Şerefli Kur’ân Meali
Arapça · Latin · Meal · Kavramlarla
Henüz sûre seçilmedi.
📝 Metin Ayarları
🔧 Araçlar
📑 Kişisel
📄 PDF
💾 Veri Yönetimi
Ayet alanları:
Kapsam:
Eşleştirme:
📖 Arama Operatörleri

Arama Operatörleri:

  • VE / AND: Her iki terim de bulunmalı
    Örnek: rahman VE rahim
  • VEYA / OR: Terimlerden biri yeterli
    Örnek: cehennem VEYA nar
  • DEĞİL / NOT: Terimi çıkar
    Örnek: kitap DEĞİL ehli
  • " ": Tam ifade (tırnak içinde)
    Örnek: "la ilahe illallah"
  • ( ): Grup/öncelik belirleme
    Örnek: (cennet VEYA firdevs) VE mümin
📚

Kavram 653: vaaz

Bu kavram 17 ayette geçmektedir

📖 Kısa Açıklama

653Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

2. Bakara Suresi

Ayet 66

Arapça Metin (Harekeli)

73|2|66|فَجَعَلْنَٰهَا نَكَٰلًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهَا وَمَا خَلْفَهَا وَمَوْعِظَةً لِّلْمُتَّقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

73|2|66|فجعلنها نكلا لما بين يديها وما خلفها وموعظه للمتقين

Latin Literal

66. Fe cealnâhâ nekâlen li mâ beyne yedeyhâ ve mâ halfehâ ve mev’ızaten lil muttakîn(muttakîne).

Türkçe Çeviri

Ve yaptık onu (maymunlaşmayı) ibretlik bir ders; önündekini onun* (maymunlaşmanın) ve arkasındakini onun* (maymunlaşmanın); ve bir vaaz653 takva21 sahipleri için.

Ahmed Samira Çevirisi

66 So We made it (a) severe exemplary punishment for what (is) between its hands and what (is) behind it, and (an) advice/warning , to the fearing and obeying.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 fecealnaha ve yaptık onu (maymunlaşmayı) فَجَعَلْنَاهَا جعل
2 nekalen ibretlik bir ders نَكَالًا نكل
3 lima لِمَا -
4 beyne arasındaki بَيْنَ بين
5 yedeyha iki elinin onun يَدَيْهَا يدي
6 ve ma ve وَمَا -
7 halfeha arkasındaki onun خَلْفَهَا خلف
8 ve mev'izeten ve bir vaaz/tavsiye وَمَوْعِظَةً وعظ
9 lilmuttekine müttakiler için لِلْمُتَّقِينَ وقي

Notlar

Not 1

*Maymunlaşma sürecinin öncesi ve sonrası. Akılsızca taklit etmenin sonuçları muttakiler için bir vaazdır, tavsiyedir.

2. Bakara Suresi

Ayet 231

Arapça Metin (Harekeli)

238|2|231|وَإِذَا طَلَّقْتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ أَوْ سَرِّحُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَلَا تُمْسِكُوهُنَّ ضِرَارًا لِّتَعْتَدُوا۟ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُۥ وَلَا تَتَّخِذُوٓا۟ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ هُزُوًا وَٱذْكُرُوا۟ نِعْمَتَ ٱللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمَآ أَنزَلَ عَلَيْكُم مِّنَ ٱلْكِتَٰبِ وَٱلْحِكْمَةِ يَعِظُكُم بِهِۦ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ

Arapça Metin (Harekesiz)

238|2|231|واذا طلقتم النسا فبلغن اجلهن فامسكوهن بمعروف او سرحوهن بمعروف ولا تمسكوهن ضرارا لتعتدوا ومن يفعل ذلك فقد ظلم نفسه ولا تتخذوا ايت الله هزوا واذكروا نعمت الله عليكم وما انزل عليكم من الكتب والحكمه يعظكم به واتقوا الله واعلموا ان الله بكل شي عليم

Latin Literal

231. Ve izâ tallaktumun nisâe fe belagne ecelehunne fe emsikûhunne bi ma’rûfin ev serrihûhunne bi ma’rûf(ma’rûfin), ve lâ tumsikûhunne dırâran li ta’tedû, ve men yef’al zâlike fe kad zaleme nefseh(nefsehu), ve lâ tettehızû âyâtillâhi huzuvâ(huzuven), vezkurû ni’metallâhi aleykum ve mâ enzele aleykum minel kitâbi vel hikmeti yeızukum bih(bihî), vettekûllâhe va’lemû ennallâhe bi kulli şey’in alîm(alîmun).

Türkçe Çeviri

Ve boşadığınız zaman kadınları öyle ki ulaştılar (kadınlar) ecellerine*; öyle ki tutun onları marufla291 ya da salın onları marufla291; ve tutmayın onları bir zarar (vererek) sınırı aşmak için; ve kim yapar bunu muhakkak ki zulmetti nefsine201; ve edinmeyin Allah'ın ayetlerini istihza361; ve zikredin/hatırlayın Allah'ın nimetini sizlere; ve indirdiğini sizlere hikmet303 (içeren) kitaptan**; vaaz653 eder onunla** (kitapla); ve takvalı21 olun Allah'a; ve bilin ki Allah her bir şeyi bilendir.

Ahmed Samira Çevirisi

231 And if you divorced the women, so they reached their term/time, so hold/grasp them (F) with kindness/generosity or divorce/release them (F) with kindness/generosity , and do not hold/grasp them (F) harming to transgress/violate, and who makes/does that, so he had caused injustice/oppression (to) himself. And do not take God’s verses/evidences mockingly , and mention/remember God’s blessing on you, and what He descended on you from The Book and the wisdom , He advises/warns you with it, and fear and obey God, and know that God (is) with every thing knowledgeable.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve iza ve zaman وَإِذَا -
2 tallektumu boşadığınız طَلَّقْتُمُ طلق
3 n-nisa'e kadınları النِّسَاءَ نسو
4 fe belegne öyle ki ulaştılar (kadınlar) فَبَلَغْنَ بلغ
5 ecelehunne ecellerine () أَجَلَهُنَّ اجل
6 feemsikuhunne öyle ki tutun onları فَأَمْسِكُوهُنَّ مسك
7 bimea'rufin marufla بِمَعْرُوفٍ عرف
8 ev ya da أَوْ -
9 serrihuhunne salın onları سَرِّحُوهُنَّ سرح
10 bimea'rufin marufla بِمَعْرُوفٍ عرف
11 ve la ve وَلَا -
12 tumsikuhunne tutmayın onları تُمْسِكُوهُنَّ مسك
13 diraran bir zarar ضِرَارًا ضرر
14 litea'tedu sınırı aşmak için لِتَعْتَدُوا عدو
15 ve men ve kim وَمَنْ -
16 yef'al yapar يَفْعَلْ فعل
17 zalike bunu ذَٰلِكَ -
18 fekad muhakkak ki فَقَدْ -
19 zeleme zulmetti ظَلَمَ ظلم
20 nefsehu nefsine نَفْسَهُ نفس
21 ve la ve وَلَا -
22 tettehizu edinmeyin تَتَّخِذُوا اخذ
23 ayati ayetlerini ايَاتِ ايي
24 llahi Allah'ın اللَّهِ -
25 huzuven istihza هُزُوًا هزا
26 vezkuru ve zikredin/hatırlayın وَاذْكُرُوا ذكر
27 nia'mete nimetini نِعْمَتَ نعم
28 llahi Allah'ın اللَّهِ -
29 aleykum sizlere عَلَيْكُمْ -
30 ve ma ve وَمَا -
31 enzele indirdiğini أَنْزَلَ نزل
32 aleykum sizlere عَلَيْكُمْ -
33 mine -tan مِنَ -
34 l-kitabi kitaptan الْكِتَابِ كتب
35 velhikmeti ve hikmetli وَالْحِكْمَةِ حكم
36 yeizukum vaaz eder يَعِظُكُمْ وعظ
37 bihi onunla (kitapla) بِهِ -
38 vetteku ve takvalı olun وَاتَّقُوا وقي
39 llahe Allah'a اللَّهَ -
40 vea'lemu ve bilin وَاعْلَمُوا علم
41 enne ki أَنَّ -
42 llahe Allah اللَّهَ -
43 bikulli her بِكُلِّ كلل
44 şey'in bir şeyi شَيْءٍ شيا
45 alimun bilendir عَلِيمٌ علم

Notlar

Not 1

*İddet süresinin sonu.**Kur'an.

2. Bakara Suresi

Ayet 232

Arapça Metin (Harekeli)

239|2|232|وَإِذَا طَلَّقْتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَلَا تَعْضُلُوهُنَّ أَن يَنكِحْنَ أَزْوَٰجَهُنَّ إِذَا تَرَٰضَوْا۟ بَيْنَهُم بِٱلْمَعْرُوفِ ذَٰلِكَ يُوعَظُ بِهِۦ مَن كَانَ مِنكُمْ يُؤْمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ ذَٰلِكُمْ أَزْكَىٰ لَكُمْ وَأَطْهَرُ وَٱللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

239|2|232|واذا طلقتم النسا فبلغن اجلهن فلا تعضلوهن ان ينكحن ازوجهن اذا ترضوا بينهم بالمعروف ذلك يوعظ به من كان منكم يومن بالله واليوم الاخر ذلكم ازكي لكم واطهر والله يعلم وانتم لا تعلمون

Latin Literal

232. Ve izâ tallaktumun nisâe fe belagne ecelehunne fe lâ ta’dulûhunne en yenkıhne ezvâcehunne izâ terâdav beynehum bil ma’rûf(ma’rûfi), zâlike yûazu bihî men kâne minkum yu’minu billâhi vel yevmil âhır(âhıri), zâlikum ezkâ lekum ve ather(atheru), vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).

Türkçe Çeviri

Ve boşadığınız zaman kadınları; öyle ki ulaştılar ecellerine*; öyle ki engellemeyin onları ki nikahlanırlar744 (kadınlar) eşleriyle**; razı oldukları zaman aralarında marufla291; işte budur; vaaz653 edildi onunla sizlerden iman47 eder olmuş kimseye Allah'a ve ahiret gününe; bu daha uygun/doğrudur sizlere ve daha temizdir; ve Allah bilir; ve sizler bilmezsiniz.

Ahmed Samira Çevirisi

232 And if you divorced the women, so they reached their term/time , so do not confine/prevent/oppress them (F) that they marry their husbands/spouses, if they mutually agreed/accepted between them with the kindness/generosity , that is being advised/warned with it who was from you believing with God and the Day the Last/Resurrection Day, (and) that (is) more correct/commendable to you, and purer ,and God knows and you do not know.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve iza ve zaman وَإِذَا -
2 tallektumu boşadığınız طَلَّقْتُمُ طلق
3 n-nisa'e kadınları النِّسَاءَ نسو
4 fe belegne öyle ki ulaştılar فَبَلَغْنَ بلغ
5 ecelehunne ecellerine أَجَلَهُنَّ اجل
6 fela öyle ki فَلَا -
7 tea'duluhunne engellemeyin onları تَعْضُلُوهُنَّ عضل
8 en ki أَنْ -
9 yenkihne nikahlanırlar (kadınlar) يَنْكِحْنَ نكح
10 ezvacehunne eşleriyle أَزْوَاجَهُنَّ زوج
11 iza zaman إِذَا -
12 teradev razı oldukları تَرَاضَوْا رضو
13 beynehum aralarında بَيْنَهُمْ بين
14 bil-mea'rufi marufla بِالْمَعْرُوفِ عرف
15 zalike işte budur ذَٰلِكَ -
16 yuazu vaaz edildi يُوعَظُ وعظ
17 bihi onunla بِهِ -
18 men kimseye مَنْ -
19 kane oldu كَانَ كون
20 minkum sizlerden مِنْكُمْ -
21 yu'minu iman ederler يُؤْمِنُ امن
22 billahi Allah'a بِاللَّهِ -
23 velyevmi ve gününe وَالْيَوْمِ يوم
24 l-ahiri ahiret الْاخِرِ اخر
25 zalikum bu ذَٰلِكُمْ -
26 ezka daha uygun/doğrudur أَزْكَىٰ زكو
27 lekum sizlere لَكُمْ -
28 ve etheru ve daha temizdir وَأَطْهَرُ طهر
29 vallahu ve Allah وَاللَّهُ -
30 yea'lemu bilir يَعْلَمُ علم
31 ve entum ve sizler وَأَنْتُمْ -
32 la لَا -
33 tea'lemune bilmezsiniz تَعْلَمُونَ علم

Notlar

Not 1

*İddet süresinin sonu.**Nikahlanacak olan yeni eş.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

maruf Kavram 291

291 Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

Nikah Kavram 744

744 Yetişkin bir erkek ve bir kadın arasında gerçekleşen evlilik/izdivaç bağı/sözleşmesi/misâkıdır. Cinselliği de içeren bu bağa, bu bağdan doğacak olan çocukların sorumluluğunu almaya söz vermekdir. Karşılıklı yapılan bu sözleşmeye aykırı olarak başka kimselerle zina etmemektir. Bu sözleşmeden doğacak olan çocukların babasının kesin olarak kadınla nikahlanmış olan erkeğin olacağını insanlara duyurmaktır, deklere etmektir. Kur'an'da nikahlanmak bir ritüele bağlanmamıştır. Nikahlanmak kolaylaştırılmıştır. Bir yere kadar (2 kez) boşanma da kolaylaştırılmıştır. Biricik dinimiz İslam yani sadece Kur'an insanlara asla eziyet etmez. Nikahlanmak isteyenler karşılıklı olarak bu taleplerini birbirlerine iletirler ve aralarında bir bağ/akit yapmaya kadar verirler. Yaptıkları bu bağı/akti topluma duyururlar ki kadının ve erkeğin nikahlı olduğu bilinsin. İmam nikahı diye bir şey Kur'an'da yoktur. İki kişi arasında gerçekleşen bu bağın topluma duyurulması zorunluluğu vardır. Amaç toplumun bu nikahtan haberdar olmasıdır. Boşanma durumunda da topluma bu durumun bildirilme zorunluluğu vardır.

2. Bakara Suresi

Ayet 275

Arapça Metin (Harekeli)

282|2|275|ٱلَّذِينَ يَأْكُلُونَ ٱلرِّبَوٰا۟ لَا يَقُومُونَ إِلَّا كَمَا يَقُومُ ٱلَّذِى يَتَخَبَّطُهُ ٱلشَّيْطَٰنُ مِنَ ٱلْمَسِّ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوٓا۟ إِنَّمَا ٱلْبَيْعُ مِثْلُ ٱلرِّبَوٰا۟ وَأَحَلَّ ٱللَّهُ ٱلْبَيْعَ وَحَرَّمَ ٱلرِّبَوٰا۟ فَمَن جَآءَهُۥ مَوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّهِۦ فَٱنتَهَىٰ فَلَهُۥ مَا سَلَفَ وَأَمْرُهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِ وَمَنْ عَادَ فَأُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلنَّارِ هُمْ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

282|2|275|الذين ياكلون الربوا لا يقومون الا كما يقوم الذي يتخبطه الشيطن من المس ذلك بانهم قالوا انما البيع مثل الربوا واحل الله البيع وحرم الربوا فمن جاه موعظه من ربه فانتهي فله ما سلف وامره الي الله ومن عاد فاوليك اصحب النار هم فيها خلدون

Latin Literal

275. Ellezîne ye’kulûner ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ yekûmullezî yetehabbetuhuş şeytânu minel mess(messi), zâlike bi ennehum kâlû innemal bey’u mislur ribâ, ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ fe men câehu mev’izatun min rabbihî fentehâ fe lehu mâ selef(selefe), ve emruhû ilâllâh(ilâllâhi), ve men âde fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).

Türkçe Çeviri

Kimseler (ki) yerler riba383; kalkmazlar (onlar) ancak kalkan kimse gibi; çarptı onu şeytan temasından; işte bu onların "Doğrusu (ki) satış neyse riba383 (da) mislidir870" demelerindendir; ve helal kıldı Allah satışı; ve haram etti ribayı383; öyle ki kim getirdi kendine bir vaaz653 Rabbinden; öyle ki engelledi (o); öyle ki önceden geçeni ona; ve emri/işi onun Allah'adır; ve kim geri döndü; öyle ki işte bunlar ateş ashâbıdır194; onlar orada* ölümsüzlerdir185.

Ahmed Samira Çevirisi

275 Those who eat the growth/interest/usury , they do not stand/keep up except as (that who) stands/keeps up who the devil strikes/touches him from the madness, that (is) because they (E) said: "But the selling/trading (is) equal/similar/alike (to) the growth/interest/usury , and God permitted/allowed the selling/trading and forbade the growth/interest/usury ." So who came to him (got) a warning/advice from his Lord, so he ended/stopped , so for him what preceded/past , and his matter/affair (is) to God, and who returned , so those are the fire’s owners/company , they are in it immortally/eternally .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ellezine kimseler (ki) الَّذِينَ -
2 ye'kulune yerler يَأْكُلُونَ اكل
3 r-riba riba الرِّبَا ربو
4 la لَا -
5 yekumune kalkmazlar يَقُومُونَ قوم
6 illa dışında إِلَّا -
7 kema gibi كَمَا -
8 yekumu kalkar يَقُومُ قوم
9 llezi kimse الَّذِي -
10 yetehabbetuhu çarptı onu يَتَخَبَّطُهُ خبط
11 ş-şeytanu şeytan الشَّيْطَانُ شطن
12 mine مِنَ -
13 l-messi temasından الْمَسِّ مسس
14 zalike işte bu ذَٰلِكَ -
15 biennehum onların ki بِأَنَّهُمْ -
16 kalu derler قَالُوا قول
17 innema doğrusu neyse إِنَّمَا -
18 l-bey'u satış الْبَيْعُ بيع
19 mislu mislidir/benzeridir مِثْلُ مثل
20 r-riba riba الرِّبَا ربو
21 veehalle ve helal kıldı وَأَحَلَّ حلل
22 llahu Allah اللَّهُ -
23 l-bey'a satışı الْبَيْعَ بيع
24 veharrame ve haram etti وَحَرَّمَ حرم
25 r-riba ribayı الرِّبَا ربو
26 femen öyle ki kim فَمَنْ -
27 ca'ehu getirdi kendine جَاءَهُ جيا
28 mev'izetun bir vaaz/tavsiye مَوْعِظَةٌ وعظ
29 min مِنْ -
30 rabbihi Rabbinden رَبِّهِ ربب
31 fenteha öyle ki engelledi فَانْتَهَىٰ نهي
32 fe lehu öyle ki ona
33 ma مَا -
34 selefe önceden geçeni سَلَفَ سلف
35 ve emruhu ve emri/işi onun وَأَمْرُهُ امر
36 ila إِلَى -
37 llahi Allah'adır اللَّهِ -
38 ve men ve kim وَمَنْ -
39 aade geri döndü عَادَ عود
40 feulaike öyle ki işte bunlar فَأُولَٰئِكَ -
41 eshabu ashabıdır أَصْحَابُ صحب
42 n-nari ateş النَّارِ نور
43 hum onlar هُمْ -
44 fiha orada (cehennemde) فِيهَا -
45 halidune ölümsüzler خَالِدُونَ خلد

Notlar

Not 1

*Cehennemde.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Ölümsüzler Kavram 185

185 Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen.

Ashâb Kavram 194

194 Yoldaş; aynı yolda/amaçta yol alanlar, aynı mekanda ve zamanda kaderleri ortak olanlar.

Riba Kavram 383

383 Değerde katlanma, katmerlenme, büyüme, çoğalma, ilave.Rabbimiz bu kelimeyi fiil olarak 16:92 ayetinde bir ümmetin başka bir ümmete göre daha katmerli örn: daha gelişmiş, daha kuvvetli, daha güçlü daha zengin; olduğunu işaret etmek için kullanmıştır. Katmerlenme sabit bir değer üzerinden olur. Sabit ve ölçeklenebilir bir değerin katmerlenmesidir. Örn: İki toplumun savaş uçak sayıları eşit olsa bile bir toplumun savaş uçakları diğer toplumun uçaklarından savaşma kapasitesi olarak iki kat daha gelişmişse gelişmiş toplum diğerine göre ribalı olur. Uçak sayısının önemi yoktur. Önemli olan uçağın savaşma kapasitesidir; gerçekten ürettiği değerdir. Para da aynı uçak gibidir. Satın alma kapasitesi değişkendir. 10 adet 100 dolar ile 10 adet 100 TL'nin satın alma güçleri farklıdır. Bu nedenle riba için bir şeyin gerçek değeri üzerinden artış var mı katlanma var mı diye bakılmalıdır.Başka güzel bir örnek daha verelim; on ekmek borç verildiyse ve süre sonunda geriye 11 ekmek alındıysa bu durumda artan, çoğalan, ilave olan o 1 ekmek riba olur. Dönen mal artmamalıdır. Günümüzde mal yerine çoğunlukla değeri değişken olan para kullanıldığı için kafa karışıklığı yaşanmaktadır. Örnek; 10 ekmek değerinde olan para süre sonunda yine aynı para olarak geri alınırsa enflasyon nedeniyle paranın değer kaybetmesi sonucu borç veren geri aldığı parayla 10 ekmek alamayacaktır. Örneğin 9 ekmek alabilecektir. Borç verenin 1 ekmek hakkı yenmiş olacaktır. Merkez bankaları yıllık enflasyonun değerini belirler yani paranın değer kaybını belirlerler. O durumda borç para olarak verilecekse enflasyon değerinde paranın artarak geri alınması asla riba olmaz. Aslında malın artması değil korunması söz konusu olur. Ancak enflasyonun üstündeki her değer riba olacaktır. Enflasyon değerinde faiz kesinlikle riba değildir. Ancak faizin ribalaşma durumuna dikkat edilmelidir. Enflasyon üstünde gelir getiren faizlerin enflasyon üstü getirisi riba olmaktadır.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

Misal, misil, çoğulu emsal. Kavram 870

870 Benzer, aynı, kopya, eşdeğer, denk, emsâlin tekili, misilleme.

3. Âl-i İmrân Suresi

Ayet 138

Arapça Metin (Harekeli)

431|3|138|هَٰذَا بَيَانٌ لِّلنَّاسِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

431|3|138|هذا بيان للناس وهدي وموعظه للمتقين

Latin Literal

138. Hâzâ beyânun lin nâsi ve huden ve mev’ızatun lil muttekîn(muttekîne).

Türkçe Çeviri

Bu* bir beyandır226** insanlara; ve doğru yola kılavuzdur***; ve vaazdır653**** muttakiler17 için.

Ahmed Samira Çevirisi

138 This (is) evidence/logic to the people and guidance, and a sermon/advice/warning to the fearing and obeying.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 haza bu هَٰذَا -
2 beyanun bir beyandır بَيَانٌ بين
3 linnasi insanlara لِلنَّاسِ نوس
4 ve huden ve doğru yola kılavuzdur وَهُدًى هدي
5 ve mev'izetun ve vaazdır/tavsiyedir وَمَوْعِظَةٌ وعظ
6 lilmuttekine muttakiler için لِلْمُتَّقِينَ وقي

Notlar

Not 1

*Arkeolojik çalışmalardan elde edilen bilgiler. **Delil.***Eski insanların kalıntılarını incelemek derinlemesine düşünen bir insan için doğru yola kılavuz olur.****Takva sahipleri için arkeolojik deliller/beyanlar bir derstir, tavsiyedir.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Muttaki Kavram 17

17 Takva sahipleri/Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı her şeyden sakınanlar.

Beyan Kavram 226

226 Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

4. Nisâ Suresi

Ayet 34

Arapça Metin (Harekeli)

527|4|34|ٱلرِّجَالُ قَوَّٰمُونَ عَلَى ٱلنِّسَآءِ بِمَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ وَبِمَآ أَنفَقُوا۟ مِنْ أَمْوَٰلِهِمْ فَٱلصَّٰلِحَٰتُ قَٰنِتَٰتٌ حَٰفِظَٰتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ ٱللَّهُ وَٱلَّٰتِى تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَٱهْجُرُوهُنَّ فِى ٱلْمَضَاجِعِ وَٱضْرِبُوهُنَّ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا۟ عَلَيْهِنَّ سَبِيلًا إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرًا

Arapça Metin (Harekesiz)

527|4|34|الرجال قومون علي النسا بما فضل الله بعضهم علي بعض وبما انفقوا من امولهم فالصلحت قنتت حفظت للغيب بما حفظ الله والتي تخافون نشوزهن فعظوهن واهجروهن في المضاجع واضربوهن فان اطعنكم فلا تبغوا عليهن سبيلا ان الله كان عليا كبيرا

Latin Literal

34. Er ricâlu kavvâmûne alân nisâi bi mâ faddalallâhu ba’dahum alâ ba’dın ve bi mâ enfekû min emvâlihim. Fes sâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lil gaybi bi mâ hafizallâh(hafizallâhu). Vellâtî tehâfûne nuşûzehunne fe ızûhunne vahcurûhunn (vahcurûhunne) fîl medâcıı vadrıbûhunne, fe in ata’nekum fe lâ tebgû aleyhinne sebîlâ(sebîlen). İnnallâhe kâne aliyyen kebîrâ(kebîran).

Türkçe Çeviri

Erkekler kavvamdır501 kadınlara karşı; fazlalıklı kılmasıyla Allah'ın bir kısmı onlardan (insanlardan) bir kısma karşı ve mallarından infak6 ettikleriyle; öyle ki sâlih777 kadınlar kanaatkarlardır398; koruyanlardır gizliyi Allah'ın koruduğuyla (Allah'ın korunmasına hükmettiğiyle); ve o (kadınlardan) ki (eğer) korkarsanız kalkışmalar (dan)/yüksekten bakmalar (dan); öyle ki vaaz653 edin onlara; ve terk edin (kendiniz terk ederek) onları/ hicret edin onlardan yataklarda*; ve darbeyi vurun500 onlara; öyle ki itaat** ederlerse sizlere; öyle ki aramayın/bakınmayın onların aleyhine bir yol; doğrusu Allah oldu bir Aliyy373; bir Kebîr502.

Ahmed Samira Çevirisi

34 The men (are) taking care of matters for livelihood on (for) the women with what God preferred/favoured some of them (men and women) on some, and with what they spent from their (M) properties/possession , so the correct/righteous females are obeying humbly , worshipping humbly, protecting/safekeeping to the invisible with what God protected ; and those whom (F) you fear their (F) quarrel (disobedience) , so advise/warn them (F) and desert/abandon them (F) in the place of lying down (beds), and ignore/disregard/push them (F) , so if they obeyed you, so do not oppress/transgress on them (F) a way/method, that God was/is high, mighty/great.

Notlar

Not 1

*Yatağı ayırın. Cinsel ilişki kurmayın.**Boşanma darbesinin öne sürülmesiyle itaat ederlerse boşanmaktan vazgeçilir.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

infak Kavram 6

6 Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.

Aliyy Kavram 373

373 Her şeyden daha üstün, daha yüksek, aşkın.

Kanaat etmek. Kavram 398

398 Yetinmek. Yüce Allah'ın fazlından/lütfundan aranma/bakınma sonrası Yüce Allah'ın bahşettikleriyle yetinmek. Elindekinden hoşnut olma durumu, yeter bulmak.

Kadınları darp etmek, kadınlara darbeyi vurmak. Kavram 500

500 Boşanma darbesini vurun. Boşanma darbesini öne sürün. 'Darp' 'vurmak' kelimesi Arapçada en çok anlama gelen kelimelerden bir tanesidir. Türkçeye de benzer örnekler geçmiştir. Birine vurulmak (aşık olmak). pişkinliğe vurmak (çıkarı için kötü bir davranışa veya söze aldırmamak), dem vurmak (o konuya atıfta bulunmak ) gibi örnekler verilebilir. Yüce Allah şerefli Kur'an'da bir misal/benzer örnek vermeyi/öne sürmeyi de 'bir misal darp etmek' olarak bildirmektedir. Anlarız ki kadına bir darbe vurulacaktır; kadına bir darbe öne sürülecektir. Bu da artık son çare/darbe olan boşanma darbesidir.

Kavvam Kavram 501

501 Ayakta duran, dikelip kol kanat geren, evin direği.

Kebîr Kavram 502

502 Her şeyin ötesinde büyük.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

Sâlih Kavram 777

777 Düzeltici, iyileştirici, barışa/huzura yönelik.

4. Nisâ Suresi

Ayet 58

Arapça Metin (Harekeli)

551|4|58|إِنَّ ٱللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤَدُّوا۟ ٱلْأَمَٰنَٰتِ إِلَىٰٓ أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ ٱلنَّاسِ أَن تَحْكُمُوا۟ بِٱلْعَدْلِ إِنَّ ٱللَّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِۦٓ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ سَمِيعًۢا بَصِيرًا

Arapça Metin (Harekesiz)

551|4|58|ان الله يامركم ان تودوا الامنت الي اهلها واذا حكمتم بين الناس ان تحكموا بالعدل ان الله نعما يعظكم به ان الله كان سميعا بصيرا

Latin Literal

58. İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli). İnnallâhe niımmâ yeızukum bihî. İnnallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).

Türkçe Çeviri

Doğrusu Allah emreder200 sizlere ki eriştirin/aktarın emanetleri ehline onun511; ve hükmettiğiniz zaman insanlar arasında ki hükmedersiniz512 adaletle680 (diye); doğrusu Allah ne muhteşem vaaz653 eder sizlere onunla*; doğrusu Allah oldu bir Semî41; bir Basîr513.

Ahmed Samira Çevirisi

58 That God, orders/commands you that you discharge/fulfill the deposits/securities to its people (owners), and if you judged/ruled between the people, that you judge/rule with the justice/equality, that God (is) blessed/praised, He preaches/advises/warns you with (about) Him, that God was/is hearing/listening, seeing/knowing/understanding.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 inne doğrusu إِنَّ -
2 llahe Allah اللَّهَ -
3 ye'murukum emreder sizlere يَأْمُرُكُمْ امر
4 en ki أَنْ -
5 tu'eddu eriştirin/aktarın تُؤَدُّوا ادي
6 l-emanati emanetleri الْأَمَانَاتِ امن
7 ila إِلَىٰ -
8 ehliha ehline onun أَهْلِهَا اهل
9 ve iza ve zaman وَإِذَا -
10 hakemtum hükmettiğiniz حَكَمْتُمْ حكم
11 beyne arasında بَيْنَ بين
12 n-nasi insanlar النَّاسِ نوس
13 en ki أَنْ -
14 tehkumu hükmetmenizi تَحْكُمُوا حكم
15 bil-adli adaletle بِالْعَدْلِ عدل
16 inne doğrusu إِنَّ -
17 llahe Allah اللَّهَ -
18 niimma ne muhteşem نِعِمَّا نعم
19 yeizukum vaaz eder sizlere يَعِظُكُمْ وعظ
20 bihi onunla بِهِ -
21 inne doğrusu إِنَّ -
22 llahe Allah اللَّهَ -
23 kane oldu كَانَ كون
24 semian Semî سَمِيعًا سمع
25 besiran Basîr بَصِيرًا بصر

Notlar

Not 1

*Kur'an'la.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Semî Kavram 41

41 İşiten.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

Emanetleri ehline aktarmak. Kavram 511

511 Ehil kelimesi uygun, kalifiye, kompetan, hakkını veren demektir. Emanet ise mükellefiyet, sorumluluk anlamındadır. Her iki kelime de Türkçeye geçmiş kelimelerdir. Yüce Allah 4:58 ayetinde emanetlerin onun ehli olan kimselere aktarılması gerektiğini bildirmiştir. İnsanlar arasında hükmederken de adaletle hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Kur'an'ın tek bir ayeti bile insanlığı içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtarır.

İnsanlar arasında adaletle hükmetmek. Kavram 512

512 Hüküm sahibi olanlar insanlarla ilgili verdikleri hükümlerde adaleti gözetmelidir. Hüküm sahibi demek başka insanları bağlayan kararlar veren insanlar demektir. Örneğin bir başhekim hastanede hüküm verendir. Bir yönetici hüküm verendir. Elbette ki hakimler ve savcılar hüküm verenlerdir. Örnekler artırılabilir. İnsanlık Yüce Allah'ın 4:58 ayetindeki gibi bu emrine uysa mutlak ki dünyamız çok daha güzel bir yer olacaktır.

Basîr Kavram 513

513 Gören.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

Adalet Kavram 680

680 Hakka/gerçeğe uygunluk, hakkı/gerçeği gözetme. Hakka/gerçeğe uygunluk temelinde herkese eşit ve tarafsız bir şekilde davranma. Hakların herkes tarafından eşit/tarafsız şekilde kullanılmasının sağlanması. Hakları eşit olarak dengelemek, eşit olarak balanslamak. Adalet, doğruluk ve eşitlik prensiplerine dayanan evrensel bir değerdir.

4. Nisâ Suresi

Ayet 63

Arapça Metin (Harekeli)

556|4|63|أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ يَعْلَمُ ٱللَّهُ مَا فِى قُلُوبِهِمْ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُل لَّهُمْ فِىٓ أَنفُسِهِمْ قَوْلًۢا بَلِيغًا

Arapça Metin (Harekesiz)

556|4|63|اوليك الذين يعلم الله ما في قلوبهم فاعرض عنهم وعظهم وقل لهم في انفسهم قولا بليغا

Latin Literal

63. Ulâikellezîne ya’lemullâhu mâ fî kulûbihim fe a’rıd anhum vaızhum ve kul lehum fî enfusihim kavlen belîgâ(belîgan).

Türkçe Çeviri

İşte bunlar; kimselerdir (ki) bilir Allah kalplerindekini onların; öyle ki ilgini/alakanı çek onlardan; ve vaaz653 et onlara; ve de/söyle nefislerindekine201 onların bir söz; bir belagat515.

Ahmed Samira Çevirisi

63 Those are, those who God knows what (is) in their hearts/minds, so object/oppose from them, and preach/advise/warn them , and say to them in themselves an eloquent/sufficient saying.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ulaike işte bunlar أُولَٰئِكَ -
2 ellezine kimselerdir الَّذِينَ -
3 yea'lemu bilir يَعْلَمُ علم
4 llahu Allah اللَّهُ -
5 ma مَا -
6 fi فِي -
7 kulubihim kalplerindekini onların قُلُوبِهِمْ قلب
8 feea'rid öyle ki ilgini/alakanı çek فَأَعْرِضْ عرض
9 anhum onlardan عَنْهُمْ -
10 ve izhum ve vaaz et onlara وَعِظْهُمْ وعظ
11 ve kul ve de وَقُلْ قول
12 lehum onlara لَهُمْ -
13 fi فِي -
14 enfusihim nefislerinde onların أَنْفُسِهِمْ نفس
15 kavlen bir söz قَوْلًا قول
16 beligan bir belagat بَلِيغًا بلغ

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Nefis Kavram 201

201 Benlik, kişilik, öz varlık.

Belagat Kavram 515

515 Bilgilendirme, mesaj, raporlama, duyuru, ilan, deklarasyon.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

4. Nisâ Suresi

Ayet 66

Arapça Metin (Harekeli)

559|4|66|وَلَوْ أَنَّا كَتَبْنَا عَلَيْهِمْ أَنِ ٱقْتُلُوٓا۟ أَنفُسَكُمْ أَوِ ٱخْرُجُوا۟ مِن دِيَٰرِكُم مَّا فَعَلُوهُ إِلَّا قَلِيلٌ مِّنْهُمْ وَلَوْ أَنَّهُمْ فَعَلُوا۟ مَا يُوعَظُونَ بِهِۦ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُمْ وَأَشَدَّ تَثْبِيتًا

Arapça Metin (Harekesiz)

559|4|66|ولو انا كتبنا عليهم ان اقتلوا انفسكم او اخرجوا من ديركم ما فعلوه الا قليل منهم ولو انهم فعلوا ما يوعظون به لكان خيرا لهم واشد تثبيتا

Latin Literal

66. Ve lev ennâ ketebnâ aleyhim enıktulû enfusekum evihrucû min diyârikum mâ fealûhu illâ kalîlun minhum. Ve lev ennehum fealû mâ yûazûne bihî le kâne hayran lehum ve eşedde tesbîtâ(tesbîten).

Türkçe Çeviri

Velev (şayet) ki yazsaydık üzerlerine ki katledin35 nefislerinizi201 ya da çıkın diyarlarınızdan; faaliyet içinde olmazlardı ona onlardan bir az dışında; eğer ki onlar faaliyet içinde olsalardı kendisiyle vaaz653 edilene; mutlak olurdu bir hayır onlara; ve (ki bu) daha şiddetli sebattır/sağlam basmadır.

Ahmed Samira Çevirisi

66 And if that We wrote/ordered/decreed on them, that kill yourselves or get out from your homes, they would not have done it, except (a) few from them, and if that they did what they are being advised/warned with it (it) would have been best for them, and strongest affirmation .56

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 velev velev (şayet) وَلَوْ -
2 enna ki أَنَّا -
3 ketebna yazsaydık كَتَبْنَا كتب
4 aleyhim üzerlerine عَلَيْهِمْ -
5 eni ki أَنِ -
6 ktulu katledin اقْتُلُوا قتل
7 enfusekum nefislerinizi أَنْفُسَكُمْ نفس
8 evi ya da أَوِ -
9 hrucu çıkın اخْرُجُوا خرج
10 min مِنْ -
11 diyarikum diyarlarınızdan دِيَارِكُمْ دور
12 ma değildir مَا -
13 fealuhu faaliyet içinde oldular ona فَعَلُوهُ فعل
14 illa dışında إِلَّا -
15 kalilun bir az قَلِيلٌ قلل
16 minhum onlardan مِنْهُمْ -
17 velev eğer وَلَوْ -
18 ennehum ki onlar أَنَّهُمْ -
19 fealu faaliyet içinde olsalar فَعَلُوا فعل
20 ma مَا -
21 yuazune vaaz edilene يُوعَظُونَ وعظ
22 bihi kendisiyle بِهِ -
23 lekane mutlak olurdu لَكَانَ كون
24 hayran bir hayır خَيْرًا خير
25 lehum onlara لَهُمْ -
26 ve eşedde ve daha şiddetli وَأَشَدَّ شدد
27 tesbiten sebattır/sağlam basmadır تَثْبِيتًا ثبت

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Katletmek Kavram 35

35 Savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek. Katletmek öldürmek asla değildir. 33:16 ayetinde Yüce Allah bizlere işaretini vermiştir. 33:16 ayetinde "De ki: "Asla menfaat sağlamaz sizlere firar eğer firar etseydiniz ölümden ya da katillikten; ve o zaman metalandırılmazsınız biraz dışında."" buyrulmuştur. Bu ayetten net olarak anlarız ki ölüm ile katillik aynı şey asla değildir. Farklı kavramlar olduğunu Rabbimiz bu iki kelimeyi "ya da", "veya" anlamında olan "evi" ayracıyla ayırarak göstermiştir. Her katletme illa ki ölümle sonuçlanmak zorunda değildir. Ancak ölümle de sonuçlanabilir.

Nefis Kavram 201

201 Benlik, kişilik, öz varlık.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

5. Mâide Suresi

Ayet 46

Arapça Metin (Harekeli)

715|5|46|وَقَفَّيْنَا عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِم بِعِيسَى ٱبْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ ٱلتَّوْرَىٰةِ وَءَاتَيْنَٰهُ ٱلْإِنجِيلَ فِيهِ هُدًى وَنُورٌ وَمُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ ٱلتَّوْرَىٰةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِّلْمُتَّقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

715|5|46|وقفينا علي اثرهم بعيسي ابن مريم مصدقا لما بين يديه من التوريه واتينه الانجيل فيه هدي ونور ومصدقا لما بين يديه من التوريه وهدي وموعظه للمتقين

Latin Literal

46. Ve kaffeynâ alâ âsârihim bi îsebni meryeme musaddıkan limâ beyne yedeyhi minet tevrâti ve âteynâhul incîle fîhi huden ve nûrun ve musaddıkan limâ beyne yedeyhi minet tevrâti ve huden ve mev’ızeten muttekîn(muttekîne).

Türkçe Çeviri

Ve ardından gönderdik izleri üzerine onların Meryem oğlu Îsâ'yı (ki) bir musaddıktır140 iki eli arasındakine Tevrât’tan; ve verdik ona İncîl'i; içindedir bir doğru yol kılavuz ve bir nur (ki) bir musaddıktır140 iki eli arasındakine Tevrât’tan; ve bir doğru yola kılavuz; ve bir vaaz653 muttakiler için.

Ahmed Samira Çevirisi

46 And We sent after (following) on their tracks with Jesus, Mary’s son confirming for what (is) between his hands from the Torah/Old Testament, and We gave him the New Testament/Bible in it (is) guidance and light, and confirming to what (is) between his hands from the Torah/Old Testament, and guidance and a sermon/advice/warning to the fearing and obeying.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve kaffeyna ve ardından gönderdik وَقَفَّيْنَا قفو
2 ala üzerine عَلَىٰ -
3 asarihim onların izleri اثَارِهِمْ اثر
4 biiysa Îsa'yı بِعِيسَى -
5 bni oğlu ابْنِ بني
6 meryeme Meryem مَرْيَمَ -
7 musaddikan bir musaddık مُصَدِّقًا صدق
8 lima لِمَا -
9 beyne arasındakine بَيْنَ بين
10 yedeyhi iki eli يَدَيْهِ يدي
11 mine مِنَ -
12 t-tevrati Tevrat’tan التَّوْرَاةِ -
13 ve ateynahu ve verdik ona وَاتَيْنَاهُ اتي
14 l-incile İncîl'i الْإِنْجِيلَ -
15 fihi içindedir فِيهِ -
16 huden bir doğru yol kılavuz هُدًى هدي
17 ve nurun ve bir nur وَنُورٌ نور
18 ve musaddikan bir musaddık وَمُصَدِّقًا صدق
19 lima لِمَا -
20 beyne arasındakine بَيْنَ بين
21 yedeyhi iki eli يَدَيْهِ يدي
22 mine مِنَ -
23 t-tevrati Tevrat’tan التَّوْرَاةِ -
24 ve huden ve bir doğru yola kılavuz وَهُدًى هدي
25 ve mev'izeten ve bir vaaz وَمَوْعِظَةً وعظ
26 lilmuttekine muttakilere لِلْمُتَّقِينَ وقي

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Musaddık Kavram 140

140 Doğrulayıp tasdik edici. Sadece tasdik edici/doğrulayıcı değil; aynı zamanda yanlış olanın doğrusunu da tasdik edici.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

7. A'râf Suresi

Ayet 164

Arapça Metin (Harekeli)

1118|7|164|وَإِذْ قَالَتْ أُمَّةٌ مِّنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا ٱللَّهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا قَالُوا۟ مَعْذِرَةً إِلَىٰ رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1118|7|164|واذ قالت امه منهم لم تعظون قوما الله مهلكهم او معذبهم عذابا شديدا قالوا معذره الي ربكم ولعلهم يتقون

Latin Literal

164. Ve iz kâlet ummetun minhum lime teizûne kavmenillâhu muhlikuhum ev muazzibuhum azâben şedîdâ(şedîden), kâlû ma’zireten ilâ rabbikum ve leallehum yettekûn(yettekûne).

Türkçe Çeviri

Ve dediği zaman bir ümmet305 onlardan*: "Niçin vaaz653 edersiniz** bir kavme/topluma (ki) Allah helak edicidir onları ya da azap edicidir onlara şiddetli bir azap (-la)?"; dediler**: "Bir mazerettir*** (sizin) Rabbinize4 karşı; ve belki onlar takvalı21 olurlar.

Ahmed Samira Çevirisi

164 And when a nation from them said: "Why/for what (do) you preach/advise/warn a nation God (is) making them die/destroying them or torturing them, a strong (severe) torture." They said: "An apology/excuse to your Lord and maybe/perhaps they fear and obey."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve iz ve zaman وَإِذْ -
2 kalet dedi قَالَتْ قول
3 ummetun bir ümmet أُمَّةٌ امم
4 minhum onlardan مِنْهُمْ -
5 lime niçin? لِمَ -
6 teizune vaaz edersiniz تَعِظُونَ وعظ
7 kavmen bir kavme/topluma قَوْمًا قوم
8 llahu Allah اللَّهُ -
9 muhlikuhum helak edicidir onları مُهْلِكُهُمْ هلك
10 ev ya da أَوْ -
11 muazzibuhum azap edicidir onlara مُعَذِّبُهُمْ عذب
12 azaben bir azap (-la) عَذَابًا عذب
13 şediden şiddetli شَدِيدًا شدد
14 kalu dediler قَالُوا قول
15 mea'ziraten bir mazerettir مَعْذِرَةً عذر
16 ila karşı إِلَىٰ -
17 rabbikum Rabbinize رَبِّكُمْ ربب
18 veleallehum ve belki onlar وَلَعَلَّهُمْ -
19 yettekune takvalı olurlar يَتَّقُونَ وقي

Notlar

Not 1

*Yahudilerden.**Müminler.***Muaf tutulmak için özür beyanıdır.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Rab Kavram 4

4 Efendi, komuta eden.

Takva Kavram 21

21 Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.

Ümmet, ümmet Kavram 305

305 Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

10. Yunus Suresi

Ayet 57

Arapça Metin (Harekeli)

1419|10|57|يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدْ جَآءَتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَآءٌ لِّمَا فِى ٱلصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1419|10|57|يايها الناس قد جاتكم موعظه من ربكم وشفا لما في الصدور وهدي ورحمه للمومنين

Latin Literal

57. Yâ eyyuhen nâsu kad câetkum mev’ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu’minîn(mu’minîne).

Türkçe Çeviri

Ey insanlar! Muhakkak geldi sizlere bir vaaz653 Rabbinizden4; ve bir şifa gönüllerdekine*; ve bir doğru yola kılavuz; ve bir rahmet271 müminlere27.

Ahmed Samira Çevirisi

57 You, you the people, a sermon/advice/warning had come to you from your Lord, and a cure/recovery to what (is) in the chests (innermosts), and guidance, and mercy to the believers.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ya eyyuha ey يَا أَيُّهَا -
2 n-nasu insanlar النَّاسُ نوس
3 kad muhakkak قَدْ -
4 ca'etkum geldi sizlere جَاءَتْكُمْ جيا
5 mev'izetun bir vaaz مَوْعِظَةٌ وعظ
6 min مِنْ -
7 rabbikum Rabbinizden رَبِّكُمْ ربب
8 ve şifa'un ve bir şifa وَشِفَاءٌ شفي
9 lima لِمَا -
10 fi فِي -
11 s-suduri gönüllerdekine الصُّدُورِ صدر
12 ve huden ve doğru yola kılavuz وَهُدًى هدي
13 ve rahmetun ve rahmet وَرَحْمَةٌ رحم
14 lilmu'minine müminlere لِلْمُؤْمِنِينَ امن

Notlar

Not 1

*Kalplere.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Rab Kavram 4

4 Efendi, komuta eden.

Mümin Kavram 27

27 İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.

Rahmet Kavram 271

271 Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

11. Hûd Suresi

Ayet 46

Arapça Metin (Harekeli)

1517|11|46|قَالَ يَٰنُوحُ إِنَّهُۥ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ إِنَّهُۥ عَمَلٌ غَيْرُ صَٰلِحٍ فَلَا تَسْـَٔلْنِ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِۦ عِلْمٌ إِنِّىٓ أَعِظُكَ أَن تَكُونَ مِنَ ٱلْجَٰهِلِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1517|11|46|قال ينوح انه ليس من اهلك انه عمل غير صلح فلا تسلن ما ليس لك به علم اني اعظك ان تكون من الجهلين

Latin Literal

46. Kâle yâ nûhu innehu leyse min ehlik(ehlike), innehu amelun gayru salih(salihin), fe lâ tes’elni mâ leyse leke bihî ilm(ilmun), innî eızuke en tekûne minel câhilîn(câhilîne).

Türkçe Çeviri

Dedi*: "Ey Nûh! Doğrusu o** olmadı senin ehlinden568; doğrusu onadır*** bir amel (ki) olmaksızındır bir sâlih777; öyle ki sual etme/sorma hakkında sana bir ilim olmayanı; doğrusu ben vaaz653 veririm sana ki olma cahillerden489."

Ahmed Samira Çevirisi

46 He said: "You Noah, that he is not from your family/relation/people. That he is (a) not correct/righteous deed, so do not question/ask Me, what is not with knowledge to you with it (you have no knowledge of), that I advise you that you be from the lowly/ignorant ."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kale dedi قَالَ قول
2 ya nuhu ey Nûh يَا نُوحُ -
3 innehu doğrusu o إِنَّهُ -
4 leyse olmadı لَيْسَ ليس
5 min مِنْ -
6 ehlike senin ehlinden أَهْلِكَ اهل
7 innehu doğrusu onadır إِنَّهُ -
8 amelun bir amel (ki) عَمَلٌ عمل
9 gayru olmaksızındır غَيْرُ غير
10 salihin bir salih صَالِحٍ صلح
11 fela öyle ki فَلَا -
12 teselni sual etme/sorma تَسْأَلْنِ سال
13 ma مَا -
14 leyse olmayanı لَيْسَ ليس
15 leke sana لَكَ -
16 bihi hakkında بِهِ -
17 ilmun bir ilim عِلْمٌ علم
18 inni doğrusu ben إِنِّي -
19 eizuke vaaz veririm sana أَعِظُكَ وعظ
20 en ki أَنْ -
21 tekune olma تَكُونَ كون
22 mine مِنَ -
23 l-cahiline cahillerden الْجَاهِلِينَ جهل

Notlar

Not 1

*Allah.**Oğlun.***Oğluna.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Cahil Kavram 489

489 Bilgisiz, bihaber, bilinçsizlik, farkındalığı olmayan.

Ahali, ehli. Kavram 568

568 Bir şeye üye olan, bir kümeye dahil olan insanlar grubu. Üye olunan şeye göre anlam genişler. Bir satranç kulübünün üyeleri satranç kulübünün ahalisi olur. Aile üyeleri, taraftar olan üyeler, bir siyasi partiye dahil olmuş olan insanlar o partinin ahalisi olur.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

Sâlih Kavram 777

777 Düzeltici, iyileştirici, barışa/huzura yönelik.

11. Hûd Suresi

Ayet 120

Arapça Metin (Harekeli)

1591|11|120|وَكُلًّا نَّقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنۢبَآءِ ٱلرُّسُلِ مَا نُثَبِّتُ بِهِۦ فُؤَادَكَ وَجَآءَكَ فِى هَٰذِهِ ٱلْحَقُّ وَمَوْعِظَةٌ وَذِكْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1591|11|120|وكلا نقص عليك من انبا الرسل ما نثبت به فوادك وجاك في هذه الحق وموعظه وذكري للمومنين

Latin Literal

120. Ve kullen nakussu aleyke min enbâir rusuli mâ nusebbitu bihî fuâdek(fuâdeke) ve câeke fî hâzihil hakku ve mev’ızatun ve zikrâ lil muminîn(muminîne).

Türkçe Çeviri

Ve her birini kıssalaştırırız430 sana haberlerinden resûllerin418; sabitleriz onunla* fuâdını915; ve geldi sana bunda** bir hak/gerçek; ve bir vaaz653; ve bir zikir78 müminler27 için.

Ahmed Samira Çevirisi

120 And all (every thing) We narrate/inform on (to) you from the messengers’ information/news, what We strengthen with it your heart , and in this came to you the truth and a sermon/advise/warning, and a153remembrance/reminder to the believers.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve kullen ve her birini وَكُلًّا كلل
2 nekussu kıssalaştırırız نَقُصُّ قصص
3 aleyke sana عَلَيْكَ -
4 min مِنْ -
5 enba'i haberlerinden أَنْبَاءِ نبا
6 r-rusuli resullerin الرُّسُلِ رسل
7 ma olan مَا -
8 nusebbitu sabitleler نُثَبِّتُ ثبت
9 bihi onunla بِهِ -
10 fu'adeke fuâdını فُؤَادَكَ فاد
11 ve ca'eke ve geldi sana وَجَاءَكَ جيا
12 fi فِي -
13 hazihi bunda هَٰذِهِ -
14 l-hakku bir hak/gerçek الْحَقُّ حقق
15 ve mev'izetun ve bir vaaz وَمَوْعِظَةٌ وعظ
16 ve zikra ve bir zikir وَذِكْرَىٰ ذكر
17 lilmu'minine müminler için لِلْمُؤْمِنِينَ امن

Notlar

Not 1

*O kıssa sana ayaklarının daha sabit basmasını sağlar. **Kur'an'da.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Mümin Kavram 27

27 İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.

Zikir/zikr Kavram 78

78 Hatırlatma, öğüt. Kur'an bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.

Resûl Kavram 418

418 Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.

Kıssa Kavram 430

430 Anlatı, öykü.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

16. Nahl Suresi

Ayet 90

Arapça Metin (Harekeli)

1989|16|90|إِنَّ ٱللَّهَ يَأْمُرُ بِٱلْعَدْلِ وَٱلْإِحْسَٰنِ وَإِيتَآئِ ذِى ٱلْقُرْبَىٰ وَيَنْهَىٰ عَنِ ٱلْفَحْشَآءِ وَٱلْمُنكَرِ وَٱلْبَغْىِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1989|16|90|ان الله يامر بالعدل والاحسن وايتاي ذي القربي وينهي عن الفحشا والمنكر والبغي يعظكم لعلكم تذكرون

Latin Literal

90. İnnallâhe ye’muru bil adli vel ihsâni ve îtâi zîl kurbâ ve yenhâ anil fahşâi vel munkeri vel bagy(bagyi), yeizukum leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).

Türkçe Çeviri

Doğrusu Allah emreder adaleti680 ve ihsânı250 ve vermeyi yakınlık130 sahiplerine; ve meneder fahşâdan81 ve münkerden82; ve aranmaktan/bakınmaktan yanlışa/taşmaya; vaaz653 verir* sizlere; belki sizler zikredersiniz78.

Ahmed Samira Çevirisi

90 That God orders/commands with the justice/equality and the goodness, and giving/bringing (to) of the relations/near, and (God) forbids/prevents from the enormous/atrocious deeds , and the defiance of God and His orders/obscenity , and the oppression/transgression , He preaches to/advises/warns you, maybe/perhaps you mention/remember .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 inne doğrusu إِنَّ -
2 llahe Allah اللَّهَ -
3 ye'muru emreder يَأْمُرُ امر
4 bil-adli adaleti بِالْعَدْلِ عدل
5 vel'ihsani ve ihsanı وَالْإِحْسَانِ حسن
6 ve ita'i ve vermeyi وَإِيتَاءِ اتي
7 zi ذِي -
8 l-kurba yakınlık sahiplerine الْقُرْبَىٰ قرب
9 ve yenha ve meneder وَيَنْهَىٰ نهي
10 ani عَنِ -
11 l-fehşa'i fahşadan الْفَحْشَاءِ فحش
12 velmunkeri ve münkerden وَالْمُنْكَرِ نكر
13 velbegyi ve aranmaktan/bakınmaktan yanlışa/taşmaya وَالْبَغْيِ بغي
14 yeizukum vaaz verir sizlere يَعِظُكُمْ وعظ
15 leallekum belki sizler لَعَلَّكُمْ -
16 tezekkerune zikredersiniz تَذَكَّرُونَ ذكر

Notlar

Not 1

*Allah.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Zikir/zikr Kavram 78

78 Hatırlatma, öğüt. Kur'an bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.

Fahşâ Kavram 81

81 Vahşetten/fuhuştan/ahlaksızlıktan.

Münker Kavram 82

82 İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.

Yakınlık sahibi Kavram 130

130 Her türlü yakınlık sahibi. Soy yakınlığı, mekan yakınlığı vb.

İhsân, ihsân Kavram 250

250 İyilik etme, iyi davranma, dürüstlük, doğruluk.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

Adalet Kavram 680

680 Hakka/gerçeğe uygunluk, hakkı/gerçeği gözetme. Hakka/gerçeğe uygunluk temelinde herkese eşit ve tarafsız bir şekilde davranma. Hakların herkes tarafından eşit/tarafsız şekilde kullanılmasının sağlanması. Hakları eşit olarak dengelemek, eşit olarak balanslamak. Adalet, doğruluk ve eşitlik prensiplerine dayanan evrensel bir değerdir.

31. Lokman Suresi

Ayet 13

Arapça Metin (Harekeli)

3480|31|13|وَإِذْ قَالَ لُقْمَٰنُ لِٱبْنِهِۦ وَهُوَ يَعِظُهُۥ يَٰبُنَىَّ لَا تُشْرِكْ بِٱللَّهِ إِنَّ ٱلشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ

Arapça Metin (Harekesiz)

3480|31|13|واذ قال لقمن لابنه وهو يعظه يبني لا تشرك بالله ان الشرك لظلم عظيم

Latin Literal

13. Ve iz kâle lukmânu libnihî ve huve yaızuhu yâ buneyye lâ tuşrik billâh(billâhi), inneş şirke le zulmun azîm(azîmun).

Türkçe Çeviri

Ve dediği zaman Lokmân oğluna; ve o vaaz653 ediyordu ona; "Ey oğlum! Asla şirk71 koşma Allah'a; doğrusu şirk71 mutlak büyük bir zulümdür257.

Ahmed Samira Çevirisi

13 And when Lukman said to his son, and (while) he preaches/advises him: "You my son do not share/make partners with God, that truly the sharing/partnership (with God is) great injustice/oppression (E)."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve iz ve وَإِذْ -
2 kale dediği zaman قَالَ قول
3 lukmanu Lokman لُقْمَانُ -
4 liabnihi oğluna لِابْنِهِ بني
5 vehuve ve o وَهُوَ -
6 yeizuhu vaaz ediyordu ona يَعِظُهُ وعظ
7 ya buneyye ey oğlum يَا بُنَيَّ بني
8 la asla لَا -
9 tuşrik şirk koşma تُشْرِكْ شرك
10 billahi Allah'a بِاللَّهِ -
11 inne doğrusu إِنَّ -
12 ş-şirke şirk الشِّرْكَ شرك
13 lezulmun mutlak büyük bir zulümdür لَظُلْمٌ ظلم
14 azimun büyük عَظِيمٌ عظم

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Şirk koşmak/ortak koşmak Kavram 71

71 Ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.

Zalim, zulmetmek. Kavram 257

257 Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

65. Talâk Suresi

Ayet 2

Arapça Metin (Harekeli)

5217|65|2|فَإِذَا بَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ أَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَأَشْهِدُوا۟ ذَوَىْ عَدْلٍ مِّنكُمْ وَأَقِيمُوا۟ ٱلشَّهَٰدَةَ لِلَّهِ ذَٰلِكُمْ يُوعَظُ بِهِۦ مَن كَانَ يُؤْمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَمَن يَتَّقِ ٱللَّهَ يَجْعَل لَّهُۥ مَخْرَجًا

Arapça Metin (Harekesiz)

5217|65|2|فاذا بلغن اجلهن فامسكوهن بمعروف او فارقوهن بمعروف واشهدوا ذوي عدل منكم واقيموا الشهده لله ذلكم يوعظ به من كان يومن بالله واليوم الاخر ومن يتق الله يجعل له مخرجا

Latin Literal

2. Fe izâ belagne ecelehunne fe emsikûhunne bi ma’rûfin evfârikûhunne bi ma’rûfin ve eşhidû zevey adlin minkum ve ekîmûş şehâdete lillâh(lillâhi), zâlikum yûazu bihî men kâne yû’minu billâhi vel yevmil âhir(âhiri), ve men yettekıllâhe yec’al lehu mahrecâ(mahrecen).

Türkçe Çeviri

Öyle ki (kadınlar) ulaştıkları zaman ecellerine*; öyle ki tutun onları (kadınları) marufla291 ya da ayırın onları (kadınları) marufla291; ve şahid tutun adalet680 sahibi ikiyi (iki erkek) sizlerden; ve kıyamda/ayakta tutun şahitliği Allah için; işte sizleredir; vaaz653 edildi onunla kimseye (ki) oldu (o) iman47 eder Allah'a ve ahiret gününe; ve kim takvalı21 olur Allah’a; yapar (Allah) ona bir çıkış yeri.

Ahmed Samira Çevirisi

2 So if they (F) reached (completed) their term/time, so hold/grasp them (F) with kindness/generosity or separate from them (F) with kindness/generosity , and call a witness (two owners) (B) of justice/equality from you, and keep up/take care of the testimony/certification to God, that is being preached/advised/warned with it who was believing with (in) God, and the Day the Last/Resurrection Day; and who fears and obeys God, He makes/puts for him a way out/exit.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 feiza öyle ki zaman فَإِذَا -
2 belegne ulaştıkları بَلَغْنَ بلغ
3 ecelehunne ecellerine أَجَلَهُنَّ اجل
4 feemsikuhunne öyleki tutun onları فَأَمْسِكُوهُنَّ مسك
5 bimea'rufin marufla بِمَعْرُوفٍ عرف
6 ev ya da أَوْ -
7 ferikuhunne ayırın/bölün onları فَارِقُوهُنَّ فرق
8 bimea'rufin marufla بِمَعْرُوفٍ عرف
9 ve eşhidu ve şahid tutun وَأَشْهِدُوا شهد
10 zevey sahibi ikiyi (iki erkek) ذَوَيْ -
11 adlin adalet عَدْلٍ عدل
12 minkum sizlerden مِنْكُمْ -
13 ve ekimu ve kıyamda tutun وَأَقِيمُوا قوم
14 ş-şehadete şahidliği الشَّهَادَةَ شهد
15 lillahi Allah için لِلَّهِ -
16 zalikum işte sizleredir ذَٰلِكُمْ -
17 yuazu vaaz edildi يُوعَظُ وعظ
18 bihi onunla بِهِ -
19 men kimseye (ki) مَنْ -
20 kane oldu كَانَ كون
21 yu'minu iman eder يُؤْمِنُ امن
22 billahi Allah'a بِاللَّهِ -
23 velyevmi ve gününe وَالْيَوْمِ يوم
24 l-ahiri ahiret الْاخِرِ اخر
25 ve men ve kim وَمَنْ -
26 yetteki takvalı olur يَتَّقِ وقي
27 llahe Allah’a اللَّهَ -
28 yec'al yapar (Allah) يَجْعَلْ جعل
29 lehu ona لَهُ -
30 mehracen bir çıkış yeri مَخْرَجًا خرج

Notlar

Not 1

*İddet sürelerine.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Takva Kavram 21

21 Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

maruf Kavram 291

291 Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.

vaaz Kavram 653

653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

Adalet Kavram 680

680 Hakka/gerçeğe uygunluk, hakkı/gerçeği gözetme. Hakka/gerçeğe uygunluk temelinde herkese eşit ve tarafsız bir şekilde davranma. Hakların herkes tarafından eşit/tarafsız şekilde kullanılmasının sağlanması. Hakları eşit olarak dengelemek, eşit olarak balanslamak. Adalet, doğruluk ve eşitlik prensiplerine dayanan evrensel bir değerdir.

Bu sûredeki kavramlar

📄 PDF Hazırlanıyor

Ayetler hazırlanıyor...

Kur'an-ı Kerim - Kavram 653: vaaz

Kavram Bilgisi

Kavram Adı: vaaz

Kavram No: 653

Kısa Açıklama: 653 Öğüt vermek, uyarmak, nasihat etmek, bir fikri aşılamak.

Bu Kavramın Geçtiği Ayet Sayısı: 17

Bu Kavramın Geçtiği Ayetler

Bakara Suresi - Ayet 66

Türkçe Meal: Ve yaptık onu (maymunlaşmayı) ibretlik bir ders; önündekini onun * (maymunlaşmanın) ve arkasındakini onun * (maymunlaşmanın); ve bir vaaz 653 takva 21 sahipleri için.

Arapça: 73|2|66|فجعلنها نكلا لما بين يديها وما خلفها وموعظه للمتقين

Bakara Suresi - Ayet 231

Türkçe Meal: Ve boşadığınız zaman kadınları öyle ki ulaştılar (kadınlar) ecellerine * ; öyle ki tutun onları marufla 291 ya da salın onları marufla 291 ; ve tutmayın onları bir zarar (vererek) sınırı aşmak için; ve kim yapar bunu muhakkak ki zulmetti nefsine 201 ; ve edinmeyin Allah'ın ayetlerini istihza 361 ; ve zikredin/hatırlayın Allah'ın nimetini sizlere; ve indirdiğini sizlere hikmet 303 (içeren) kitaptan ** ; vaaz 653 eder onunla ** (kitapla); ve takvalı 21 olun Allah'a; ve bilin ki Allah her bir şeyi bilendir.

Arapça: 238|2|231|واذا طلقتم النسا فبلغن اجلهن فامسكوهن بمعروف او سرحوهن بمعروف ولا تمسكوهن ضرارا لتعتدوا ومن يفعل ذلك فقد ظلم نفسه ولا تتخذوا ايت الله هزوا واذكروا نعمت الله عليكم وما انزل عليكم من الكتب والحكمه يعظكم به واتقوا الله واعلموا ان الله بكل شي عليم

Bakara Suresi - Ayet 232

Türkçe Meal: Ve boşadığınız zaman kadınları; öyle ki ulaştılar ecellerine * ; öyle ki engellemeyin onları ki nikahlanırlar 744 (kadınlar) eşleriyle**; razı oldukları zaman aralarında marufla 291 ; işte budur; vaaz 653 edildi onunla sizlerden iman 47 eder olmuş kimseye Allah'a ve ahiret gününe; bu daha uygun/doğrudur sizlere ve daha temizdir; ve Allah bilir; ve sizler bilmezsiniz.

Arapça: 239|2|232|واذا طلقتم النسا فبلغن اجلهن فلا تعضلوهن ان ينكحن ازوجهن اذا ترضوا بينهم بالمعروف ذلك يوعظ به من كان منكم يومن بالله واليوم الاخر ذلكم ازكي لكم واطهر والله يعلم وانتم لا تعلمون

Bakara Suresi - Ayet 275

Türkçe Meal: Kimseler (ki) yerler riba 383 ; kalkmazlar (onlar) ancak kalkan kimse gibi; çarptı onu şeytan temasından; işte bu onların "Doğrusu (ki) satış neyse riba 383 (da) mislidir 870 " demelerindendir; ve helal kıldı Allah satışı; ve haram etti ribayı 383 ; öyle ki kim getirdi kendine bir vaaz 653 Rabbinden; öyle ki engelledi (o); öyle ki önceden geçeni ona; ve emri/işi onun Allah'adır; ve kim geri döndü; öyle ki işte bunlar ateş ashâbıdır 194 ; onlar orada * ölümsüzlerdir 185 .

Arapça: 282|2|275|الذين ياكلون الربوا لا يقومون الا كما يقوم الذي يتخبطه الشيطن من المس ذلك بانهم قالوا انما البيع مثل الربوا واحل الله البيع وحرم الربوا فمن جاه موعظه من ربه فانتهي فله ما سلف وامره الي الله ومن عاد فاوليك اصحب النار هم فيها خلدون

Âl-i İmrân Suresi - Ayet 138

Türkçe Meal: Bu * bir beyandır 226 ** insanlara; ve doğru yola kılavuzdur *** ; ve vaazdır 653 **** muttakiler 17 için.

Arapça: 431|3|138|هذا بيان للناس وهدي وموعظه للمتقين

Nisâ Suresi - Ayet 34

Türkçe Meal: Erkekler kavvamdır 501 kadınlara karşı; fazlalıklı kılmasıyla Allah'ın bir kısmı onlardan (insanlardan) bir kısma karşı ve mallarından infak 6 ettikleriyle; öyle ki sâlih 777 kadınlar kanaatkarlardır 398 ; koruyanlardır gizliyi Allah'ın koruduğuyla (Allah'ın korunmasına hükmettiğiyle); ve o (kadınlardan) ki (eğer) korkarsanız kalkışmalar (dan)/yüksekten bakmalar (dan); öyle ki vaaz 653 edin onlara; ve terk edin (kendiniz terk ederek) onları/ hicret edin onlardan yataklarda * ; ve darbeyi vurun 500 onlara; öyle ki itaat ** ederlerse sizlere; öyle ki aramayın/bakınmayın onların aleyhine bir yol; doğrusu Allah oldu bir Aliyy 373 ; bir Kebîr 502 .

Arapça: 527|4|34|الرجال قومون علي النسا بما فضل الله بعضهم علي بعض وبما انفقوا من امولهم فالصلحت قنتت حفظت للغيب بما حفظ الله والتي تخافون نشوزهن فعظوهن واهجروهن في المضاجع واضربوهن فان اطعنكم فلا تبغوا عليهن سبيلا ان الله كان عليا كبيرا

Nisâ Suresi - Ayet 58

Türkçe Meal: Doğrusu Allah emreder 200 sizlere ki eriştirin/aktarın emanetleri ehline onun 511 ; ve hükmettiğiniz zaman insanlar arasında ki hükmedersiniz 512 adaletle 680 (diye); doğrusu Allah ne muhteşem vaaz 653 eder sizlere onunla * ; doğrusu Allah oldu bir Semî 41 ; bir Basîr 513 .

Arapça: 551|4|58|ان الله يامركم ان تودوا الامنت الي اهلها واذا حكمتم بين الناس ان تحكموا بالعدل ان الله نعما يعظكم به ان الله كان سميعا بصيرا

Nisâ Suresi - Ayet 63

Türkçe Meal: İşte bunlar; kimselerdir (ki) bilir Allah kalplerindekini onların; öyle ki ilgini/alakanı çek onlardan; ve vaaz 653 et onlara; ve de/söyle nefislerindekine 201 onların bir söz; bir belagat 515 .

Arapça: 556|4|63|اوليك الذين يعلم الله ما في قلوبهم فاعرض عنهم وعظهم وقل لهم في انفسهم قولا بليغا

Nisâ Suresi - Ayet 66

Türkçe Meal: Velev (şayet) ki yazsaydık üzerlerine ki katledin 35 nefislerinizi 201 ya da çıkın diyarlarınızdan; faaliyet içinde olmazlardı ona onlardan bir az dışında; eğer ki onlar faaliyet içinde olsalardı kendisiyle vaaz 653 edilene; mutlak olurdu bir hayır onlara; ve (ki bu) daha şiddetli sebattır/sağlam basmadır.

Arapça: 559|4|66|ولو انا كتبنا عليهم ان اقتلوا انفسكم او اخرجوا من ديركم ما فعلوه الا قليل منهم ولو انهم فعلوا ما يوعظون به لكان خيرا لهم واشد تثبيتا

Mâide Suresi - Ayet 46

Türkçe Meal: Ve ardından gönderdik izleri üzerine onların Meryem oğlu Îsâ'yı (ki) bir musaddıktır 140 iki eli arasındakine Tevrât’tan; ve verdik ona İncîl'i; içindedir bir doğru yol kılavuz ve bir nur (ki) bir musaddıktır 140 iki eli arasındakine Tevrât’tan; ve bir doğru yola kılavuz; ve bir vaaz 653 muttakiler için.

Arapça: 715|5|46|وقفينا علي اثرهم بعيسي ابن مريم مصدقا لما بين يديه من التوريه واتينه الانجيل فيه هدي ونور ومصدقا لما بين يديه من التوريه وهدي وموعظه للمتقين

A'râf Suresi - Ayet 164

Türkçe Meal: Ve dediği zaman bir ümmet 305 onlardan * : "Niçin vaaz 653 edersiniz ** bir kavme/topluma (ki) Allah helak edicidir onları ya da azap edicidir onlara şiddetli bir azap (-la)?"; dediler ** : "Bir mazerettir *** (sizin) Rabbinize 4 karşı; ve belki onlar takvalı 21 olurlar.

Arapça: 1118|7|164|واذ قالت امه منهم لم تعظون قوما الله مهلكهم او معذبهم عذابا شديدا قالوا معذره الي ربكم ولعلهم يتقون

Yunus Suresi - Ayet 57

Türkçe Meal: Ey insanlar! Muhakkak geldi sizlere bir vaaz 653 Rabbinizden 4 ; ve bir şifa gönüllerdekine * ; ve bir doğru yola kılavuz; ve bir rahmet 271 müminlere 27 .

Arapça: 1419|10|57|يايها الناس قد جاتكم موعظه من ربكم وشفا لما في الصدور وهدي ورحمه للمومنين

Hûd Suresi - Ayet 46

Türkçe Meal: Dedi * : "Ey Nûh! Doğrusu o ** olmadı senin ehlinden 568 ; doğrusu onadır *** bir amel (ki) olmaksızındır bir sâlih 777 ; öyle ki sual etme/sorma hakkında sana bir ilim olmayanı; doğrusu ben vaaz 653 veririm sana ki olma cahillerden 489 ."

Arapça: 1517|11|46|قال ينوح انه ليس من اهلك انه عمل غير صلح فلا تسلن ما ليس لك به علم اني اعظك ان تكون من الجهلين

Hûd Suresi - Ayet 120

Türkçe Meal: Ve her birini kıssalaştırırız 430 sana haberlerinden resûllerin 418 ; sabitleriz onunla * fuâdını 915 ; ve geldi sana bunda ** bir hak/gerçek; ve bir vaaz 653 ; ve bir zikir 78 müminler 27 için.

Arapça: 1591|11|120|وكلا نقص عليك من انبا الرسل ما نثبت به فوادك وجاك في هذه الحق وموعظه وذكري للمومنين

Nahl Suresi - Ayet 90

Türkçe Meal: Doğrusu Allah emreder adaleti 680 ve ihsânı 250 ve vermeyi yakınlık 130 sahiplerine; ve meneder fahşâdan 81 ve münkerden 82 ; ve aranmaktan/bakınmaktan yanlışa/taşmaya; vaaz 653 verir * sizlere; belki sizler zikredersiniz 78 .

Arapça: 1989|16|90|ان الله يامر بالعدل والاحسن وايتاي ذي القربي وينهي عن الفحشا والمنكر والبغي يعظكم لعلكم تذكرون

Lokman Suresi - Ayet 13

Türkçe Meal: Ve dediği zaman Lokmân oğluna; ve o vaaz 653 ediyordu ona; "Ey oğlum! Asla şirk 71 koşma Allah'a; doğrusu şirk 71 mutlak büyük bir zulümdür 257 .

Arapça: 3480|31|13|واذ قال لقمن لابنه وهو يعظه يبني لا تشرك بالله ان الشرك لظلم عظيم

Talâk Suresi - Ayet 2

Türkçe Meal: Öyle ki (kadınlar) ulaştıkları zaman ecellerine * ; öyle ki tutun onları (kadınları) marufla 291 ya da ayırın onları (kadınları) marufla 291 ; ve şahid tutun adalet 680 sahibi ikiyi (iki erkek) sizlerden; ve kıyamda/ayakta tutun şahitliği Allah için; işte sizleredir; vaaz 653 edildi onunla kimseye (ki) oldu (o) iman 47 eder Allah'a ve ahiret gününe; ve kim takvalı 21 olur Allah’a; yapar (Allah) ona bir çıkış yeri.

Arapça: 5217|65|2|فاذا بلغن اجلهن فامسكوهن بمعروف او فارقوهن بمعروف واشهدوا ذوي عدل منكم واقيموا الشهده لله ذلكم يوعظ به من كان يومن بالله واليوم الاخر ومن يتق الله يجعل له مخرجا