iman etmiş امَنُوا امن
8 meahu onunla beraber مَعَهُ -
9 birahmetin bir rahmetle بِرَحْمَةٍ رحم
10 minna bizden مِنَّا -
11 ve min ve وَمِنْ -
12 hizyi aşağılığından/perişanlığından خِزْيِ خزي
13 yevmiizin o günün يَوْمِئِذٍ -
14 inne doğrusu إِنَّ -
15 rabbeke (senin) Rabbin رَبَّكَ ربب
16 huve O هُوَ -
17 l-kaviyyu Kaviyy’dir الْقَوِيُّ قوي
18 l-azizu Azîz’dir الْعَزِيزُ عزز

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Rab Kavram 4

4 Efendi, komuta eden.

Azîz Kavram 37

37 Güç yetiren.

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

Kaviyy Kavram 72

72 Kuvvetli.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Rahmet Kavram 271

271 Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.

11. Hûd Suresi

Ayet 82

Arapça Metin (Harekeli)

1553|11|82|فَلَمَّا جَآءَ أَمْرُنَا جَعَلْنَا عَٰلِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهَا حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ مَّنضُودٍ

Arapça Metin (Harekesiz)

1553|11|82|فلما جا امرنا جعلنا عليها سافلها وامطرنا عليها حجاره من سجيل منضود

Latin Literal

82. Fe lemmâ câe emrunâ cealnâ âliyehâ sâfilehâ ve emtarnâ aleyhâ hicâreten min siccîlin mendûd(mendûdin).

Türkçe Çeviri

Öyle ki ne zaman geldi emrimiz200 yaptık üstünü onun* altı; ve yağdırdık üzerine* sicilli/tescilli, katmanlandırılmış/istiflendirilmiş bir taş765.

Ahmed Samira Çevirisi

82 So when Our order/command came, We made its high/elevated, its lowest/bottom (up side down) and We rained on it stones of dry and hardened mud neatly piled over each other .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 felemma öyle ki ne zaman فَلَمَّا -
2 ca'e geldi جَاءَ جيا
3 emruna emrimiz أَمْرُنَا امر
4 cealna yaptık جَعَلْنَا جعل
5 aaliyeha üstünü onun عَالِيَهَا علو
6 safileha altı onun سَافِلَهَا سفل
7 ve emtarna ve yağdırdık وَأَمْطَرْنَا مطر
8 aleyha üzerine عَلَيْهَا -
9 hicaraten bir taş حِجَارَةً حجر
10 min مِنْ -
11 siccilin bir sicilli/tescilli سِجِّيلٍ سجل
12 mendudin bir katmanlı/ مَنْضُودٍ نضد

Notlar

Not 1

*Kentin.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

11. Hûd Suresi

Ayet 94

Arapça Metin (Harekeli)

1565|11|94|وَلَمَّا جَآءَ أَمْرُنَا نَجَّيْنَا شُعَيْبًا وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مَعَهُۥ بِرَحْمَةٍ مِّنَّا وَأَخَذَتِ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ ٱلصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا۟ فِى دِيَٰرِهِمْ جَٰثِمِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1565|11|94|ولما جا امرنا نجينا شعيبا والذين امنوا معه برحمه منا واخذت الذين ظلموا الصيحه فاصبحوا في ديرهم جثمين

Latin Literal

94. Ve lemmâ câe emrunâ necceynâ ?uayben vellezîne âmenû meahu bi rahmetin minnâ ve ehazetillezîne zalemûssayhatu fe asbahû fî diyârihim câsimîn(câsimîne).

Türkçe Çeviri

Ve ne zaman ki geldi emrimiz200 kurtardık Şuayb'ı ve onunla* birlikte iman47 etmiş kimseleri bir rahmetle271 bizden; ve tuttu zulmetmiş257 kimseleri sayha839; öyle ki sabahladılar diyarlarında câsim899 (olarak).

Ahmed Samira Çevirisi

94 And when Our order/command came, We saved/rescued Shu’aib and those who believed with him with mercy from Us, and the loud strong cry/torture raid took/punished those who caused injustice/oppression, so they became/became in the morning in their homes/countries struck to the ground (dead).

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 velemma ve ne zaman ki وَلَمَّا -
2 ca'e geldi جَاءَ جيا
3 emruna emrimiz أَمْرُنَا امر
4 necceyna kurtardık نَجَّيْنَا نجو
5 şuayben Şuayb'ı شُعَيْبًا -
6 vellezine ve kimseleri وَالَّذِينَ -
7 amenu iman ettiler امَنُوا امن
8 meahu onunla birlikte مَعَهُ -
9 birahmetin bir rahmetle بِرَحْمَةٍ رحم
10 minna bizden مِنَّا -
11 ve ehazeti ve tuttu وَأَخَذَتِ اخذ
12 ellezine kimseleri الَّذِينَ -
13 zelemu zulmetmiş ظَلَمُوا ظلم
14 s-sayhatu sayha الصَّيْحَةُ صيح
15 feesbehu öyle ki sabahladılar فَأَصْبَحُوا صبح
16 fi فِي -
17 diyarihim diyarlarında دِيَارِهِمْ دور
18 casimine câsim جَاثِمِينَ جثم

Notlar

Not 1

*Şuayb'la.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Zalim, zulmetmek. Kavram 257

257 Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.

Rahmet Kavram 271

271 Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.

11. Hûd Suresi

Ayet 101

Arapça Metin (Harekeli)

1572|11|101|وَمَا ظَلَمْنَٰهُمْ وَلَٰكِن ظَلَمُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ فَمَآ أَغْنَتْ عَنْهُمْ ءَالِهَتُهُمُ ٱلَّتِى يَدْعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مِن شَىْءٍ لَّمَّا جَآءَ أَمْرُ رَبِّكَ وَمَا زَادُوهُمْ غَيْرَ تَتْبِيبٍ

Arapça Metin (Harekesiz)

1572|11|101|وما ظلمنهم ولكن ظلموا انفسهم فما اغنت عنهم الهتهم التي يدعون من دون الله من شي لما جا امر ربك وما زادوهم غير تتبيب

Latin Literal

101. Ve mâ zalemnâhum ve lâkin zalemû enfusehum fe mâ agnet anhum âlihetuhumulletî yed’ûne min dûnillâhi min şey’in lemmâ câe emru rabbik(rabbike), ve mâ zâdûhum gayre tetbîb(tetbîbin).

Türkçe Çeviri

Ve zulmetmiş257 değiliz onlara; velakin/fakat zulmettiler257 nefislerine201; öyle ki ganiyleştirir* değildi onları Allah’ın astından kulluk46 ettikleri ilâhları74 hiç bir şey; ne zaman ki geldi (senin) Rabbinin4 emri200; ve ziyade etmiş değillerdi** onlara*** bir yıkım dışında.

Ahmed Samira Çevirisi

101 And We did not cause injustice/oppression to them, and but they caused injustice/oppression (to) themselves, so their gods which they call from other than God did not enrich/satisfy from a thing from them (their gods did not help them in any way or thing), when your Lord’s order/command came, and they did not increase them other than destruction/loss.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve ma ve değiliz وَمَا -
2 zelemnahum zulmetmiş onlara ظَلَمْنَاهُمْ ظلم
3 velakin velakin/fakat وَلَٰكِنْ -
4 zelemu zulmettiler ظَلَمُوا ظلم
5 enfusehum nefislerine أَنْفُسَهُمْ نفس
6 fema öyle ki değildi فَمَا -
7 egnet ganiyleştir أَغْنَتْ غني
8 anhum onlardan عَنْهُمْ -
9 alihetuhumu ilahları الِهَتُهُمُ اله
10 lleti الَّتِي -
11 yed'une kulluk ettikleri يَدْعُونَ دعو
12 min مِنْ -
13 duni astından دُونِ دون
14 llahi Allah’ın اللَّهِ -
15 min hiç bir مِنْ -
16 şey'in şey شَيْءٍ شيا
17 lemma ne zaman ki لَمَّا -
18 ca'e geldi جَاءَ جيا
19 emru emri أَمْرُ امر
20 rabbike (senin) Rabbinin رَبِّكَ ربب
21 ve ma ve değildi وَمَا -
22 zaduhum ziyade eder onlara زَادُوهُمْ زيد
23 gayra dışında غَيْرَ غير
24 tetbibin bir yıkım تَتْبِيبٍ تبب

Notlar

Not 1

*Zenginleştirir.**Sözde ilâhları.***Kendi nefislerine zulmetmiş; şirk koşmuş müşriklere.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Rab Kavram 4

4 Efendi, komuta eden.

Kulluk etmek Kavram 46

46 Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.

ilâh Kavram 74

74 Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Nefis Kavram 201

201 Benlik, kişilik, öz varlık.

Zalim, zulmetmek. Kavram 257

257 Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.

12. Yusuf Suresi

Ayet 18

Arapça Metin (Harekeli)

1612|12|18|وَجَآءُو عَلَىٰ قَمِيصِهِۦ بِدَمٍ كَذِبٍ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنفُسُكُمْ أَمْرًا فَصَبْرٌ جَمِيلٌ وَٱللَّهُ ٱلْمُسْتَعَانُ عَلَىٰ مَا تَصِفُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1612|12|18|وجاو علي قميصه بدم كذب قال بل سولت لكم انفسكم امرا فصبر جميل والله المستعان علي ما تصفون

Latin Literal

18. Ve câû alâ kamîsıhî bi demin kezib(kezibin), kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâ(emren), fe sabrun cemîl(cemîlun), vallâhul musteânu alâ mâ tesıfûn(tesıfûne).

Türkçe Çeviri

Ve geldiler onun* gömleğine karşı** yalandan bir kanla; dedi***: "Evet! Ayartmış sizleri nefisleriniz201 bir emre200; öyle ki bir cemîl930 bir sabırdır51****; ve Allah yardım/destek istenendir vasıflandırdığınıza/tasvir***** ettiğinize karşı.

Ahmed Samira Çevirisi

18 And they came on his shirt/dress with blood falsified , he said: "But your selves enticed/lured for you a matter/affair/order/command, so graceful patience, and God (is) the seeked help/support from on what you describe/categorize."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve ca'u ve geldiler وَجَاءُوا جيا
2 ala karşı عَلَىٰ -
3 kamisihi onun gömleğine قَمِيصِهِ قمص
4 bidemin bir kanla بِدَمٍ دمو
5 kezibin bir yalan كَذِبٍ كذب
6 kale dedi قَالَ قول
7 bel evet بَلْ -
8 sevvelet ayartmış سَوَّلَتْ سول
9 lekum sizleri لَكُمْ -
10 enfusukum nefisleriniz أَنْفُسُكُمْ نفس
11 emran bir emre أَمْرًا امر
12 fesabrun öyle ki bir sabırdır فَصَبْرٌ صبر
13 cemilun bir cemîl جَمِيلٌ جمل
14 vallahu ve Allah وَاللَّهُ -
15 l-musteaanu yardım/destek istenendir الْمُسْتَعَانُ عون
16 ala kaşı عَلَىٰ -
17 ma مَا -
18 tesifune vasıflandırdığınıza/tasvir ettiğinize تَصِفُونَ وصف

Notlar

Not 1

*Yûsuf'un.**Gömleğin üzerine sürülmüş.***Yakûb.****Bana düşen; gerekir.*****Tarif ettiğinize.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Sabır/sabr. Kavram 51

51 Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Nefis Kavram 201

201 Benlik, kişilik, öz varlık.

12. Yusuf Suresi

Ayet 21

Arapça Metin (Harekeli)

1615|12|21|وَقَالَ ٱلَّذِى ٱشْتَرَىٰهُ مِن مِّصْرَ لِٱمْرَأَتِهِۦٓ أَكْرِمِى مَثْوَىٰهُ عَسَىٰٓ أَن يَنفَعَنَآ أَوْ نَتَّخِذَهُۥ وَلَدًا وَكَذَٰلِكَ مَكَّنَّا لِيُوسُفَ فِى ٱلْأَرْضِ وَلِنُعَلِّمَهُۥ مِن تَأْوِيلِ ٱلْأَحَادِيثِ وَٱللَّهُ غَالِبٌ عَلَىٰٓ أَمْرِهِۦ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1615|12|21|وقال الذي اشتريه من مصر لامراته اكرمي مثويه عسي ان ينفعنا او نتخذه ولدا وكذلك مكنا ليوسف في الارض ولنعلمه من تاويل الاحاديث والله غالب علي امره ولكن اكثر الناس لا يعلمون

Latin Literal

21. Ve kâlellezîşterâhu min mısra limre’etihî ekrimî mesvâhu asâ en yenfeanâ ev nettehizehu veledâ(veleden), ve kezâlike mekkennâ li yûsufe fîl ardı ve li nuallimehu min te’vîlil ehâdîs(ehâdîsi), vallâhu gâlibun alâ emrihî ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemun(ya’lemune).

Türkçe Çeviri

Ve dedi kimse (ki) satın aldı onu* mısradan** kendi karısı için: "Kerimleştir*** onu*; yerleştir onu*; belki menfaat sağlar bizlere ya da ediniriz onu* bir veled****"; ve işte böyledir; imkan verdik Yûsuf'a yerde; ve öğrettik ona hadislerin***** tevilinden401; ve Allah bir Gâlib'tir933 kendi emrine200 karşı******; velakin/fakat insanların ekserisi/çoğu bilmezler.

Ahmed Samira Çevirisi

21 And said who bought him from (the) city/border/region/Egypt to/for his woman (wife): "Be generous/kind (in) his home/residence , perhaps he benefits us, or we take him (as) a child (son)." And like that, We highly positioned/secured to Joseph in the earth/Planet Earth, and to teach/instruct him from interpreting/explaining the information/speeches , and God (is) defeater/conqueror on His order/command/matter/affair, and but most (of) the people do not know.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve kale ve dedi وَقَالَ قول
2 llezi kimse الَّذِي -
3 şterahu satın aldı onu اشْتَرَاهُ شري
4 min مِنْ -
5 misra mesireden مِصْرَ مصر
6 liamraetihi kendi karısı için لِامْرَأَتِهِ مرا
7 ekrimi kerimleştir onu أَكْرِمِي كرم
8 mesvahu yerleştir onu مَثْوَاهُ ثوي
9 asa belki عَسَىٰ عسي
10 en أَنْ -
11 yenfeana menfaat sağlar bizlere يَنْفَعَنَا نفع
12 ev ya da أَوْ -
13 nettehizehu ediniriz onu نَتَّخِذَهُ اخذ
14 veleden bir veled وَلَدًا ولد
15 ve kezalike ve işte böyledir وَكَذَٰلِكَ -
16 mekkenna imkan verdik مَكَّنَّا مكن
17 liusufe Yûsuf'a لِيُوسُفَ -
18 fi فِي -
19 l-erdi yerde الْأَرْضِ ارض
20 velinuallimehu ve öğrettik ona وَلِنُعَلِّمَهُ علم
21 min مِنْ -
22 te'vili tevilinden تَأْوِيلِ اول
23 l-ehadisi hadislerin الْأَحَادِيثِ حدث
24 vallahu ve Allah وَاللَّهُ -
25 galibun bir Galiptir غَالِبٌ غلب
26 ala karşı عَلَىٰ -
27 emrihi kendi emrine karşı أَمْرِهِ امر
28 velakinne velakin/fakat وَلَٰكِنَّ -
29 eksera ekserisi أَكْثَرَ كثر
30 n-nasi insanların النَّاسِ نوس
31 la لَا -
32 yea'lemune bilmezler يَعْلَمُونَ علم

Notlar

Not 1

*Yûsuf'u.**Büyük şehir, metropol.***Şerefli bir kimse olması için gerekenleri yap.****Evlat.*****Sözlerin.******Kendi emrini gerçekleştirmede.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Tevil Kavram 401

401 Yorumlamak, mana vermek, anlamlandırmak.

12. Yusuf Suresi

Ayet 102

Arapça Metin (Harekeli)

1696|12|102|ذَٰلِكَ مِنْ أَنۢبَآءِ ٱلْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ أَجْمَعُوٓا۟ أَمْرَهُمْ وَهُمْ يَمْكُرُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1696|12|102|ذلك من انبا الغيب نوحيه اليك وما كنت لديهم اذ اجمعوا امرهم وهم يمكرون

Latin Literal

102. Zâlike min enbâil gaybi nûhîhi ileyk(ileyke), ve mâ kunte ledeyhim iz ecmaû emrehum ve hum yemkurûn(yemkurûne).

Türkçe Çeviri

İşte bu haberlerindendir gaybın62 (ki) vahy603 ederiz sana*; ve olmuş değildin onların** yanında toplandıkları zaman emirlerine200 ve onlar plan yapıyorlarken.

Ahmed Samira Çevirisi

102 That (is) from the unseen’s/hidden’s information/news, We inspire/transmit it to you, and you were not162by/near them when they all unanimously agreed their matter/affair, and (while) they are cheating/deceiving/scheming.

Notlar

Not 1

*Nebi ve resûl Muhammed.**Yûsuf'un kardeşlerinin.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Gayb Kavram 62

62 Bilinmeyen, görünmeyen, gizli, saklı.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Vahiy, vahy etmek. Kavram 603

603 Yüce Allah'ın bir resûl/elçi göndererek ya da ilham ettirerek ya da bir perde arkasından kullarından dilediğine ilettiği her türlü mesajdır. Bu mesaj illa ki tüm insanları ilgilendiren ayetler olmaz. Örneğin resûl Musa'nın annesine Yüce Allah oğlunun durumu hakkında vahy etmiştir; mesaj iletmiştir. Kutsal kitapların ayetleri de aynı şekilde vahy edilir. Ancak bunlar Yüce Allah'ın tüm insanlara rahmetinden gönderdiği kurtuluş reçetesi olduğu için kitaplaşması sağlanmıştır. Bizleri ilgilendiren, ahiret evreninde sınava tabi tutulacağımız vahiy işte bu kutsal kitaplardır. Sadece kutsal kitaplar. Şu an elimizde şerefli Kur'an var. Bu şerefli Kur'an'a tabi olduğumuzda mutlak ki Yüce Allah'ın vahyine tabi olmuş oluruz.

13. Ra'd Suresi

Ayet 2

Arapça Metin (Harekeli)

1707|13|2|ٱللَّهُ ٱلَّذِى رَفَعَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا ثُمَّ ٱسْتَوَىٰ عَلَى ٱلْعَرْشِ وَسَخَّرَ ٱلشَّمْسَ وَٱلْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِى لِأَجَلٍ مُّسَمًّى يُدَبِّرُ ٱلْأَمْرَ يُفَصِّلُ ٱلْءَايَٰتِ لَعَلَّكُم بِلِقَآءِ رَبِّكُمْ تُوقِنُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1707|13|2|الله الذي رفع السموت بغير عمد ترونها ثم استوي علي العرش وسخر الشمس والقمر كل يجري لاجل مسمي يدبر الامر يفصل الايت لعلكم بلقا ربكم توقنون

Latin Literal

2. Allâhullezî refeas semavâti bi gayri amedin terevnehâ summestevâ alel arşı ve sehhareş şemse vel kamer(kamere), kullun yecrî li ecelin musemmâ(musemmen), yudebbirul emre yufassılul âyâti leallekum bi likâi rabbikum tûkınûn(tûkınûne)."

Türkçe Çeviri

Allah (ki) yükseltendir231 gökleri162 olmaksızın bir direk (ki) görürsünüz onu*; sonra** istiva etti arşa66 karşı; ve boyun eğdirdi Güneş’i ve Ay'ı; her biri akar*** belirlenmiş bir ecele****; düzenler***** emri200; detaylandırır ayetleri389; belki sizler Rabbinizle4 karşılaşmaya yakınlaşırsınız299.

Ahmed Samira Çevirisi

2 God (is) who raised the skies/space without pillars/posts/columns (that) you see/understand it, then He aimed to/tended to/sat on on the throne , and He manipulated/subjugated the sun and the moon each passes/orbits to a named/identified (specified) term/time, He plans/regulates the order/command/matter/affair, He details/explains/clarifies the verses/evidences , maybe/perhaps you, with meeting your Lord, you be sure/certain.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 allahu Allah (ki) اللَّهُ -
2 llezi الَّذِي -
3 rafea yükseltendir رَفَعَ رفع
4 s-semavati gökleri السَّمَاوَاتِ سمو
5 bigayri olmaksızın بِغَيْرِ غير
6 amedin bir direk عَمَدٍ عمد
7 teravneha (ki) görürsünüz onu تَرَوْنَهَا راي
8 summe sonra ثُمَّ -
9 steva istiva etti اسْتَوَىٰ سوي
10 ala karşı عَلَى -
11 l-arşi Arş الْعَرْشِ عرش
12 ve sehhara ve boyun eğdirdi وَسَخَّرَ سخر
13 ş-şemse Güneş’i الشَّمْسَ شمس
14 velkamera ve Ay'ı وَالْقَمَرَ قمر
15 kullun her biri كُلٌّ كلل
16 yecri acar يَجْرِي جري
17 liecelin bir ecele لِأَجَلٍ اجل
18 musemmen belirlenmiş مُسَمًّى سمو
19 yudebbiru düzenler يُدَبِّرُ دبر
20 l-emra emri الْأَمْرَ امر
21 yufessilu detaylandırır يُفَصِّلُ فصل
22 l-ayati ayetleri الْايَاتِ ايي
23 leallekum belki sizler لَعَلَّكُمْ -
24 bilika'i karşılaşmaya بِلِقَاءِ لقي
25 rabbikum Rabbinizle رَبِّكُمْ ربب
26 tukinune yakınlaşırsınız تُوقِنُونَ يقن

Notlar

Not 1

*Direği. Karanlık enerji evreni hızla genişletmekte ve içine çökmesini engelleyen direkler gibi işlev görmektedir.**Sonra geçişi Big Bang (Evrenin yükseltilmesinin başlaması) sonrası 9.2 milyar yıl geçmesini işaret eder. Güneş sisteminin yaratılacağı evrenin içindeki dumanın evrenin de içinde olduğu arştan gelen bilgiyle düzenlenmesini bir işarettir. ***Güneş ve Ay karanlık madde içinde yüzer, akar.****Güneş ve Ay yok edilecekleri bir ecele doğru akarak Rablerinin emrine uyarlar.*****Organize eder, tasarlar Allah.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Rab Kavram 4

4 Efendi, komuta eden.

Arş Kavram 66

66 Taht/kürsü. Yüce Allah'ın belirli sıfatlarının tecelli etmesiyle oluşmuş olan, çoklu boyutlara sahip bir kürsü, bir platform. Bu kürsü içinde evrenler yaratılmaktadır. Şu an içinde bulunduğumuz evrenimiz de bu kürsünün içindedir. Yargılamanın yapılacağı ahiret evreni, cennet evrenleri ve cehennem evreni yine bu kürsü içinde yaratılacaktır.

Gökler Kavram 162

162 Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Güneş sistemimiz gezegenlerin göklerini içerdiği için göklerdir. Galaksimiz çok sayıda yıldız sistemleri (gökler) içerdiği için göklerdir. Evrenin kendisi çok sayıda galaksiler içerdiği için göklerdir.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Kesin, kesinleşmek, yakın Kavram 299

299 Kesin tanık olmak, kesinleşmek, %100 emin olmak, şüphesiz.

Kur'an ayetleri. Kavram 389

389 Şerefli Kur'an'da 112 numarasız besmele (0. ayet olarak) ve 6234 numaralı ayet olarak toplam 6346 ayet vardır.

13. Ra'd Suresi

Ayet 31

Arapça Metin (Harekeli)

1736|13|31|وَلَوْ أَنَّ قُرْءَانًا سُيِّرَتْ بِهِ ٱلْجِبَالُ أَوْ قُطِّعَتْ بِهِ ٱلْأَرْضُ أَوْ كُلِّمَ بِهِ ٱلْمَوْتَىٰ بَل لِّلَّهِ ٱلْأَمْرُ جَمِيعًا أَفَلَمْ يَا۟يْـَٔسِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَن لَّوْ يَشَآءُ ٱللَّهُ لَهَدَى ٱلنَّاسَ جَمِيعًا وَلَا يَزَالُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ تُصِيبُهُم بِمَا صَنَعُوا۟ قَارِعَةٌ أَوْ تَحُلُّ قَرِيبًا مِّن دَارِهِمْ حَتَّىٰ يَأْتِىَ وَعْدُ ٱللَّهِ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُخْلِفُ ٱلْمِيعَادَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1736|13|31|ولو ان قرانا سيرت به الجبال او قطعت به الارض او كلم به الموتي بل لله الامر جميعا افلم يايس الذين امنوا ان لو يشا الله لهدي الناس جميعا ولا يزال الذين كفروا تصيبهم بما صنعوا قارعه او تحل قريبا من دارهم حتي ياتي وعد الله ان الله لا يخلف الميعاد

Latin Literal

31. Ve lev enne kur’ânen suyyiret bihil cibâlu ev kuttıat bihil ardu ev kullime bihil mevtâ, bel lillâhil emru cemîâ(cemîan), e fe lem ye’yesillezîne âmenû en lev yeşâullâhu le heden nâse cemîâ(cemîan),ve lâ yezâlullezîne keferû tusîbuhum bi mâ sanaû kâriatun ev tehullu karîben min dârihim hattâ ye’tiye va’dullâh(va’dullâhi), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde).

Türkçe Çeviri

Ve şayet ki bir Kur’an850 (ki) yürütülseydi onunla* dağlar ya da kesilseydi** onunla* yer ya da kelam ettirilseydi onunla* ölüler; Evet! Allah’adır emir200 topluca; öyle ki hiç farkına varmaz mı iman47 etmiş kimseler ki şayet dilerse Allah mutlak doğru yola kılavuzlardı insanları topluca; ve ayrılmaz/farklı kılınmaz kâfirlik25 etmiş kimseler (ki) isabet eder onlara sanayi olarak ürettikleriyle bir çarpma/vuruş; ya da konar*** diyarlarından**** bir yakına; ta ki gelir vaadi Allah'ın; doğrusu Allah ihtilaf etmez***** vaat yerine.

Ahmed Samira Çevirisi

31 And if that a Koran the mountains were made to move/walk with it? Or the earth/Planet Earth was cut to pieces with it? Or the deads were conversed/spoken/talked to with it? But to God (is) the matter/affair/order/command all . Did those who believed not despair ? That (E) if God willed/wanted, He would have guided the people all together . And those who disbelieved disaster still/continues (to) strike them because (of) what they made/did , or (it) takes place/descends near/close from their home/country until God’s promise comes, that God does not break the appointment (promise).

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 velev velev/ve şayet وَلَوْ -
2 enne ki أَنَّ -
3 kur'anen bir Kur’an (ki) قُرْانًا قرا
4 suyyirat yürütüldü سُيِّرَتْ سير
5 bihi onunla بِهِ -
6 l-cibalu dağlar الْجِبَالُ جبل
7 ev ya da أَوْ -
8 kuttiat kesildi قُطِّعَتْ قطع
9 bihi onunla بِهِ -
10 l-erdu yer الْأَرْضُ ارض
11 ev ya da أَوْ -
12 kullime kelam ettirildi كُلِّمَ كلم
13 bihi onunla بِهِ -
14 l-mevta ölüler الْمَوْتَىٰ موت
15 bel evet بَلْ -
16 lillahi Allah’adır لِلَّهِ -
17 l-emru emir الْأَمْرُ امر
18 cemian topluca جَمِيعًا جمع
19 efelem öyle ki hiç أَفَلَمْ -
20 yeyesi farkına varmaz mı يَيْأَسِ ياس
21 ellezine kimseler الَّذِينَ -
22 amenu iman ettiler امَنُوا امن
23 en ki أَنْ -
24 lev şayet لَوْ -
25 yeşa'u dilerse يَشَاءُ شيا
26 llahu Allah اللَّهُ -
27 leheda mutlak doğru yola kılavuzlardı لَهَدَى هدي
28 n-nase insanları النَّاسَ نوس
29 cemian topluca جَمِيعًا جمع
30 ve la ve وَلَا -
31 yezalu ayrılmaz/farklı kılınmaz يَزَالُ زيل
32 ellezine kimseler الَّذِينَ -
33 keferu kâfirlik ettiler كَفَرُوا كفر
34 tusibuhum isabet eder onlara تُصِيبُهُمْ صوب
35 bima بِمَا -
36 saneu sanayi olarak ürettikleriyle صَنَعُوا صنع
37 kariatun bir çarpma/vuruş قَارِعَةٌ قرع
38 ev ya da أَوْ -
39 tehullu konar تَحُلُّ حلل
40 kariben bir yakına قَرِيبًا قرب
41 min مِنْ -
42 darihim diyarlarından دَارِهِمْ دور
43 hatta ta ki حَتَّىٰ -
44 ye'tiye gelir يَأْتِيَ اتي
45 vea'du vaadi وَعْدُ وعد
46 llahi Allah'ın اللَّهِ -
47 inne doğrusu إِنَّ -
48 llahe Allah اللَّهَ -
49 la لَا -
50 yuhlifu ihtilaf etmez يُخْلِفُ خلف
51 l-miaade vaad yerine الْمِيعَادَ وعد

Notlar

Not 1

*Kur'an'la.**Parçalara bölünseydi.***Çarpma/vuruş.****Yurtlarından.*****Zıtlaşmak, ayrılığa düşmek.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Kâfir Kavram 25

25 Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Kur'an, kuran. Kavram 850

850 İkra kelimesiyle aynı kökten gelir. İkra oku, okumayı başkaları duyacak şekilde oku, okuyarak ilet, okuduğunu naklet, okuduğunu çalış, okuduğunu incele, okuduğunu araştır, okuduğunu öğret anlamındadır. Kur'an da ikra edilen şeydir. Şerefli Kur'an'da 6234 tane numaralı ayet ve 112 numarasız besmele vardır. İki kapak arasına alınmasıyla kitap haline getirilmiştir. Şerefli Kur'an'ın ikra edilmesi MS 610 yılında başlamış ve MS 633 yılında tamamlanmıştır. Ayetleri nebi ve resûl Muhammed tilavet etmiş, ikra etmiştir. İnen ayetler parşömenlere satır satır yazılmış ve rulo haline getirilerek bir odada saklanmıştır. Elbette insanlar ezberlemiştir de. Nebi vefat etmeden önce şerefli elçi Cibrîl'in eşliğinde rulo olan parşömenler açılmış/yayılmış ve Cibrîl'in talimatıyla iki kapak arasına alınmıştır. Şerefli Kur'an'ın her bir ayeti ikra edilen bir Kur'an'dır.

54. Kamer Suresi

Ayet 50

Arapça Metin (Harekeli)

4894|54|50|وَمَآ أَمْرُنَآ إِلَّا وَٰحِدَةٌ كَلَمْحٍۭ بِٱلْبَصَرِ

Arapça Metin (Harekesiz)

4894|54|50|وما امرنا الا وحده كلمح بالبصر

Latin Literal

50. Ve mâ emrunâ illâ vâhıdetun ke lemhın bil basar(basari).

Türkçe Çeviri

Ve değildir emrimiz200 dışında bir tek göz atma*; bakışla/bakmayla (bilbasar)

Ahmed Samira Çevirisi

50 And Our order/command (is) except one as/like a twinkling/quick glance with the eye sight.395

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve ma ve değildir وَمَا -
2 emruna emrimiz أَمْرُنَا امر
3 illa dışında إِلَّا -
4 vahidetun bir tek وَاحِدَةٌ وحد
5 kelemhin bir göz atma كَلَمْحٍ لمح
6 bil-besari bakışla بِالْبَصَرِ بصر

Notlar

Not 1

*Emir ışık hızındadır.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Bu sûredeki kavramlar

📄 PDF Hazırlanıyor

Ayetler hazırlanıyor...

Kur'an-ı Kerim - Kavram 200: emir, emretmek

Kavram Bilgisi

Kavram Adı: emir, emretmek

Kavram No: 200

Kısa Açıklama: 200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Bu Kavramın Geçtiği Ayet Sayısı: 18

Bu Kavramın Geçtiği Ayetler

Bakara Suresi - Ayet 44

Türkçe Meal: İnsanlara dürüstlüğü mü emredersiniz 200 ? Ve unutursunuz nefislerinizi 201 ; ve sizler okursunuz (da) kitabı * ; öyle ki akletmez 562 misiniz?

Arapça: 51|2|44|اتامرون الناس بالبر وتنسون انفسكم وانتم تتلون الكتب افلا تعقلون

Bakara Suresi - Ayet 268

Türkçe Meal: Şeytân 29 vaat eder sizlere fakirliği; ve emreder 200 sizlere fahşayı 81 ; ve Allah vaat eder sizlere bir mağfiret 319 kendinden; ve bir fazl/fazilet; ve Allah Vâsi’dir 297 ; Alîm’dir 8 .

Arapça: 275|2|268|الشيطن يعدكم الفقر ويامركم بالفحشا والله يعدكم مغفره منه وفضلا والله وسع عليم

Âl-i İmrân Suresi - Ayet 104

Türkçe Meal: Ve olsun sizlerden bir ümmet/topluluk (ki) davet ederler/çağırırlar hayra doğru; ve emrederler 200 marufla 291 ; ve menederler münkerden 82 ; ve işte bunlar; onlardır felaha 326 ulaşanlar.

Arapça: 397|3|104|ولتكن منكم امه يدعون الي الخير ويامرون بالمعروف وينهون عن المنكر واوليك هم المفلحون

Âl-i İmrân Suresi - Ayet 110

Türkçe Meal: Oldunuz insanlar için çıkarılmış hayırlı/iyi bir ümmet 305 ; emredersiniz 200 marufla 291 ; ve menedersiniz münkerden 82 ; ve iman 47 edesiniz Allah'a; ve eğer iman 47 etseydi kitap ehli 135 ; mutlak olurdu bir hayır onlara; onlardandır müminler 451 ; ve ekserisi/çoğu onların fâsıklardır 38 .

Arapça: 403|3|110|كنتم خير امه اخرجت للناس تامرون بالمعروف وتنهون عن المنكر وتومنون بالله ولو امن اهل الكتب لكان خيرا لهم منهم المومنون واكثرهم الفسقون

Âl-i İmrân Suresi - Ayet 114

Türkçe Meal: İman 47 ederler * Allah'a ve ahiret gününe; ve emrederler 200 marufla 291 ; ve menederler münkerden 82 ; ve seri/çabuk olurlar hayırda; ve işte onlar 456 ; sâlihlerdendir 217 .

Arapça: 407|3|114|يومنون بالله واليوم الاخر ويامرون بالمعروف وينهون عن المنكر ويسرعون في الخيرت واوليك من الصلحين

Nisâ Suresi - Ayet 58

Türkçe Meal: Doğrusu Allah emreder 200 sizlere ki eriştirin/aktarın emanetleri ehline onun 511 ; ve hükmettiğiniz zaman insanlar arasında ki hükmedersiniz 512 adaletle 680 (diye); doğrusu Allah ne muhteşem vaaz 653 eder sizlere onunla * ; doğrusu Allah oldu bir Semî 41 ; bir Basîr 513 .

Arapça: 551|4|58|ان الله يامركم ان تودوا الامنت الي اهلها واذا حكمتم بين الناس ان تحكموا بالعدل ان الله نعما يعظكم به ان الله كان سميعا بصيرا

Nisâ Suresi - Ayet 119

Türkçe Meal: "Ve mutlak dalalete 128 düşürürüm onları; ve mutlak temenniye * sokarım onları; ve mutlak emrederim 200 onlara öyle ki mutlak keserler kulaklarını çiftlik hayvanlarının; ve mutlak emrederim 200 öyle ki mutlak değiştirirler Allah'ın yaratışını"; ve kim tutar/edinir şeytânı 29 bir veli 28 astından Allah'ın; öyle ki muhakkak hüsrana uğrar; apaçık bir hüsrana.

Arapça: 612|4|119|ولاضلنهم ولامنينهم ولامرنهم فليبتكن اذان الانعم ولامرنهم فليغيرن خلق الله ومن يتخذ الشيطن وليا من دون الله فقد خسر خسرانا مبينا

Enfâl Suresi - Ayet 44

Türkçe Meal: Ve zaman (ki) karşılaştığınızda (onlarla) gösteriyordu (Allah) onları sizlere gözlerinizde biraz (olarak); ve azaltıyordu (Allah) sizleri onların gözlerinde; tamamlaması içindi Allah'ın bir emri 200 (ki) oldu bir faaliyete geçirilen; ve Allah'a karşı döndürülür emirler 200 .

Arapça: 1204|8|44|واذ يريكموهم اذ التقيتم في اعينكم قليلا ويقللكم في اعينهم ليقضي الله امرا كان مفعولا والي الله ترجع الامور

Hûd Suresi - Ayet 66

Türkçe Meal: Öyle ki ne zaman geldi emrimiz 200 ; kurtardık Sâlih'i ve onunla * beraber iman 47 etmiş kimseleri kendimizden bir rahmetle 271 ; ve rezilliğinden günün; doğrusu (senin) Rabbin 4 ; O (ki) Kaviyy’dir 72 ; Azîz’dir 37 .

Arapça: 1537|11|66|فلما جا امرنا نجينا صلحا والذين امنوا معه برحمه منا ومن خزي يوميذ ان ربك هو القوي العزيز

Hûd Suresi - Ayet 82

Türkçe Meal: Öyle ki ne zaman geldi emrimiz 200 yaptık üstünü onun * altı; ve yağdırdık üzerine * sicilli/tescilli, katmanlandırılmış/istiflendirilmiş bir taş 765 .

Arapça: 1553|11|82|فلما جا امرنا جعلنا عليها سافلها وامطرنا عليها حجاره من سجيل منضود

Hûd Suresi - Ayet 94

Türkçe Meal: Ve ne zaman ki geldi emrimiz 200 kurtardık Şuayb'ı ve onunla * birlikte iman 47 etmiş kimseleri bir rahmetle 271 bizden; ve tuttu zulmetmiş 257 kimseleri sayha 839 ; öyle ki sabahladılar diyarlarında câsim 899 (olarak).

Arapça: 1565|11|94|ولما جا امرنا نجينا شعيبا والذين امنوا معه برحمه منا واخذت الذين ظلموا الصيحه فاصبحوا في ديرهم جثمين

Hûd Suresi - Ayet 101

Türkçe Meal: Ve zulmetmiş 257 değiliz onlara; velakin/fakat zulmettiler 257 nefislerine 201 ; öyle ki ganiyleştirir * değildi onları Allah’ın astından kulluk 46 ettikleri ilâhları 74 hiç bir şey; ne zaman ki geldi (senin) Rabbinin 4 emri 200 ; ve ziyade etmiş değillerdi ** onlara *** bir yıkım dışında.

Arapça: 1572|11|101|وما ظلمنهم ولكن ظلموا انفسهم فما اغنت عنهم الهتهم التي يدعون من دون الله من شي لما جا امر ربك وما زادوهم غير تتبيب

Yusuf Suresi - Ayet 18

Türkçe Meal: Ve geldiler onun * gömleğine karşı ** yalandan bir kanla; dedi *** : "Evet! Ayartmış sizleri nefisleriniz 201 bir emre 200 ; öyle ki bir cemîl 930 bir sabırdır 51 ****; ve Allah yardım/destek istenendir vasıflandırdığınıza/tasvir ***** ettiğinize karşı.

Arapça: 1612|12|18|وجاو علي قميصه بدم كذب قال بل سولت لكم انفسكم امرا فصبر جميل والله المستعان علي ما تصفون

Yusuf Suresi - Ayet 21

Türkçe Meal: Ve dedi kimse (ki) satın aldı onu * mısradan ** kendi karısı için: "Kerimleştir *** onu * ; yerleştir onu * ; belki menfaat sağlar bizlere ya da ediniriz onu * bir veled **** "; ve işte böyledir; imkan verdik Yûsuf'a yerde; ve öğrettik ona hadislerin ***** tevilinden 401 ; ve Allah bir Gâlib'tir 933 kendi emrine 200 karşı ****** ; velakin/fakat insanların ekserisi/çoğu bilmezler.

Arapça: 1615|12|21|وقال الذي اشتريه من مصر لامراته اكرمي مثويه عسي ان ينفعنا او نتخذه ولدا وكذلك مكنا ليوسف في الارض ولنعلمه من تاويل الاحاديث والله غالب علي امره ولكن اكثر الناس لا يعلمون

Yusuf Suresi - Ayet 102

Türkçe Meal: İşte bu haberlerindendir gaybın 62 (ki) vahy 603 ederiz sana * ; ve olmuş değildin onların ** yanında toplandıkları zaman emirlerine 200 ve onlar plan yapıyorlarken.

Arapça: 1696|12|102|ذلك من انبا الغيب نوحيه اليك وما كنت لديهم اذ اجمعوا امرهم وهم يمكرون

Ra'd Suresi - Ayet 2

Türkçe Meal: Allah (ki) yükseltendir 231 gökleri 162 olmaksızın bir direk (ki) görürsünüz onu * ; sonra ** istiva etti arşa 66 karşı; ve boyun eğdirdi Güneş’i ve Ay'ı; her biri akar *** belirlenmiş bir ecele **** ; düzenler ***** emri 200 ; detaylandırır ayetleri 389 ; belki sizler Rabbinizle 4 karşılaşmaya yakınlaşırsınız 299 .

Arapça: 1707|13|2|الله الذي رفع السموت بغير عمد ترونها ثم استوي علي العرش وسخر الشمس والقمر كل يجري لاجل مسمي يدبر الامر يفصل الايت لعلكم بلقا ربكم توقنون

Ra'd Suresi - Ayet 31

Türkçe Meal: Ve şayet ki bir Kur’an 850 (ki) yürütülseydi onunla * dağlar ya da kesilseydi ** onunla * yer ya da kelam ettirilseydi onunla * ölüler; Evet! Allah’adır emir 200 topluca; öyle ki hiç farkına varmaz mı iman 47 etmiş kimseler ki şayet dilerse Allah mutlak doğru yola kılavuzlardı insanları topluca; ve ayrılmaz/farklı kılınmaz kâfirlik 25 etmiş kimseler (ki) isabet eder onlara sanayi olarak ürettikleriyle bir çarpma/vuruş; ya da konar *** diyarlarından **** bir yakına; ta ki gelir vaadi Allah'ın; doğrusu Allah ihtilaf etmez ***** vaat yerine.

Arapça: 1736|13|31|ولو ان قرانا سيرت به الجبال او قطعت به الارض او كلم به الموتي بل لله الامر جميعا افلم يايس الذين امنوا ان لو يشا الله لهدي الناس جميعا ولا يزال الذين كفروا تصيبهم بما صنعوا قارعه او تحل قريبا من دارهم حتي ياتي وعد الله ان الله لا يخلف الميعاد

Kamer Suresi - Ayet 50

Türkçe Meal: Ve değildir emrimiz 200 dışında bir tek göz atma * ; bakışla/bakmayla (bilbasar)

Arapça: 4894|54|50|وما امرنا الا وحده كلمح بالبصر