Şerefli Kur’ân Meali
Arapça · Latin · Meal · Kavramlarla
Henüz sûre seçilmedi.
📝 Metin Ayarları
🔧 Araçlar
📑 Kişisel
📄 PDF
💾 Veri Yönetimi
Ayet alanları:
Kapsam:
Eşleştirme:
📖 Arama Operatörleri

Arama Operatörleri:

  • VE / AND: Her iki terim de bulunmalı
    Örnek: rahman VE rahim
  • VEYA / OR: Terimlerden biri yeterli
    Örnek: cehennem VEYA nar
  • DEĞİL / NOT: Terimi çıkar
    Örnek: kitap DEĞİL ehli
  • " ": Tam ifade (tırnak içinde)
    Örnek: "la ilahe illallah"
  • ( ): Grup/öncelik belirleme
    Örnek: (cennet VEYA firdevs) VE mümin
📚

Kavram 38: Fâsık

Bu kavram 33 ayette geçmektedir

📖 Kısa Açıklama

38Sapkın, doğru yoldan çıkan.

2. Bakara Suresi

Ayet 26

Arapça Metin (Harekeli)

33|2|26|إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَسْتَحْىِۦٓ أَن يَضْرِبَ مَثَلًا مَّا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ وَأَمَّا ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فَيَقُولُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا يُضِلُّ بِهِۦ كَثِيرًا وَيَهْدِى بِهِۦ كَثِيرًا وَمَا يُضِلُّ بِهِۦٓ إِلَّا ٱلْفَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

33|2|26|ان الله لا يستحي ان يضرب مثلا ما بعوضه فما فوقها فاما الذين امنوا فيعلمون انه الحق من ربهم واما الذين كفروا فيقولون ماذا اراد الله بهذا مثلا يضل به كثيرا ويهدي به كثيرا وما يضل به الا الفسقين

Latin Literal

26. İnnallâhe lâ yestahyî en yadribe meselen mâ beûdaten fe mâ fevkahâ fe emmellezîne âmenû fe ya’lemûne ennehul hakku min rabbihim, ve emmellezîne keferû fe yekûlûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), yudıllu bihî kesîran ve yehdî bihî kesîrâ(kesîran) ve mâ yudıllu bihî illel fâsıkîn(fâsıkîne).

Türkçe Çeviri

Doğrusu Allah çekinmez; ki vurur/ortaya koyar bir misal/örnek; bir sivrisineği186; öyle ki onun üstündekini (de)186; öyle ki ancak iman47 etmiş kimseler; böylece bilirler ki o (örnek) haktır/gerçektir Rablerinden4; ve ancak kâfirlik25 etmiş kimseler; öyle ki derler: “Neyi amaçladı/arzuladı Allah bu misalle/örnekle?”; saptırır (Allah) onunla (örnekle) bir çoğunu; ve doğru yola kılavuzlar onunla (örnekle) bir çoğunu; ve saptırır değildir (Allah) onunla (örnekle); ancak fâsıkları38.

Ahmed Samira Çevirisi

26 That God does not (feel) shame that (He) gives/strikes an example , (of) any a mosquito (and) so what (is) above it, so but those who believed, so they know that it (is) the truth from their Lord, and but those who disbelieved, so they say: "What did God want/intend with that (as) an example/proverb?" He misguides with it many, and He guides with it many, and He does not misguide with it except the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 inne doğrusu إِنَّ -
2 llahe Allah اللَّهَ -
3 la لَا -
4 yestehyi çekinmez يَسْتَحْيِي حيي
5 en ki أَنْ -
6 yedribe vurur/ortaya koyar يَضْرِبَ ضرب
7 meselen bir misal/örnek مَثَلًا مثل
8 ma مَا -
9 beudeten bir sivrisineği بَعُوضَةً بعض
10 fe ma öyle ki فَمَا -
11 fevkaha onun üstündekini (de) فَوْقَهَا فوق
12 feemma öyle ki ancak فَأَمَّا -
13 ellezine kimseler الَّذِينَ -
14 amenu iman etmiş امَنُوا امن
15 feyea'lemune böylece bilirler فَيَعْلَمُونَ علم
16 ennehu ki o أَنَّهُ -
17 l-hakku haktır/gerçektir الْحَقُّ حقق
18 min مِنْ -
19 rabbihim Rablerinden رَبِّهِمْ ربب
20 ve emma ve ancak وَأَمَّا -
21 ellezine kimseler الَّذِينَ -
22 keferu kâfirlik etmiş كَفَرُوا كفر
23 feyekulune öyle ki derler فَيَقُولُونَ قول
24 maza neyi مَاذَا -
25 erade amaçladı/arzuladı أَرَادَ رود
26 llahu Allah اللَّهُ -
27 bihaza bu بِهَٰذَا -
28 meselen misalle/örnekle مَثَلًا مثل
29 yudillu saptırır (Allah) يُضِلُّ ضلل
30 bihi onunla (örnekle) بِهِ -
31 kesiran bir çoğunu كَثِيرًا كثر
32 ve yehdi ve doğru yola kılavuzlar وَيَهْدِي هدي
33 bihi onunla (örnekle) بِهِ -
34 kesiran bir çoğunu كَثِيرًا كثر
35 ve ma ve değildir وَمَا -
36 yudillu Saptır (Allah) يُضِلُّ ضلل
37 bihi Onunla (örnekle) بِهِ -
38 illa dışında إِلَّا -
39 l-fasikine fâsıklar الْفَاسِقِينَ فسق

2. Bakara Suresi

Ayet 59

Arapça Metin (Harekeli)

66|2|59|فَبَدَّلَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ قَوْلًا غَيْرَ ٱلَّذِى قِيلَ لَهُمْ فَأَنزَلْنَا عَلَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ رِجْزًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ بِمَا كَانُوا۟ يَفْسُقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

66|2|59|فبدل الذين ظلموا قولا غير الذي قيل لهم فانزلنا علي الذين ظلموا رجزا من السما بما كانوا يفسقون

Latin Literal

59. Fe beddelellezîne zalemû kavlen gayrellezî kîle lehum fe enzelnâ alellezîne zalemû riczen mines semâi bimâ kânû yefsukûn(yefsukûne).

Türkçe Çeviri

Öyle ki takas etti zulmetmiş257 kimseler bir sözü/kelamı, onlara denilenden başkasıyla*; öyle ki indirdik zulmetmiş257 kimseler üzerine gökten bir pislik; fâsıklık38 ederler olmuş olmalarından.

Ahmed Samira Çevirisi

59 Those who caused injustice/oppression , so (they) exchanged/replaced a saying other than what was said to them, so We descended on those who caused injustice/oppression, filth/torture from the sky/space with what they were debauching .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 febeddele öyle ki takas etti فَبَدَّلَ بدل
2 ellezine kimseler الَّذِينَ -
3 zelemu zulmettiler ظَلَمُوا ظلم
4 kavlen bir söz/kelam قَوْلًا قول
5 gayra başka غَيْرَ غير
6 llezi ki الَّذِي -
7 kile denildi قِيلَ قول
8 lehum onlara لَهُمْ -
9 feenzelna Öyle ki indirdik فَأَنْزَلْنَا نزل
10 ala üzerine عَلَى -
11 ellezine kimseler الَّذِينَ -
12 zelemu zulmettiler ظَلَمُوا ظلم
13 riczen bir pislik رِجْزًا رجز
14 mine مِنَ -
15 s-semai gökten السَّمَاءِ سمو
16 bima nedeniyle بِمَا -
17 kanu oldukların كَانُوا كون
18 yefsukune fasıklık ederler يَفْسُقُونَ فسق

Notlar

Not 1

*Yüce Allah'ın sözünü başka sözle takas ettiler. Yüce Allah'ın kutsal kitabı olan Tevrat'ı başka sözlere takas ettiler. Böylece saptılar, doğru yol olan Tevrat'tan uzaklaştılar. Bu nedenle üzerlerine gökten pislik yağdı.

2. Bakara Suresi

Ayet 99

Arapça Metin (Harekeli)

106|2|99|وَلَقَدْ أَنزَلْنَآ إِلَيْكَ ءَايَٰتٍۭ بَيِّنَٰتٍ وَمَا يَكْفُرُ بِهَآ إِلَّا ٱلْفَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

106|2|99|ولقد انزلنا اليك ايت بينت وما يكفر بها الا الفسقون

Latin Literal

99. Ve lekad enzelnâ ileyke âyâtin beyyinât(beyyinâtin), ve mâ yekfuru bihâ illel fâsikûn(fâsikûne).

Türkçe Çeviri

Ve ant olsun indirdik sana ayetler; beyanlı/bildirmeli/deklarasyonlu; ve kâfirlik25 eder değildir ona (ayete) fâsıklar38 dışında.

Ahmed Samira Çevirisi

99 And We had descended to you evidences signs/verses/evidences, and none disbelieves with it except the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 velekad ve ant olsun وَلَقَدْ -
2 enzelna indirdik أَنْزَلْنَا نزل
3 ileyke sana إِلَيْكَ -
4 ayatin ayetler ايَاتٍ ايي
5 beyyinatin beyanlı/bildirmeli/deklarasyonlu بَيِّنَاتٍ بين
6 ve ma ve değildir وَمَا -
7 yekfuru kâfirlik eder يَكْفُرُ كفر
8 biha ona (ayete) بِهَا -
9 illa ancak إِلَّا -
10 l-fasikune fâsıklar الْفَاسِقُونَ فسق

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Kâfir Kavram 25

25 Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

2. Bakara Suresi

Ayet 197

Arapça Metin (Harekeli)

204|2|197|ٱلْحَجُّ أَشْهُرٌ مَّعْلُومَٰتٌ فَمَن فَرَضَ فِيهِنَّ ٱلْحَجَّ فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوقَ وَلَا جِدَالَ فِى ٱلْحَجِّ وَمَا تَفْعَلُوا۟ مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ ٱللَّهُ وَتَزَوَّدُوا۟ فَإِنَّ خَيْرَ ٱلزَّادِ ٱلتَّقْوَىٰ وَٱتَّقُونِ يَٰٓأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ

Arapça Metin (Harekesiz)

204|2|197|الحج اشهر معلومت فمن فرض فيهن الحج فلا رفث ولا فسوق ولا جدال في الحج وما تفعلوا من خير يعلمه الله وتزودوا فان خير الزاد التقوي واتقون ياولي الالبب

Latin Literal

197. El haccu eşhurun ma’lûmât(ma’lûmâtun), fe men farada fîhinnel hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fîl hacc(haccı), ve mâ tef’alû min hayrın ya’lemhullâh(ya’lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayraz zâdit takvâ, vettekûni yâ ulîl elbâb(elbâbi).

Türkçe Çeviri

Hac327 malum343 aylardır*; öyle ki kim farz497 kıldı onlarda (aylarda) haccı327; öyle ki yoktur cinsellik içeren davranışlar; ve yoktur fasıklık38; ve yoktur dalaşma hacta; ve yaptığınızı hayırdan/iyilikten bilir onu Allah; ve ikbal/tedarik/erzak edinin**; öyle ki doğrusu hayırlısı ikbalin/tedarikin/erzakın takvadır21; ve takvalı21 olun bana ey elbab/mantık sahipleri!

Ahmed Samira Çevirisi

197 The pilgrimage (are in) known months, so who made the pilgrimage a the duty/specified on himself in them (the four known months), so no obscenity/indecency (intercourse) , and no debauchery , and no arguing/disputing in the pilgrimage, and what you make/do from goodness/generosity , God knows (of) it, and be provided (prepared), so that (the) provision’s best (is) the fear and obedience, and fear and obey Me, you (owners) of the pure minds/hearts .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 el-haccu Hac الْحَجُّ حجج
2 eşhurun aylardır أَشْهُرٌ شهر
3 mea'lumatun malum مَعْلُومَاتٌ علم
4 femen öyle ki kim فَمَنْ -
5 ferade farz kıldı فَرَضَ فرض
6 fihinne onlarda فِيهِنَّ -
7 l-hacce haccı الْحَجَّ حجج
8 fela öyle ki yoktur فَلَا -
9 rafese cinsellik içeren davranışlar رَفَثَ رفث
10 ve la ve yoktur وَلَا -
11 fusuka fasıklık فُسُوقَ فسق
12 ve la ve yoktur وَلَا -
13 cidale dalaşma جِدَالَ جدل
14 fi فِي -
15 l-hacci hacda الْحَجِّ حجج
16 ve ma ve وَمَا -
17 tef'alu yaptığınızı تَفْعَلُوا فعل
18 min مِنْ -
19 hayrin hayırdan/iyilikten خَيْرٍ خير
20 yea'lemhu bilir onu يَعْلَمْهُ علم
21 llahu Allah اللَّهُ -
22 ve tezevve du ve ikbal/tedarik/erzak edinin وَتَزَوَّدُوا زود
23 feinne öyle ki doğrusu فَإِنَّ -
24 hayra hayırlısı خَيْرَ خير
25 z-zadi ikbalin/tedariğin/erzağın الزَّادِ زود
26 t-tekva takvadır التَّقْوَىٰ وقي
27 vettekuni ve takvalı olun bana وَاتَّقُونِ وقي
28 ya uli ey sahipleri يَا أُولِي اول
29 l-elbabi elbab/mantık الْأَلْبَابِ لبب

Notlar

Not 1

*Arapça gramer gereği çoğul 3 ve üzerinde başlar. **Aylar boyunca sürecek olan hac için gerekli erzak hazır edilmelidir.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Takva Kavram 21

21 Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Hac Kavram 327

327 Kur'an ayetlerinin delillerle tartışıldığı, öğrenildiği; belirlenmiş bir mekanda ve zamanda gerçekleştirilen, önceden duyurusu yapılan toplanma, bir araya gelme; kongre.

Malum Kavram 343

343 Herkesin bildiği, gizli olmayan, herkesin öğrendiği.

Farz kılmak/etmek. Kavram 497

497 Uygulamaya koymak, belirlemek, önceden fikslemek/sabitlemek, zorunlu olarak uygulamaya koymak.

2. Bakara Suresi

Ayet 282

Arapça Metin (Harekeli)

289|2|282|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِذَا تَدَايَنتُم بِدَيْنٍ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى فَٱكْتُبُوهُ وَلْيَكْتُب بَّيْنَكُمْ كَاتِبٌۢ بِٱلْعَدْلِ وَلَا يَأْبَ كَاتِبٌ أَن يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ ٱللَّهُ فَلْيَكْتُبْ وَلْيُمْلِلِ ٱلَّذِى عَلَيْهِ ٱلْحَقُّ وَلْيَتَّقِ ٱللَّهَ رَبَّهُۥ وَلَا يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْـًٔا فَإِن كَانَ ٱلَّذِى عَلَيْهِ ٱلْحَقُّ سَفِيهًا أَوْ ضَعِيفًا أَوْ لَا يَسْتَطِيعُ أَن يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُۥ بِٱلْعَدْلِ وَٱسْتَشْهِدُوا۟ شَهِيدَيْنِ مِن رِّجَالِكُمْ فَإِن لَّمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَٱمْرَأَتَانِ مِمَّن تَرْضَوْنَ مِنَ ٱلشُّهَدَآءِ أَن تَضِلَّ إِحْدَىٰهُمَا فَتُذَكِّرَ إِحْدَىٰهُمَا ٱلْأُخْرَىٰ وَلَا يَأْبَ ٱلشُّهَدَآءُ إِذَا مَا دُعُوا۟ وَلَا تَسْـَٔمُوٓا۟ أَن تَكْتُبُوهُ صَغِيرًا أَوْ كَبِيرًا إِلَىٰٓ أَجَلِهِۦ ذَٰلِكُمْ أَقْسَطُ عِندَ ٱللَّهِ وَأَقْوَمُ لِلشَّهَٰدَةِ وَأَدْنَىٰٓ أَلَّا تَرْتَابُوٓا۟ إِلَّآ أَن تَكُونَ تِجَٰرَةً حَاضِرَةً تُدِيرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَلَّا تَكْتُبُوهَا وَأَشْهِدُوٓا۟ إِذَا تَبَايَعْتُمْ وَلَا يُضَآرَّ كَاتِبٌ وَلَا شَهِيدٌ وَإِن تَفْعَلُوا۟ فَإِنَّهُۥ فُسُوقٌۢ بِكُمْ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَيُعَلِّمُكُمُ ٱللَّهُ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ

Arapça Metin (Harekesiz)

289|2|282|يايها الذين امنوا اذا تداينتم بدين الي اجل مسمي فاكتبوه وليكتب بينكم كاتب بالعدل ولا ياب كاتب ان يكتب كما علمه الله فليكتب وليملل الذي عليه الحق وليتق الله ربه ولا يبخس منه شيا فان كان الذي عليه الحق سفيها او ضعيفا او لا يستطيع ان يمل هو فليملل وليه بالعدل واستشهدوا شهيدين من رجالكم فان لم يكونا رجلين فرجل وامراتان ممن ترضون من الشهدا ان تضل احديهما فتذكر احديهما الاخري ولا ياب الشهدا اذا ما دعوا ولا تسموا ان تكتبوه صغيرا او كبيرا الي اجله ذلكم اقسط عند الله واقوم للشهده وادني الا ترتابوا الا ان تكون تجره حاضره تديرونها بينكم فليس عليكم جناح الا تكتبوها واشهدوا اذا تبايعتم ولا يضار كاتب ولا شهيد وان تفعلوا فانه فسوق بكم واتقوا الله ويعلمكم الله والله بكل شي عليم

Latin Literal

282. Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ tedâyentum bi deynin ilâ ecelin musemmen fektubûh(fektubûhu), velyektub beynekum kâtibun bil adl(adli), ve lâ ye’be kâtibun en yektube kemâ allemehullâhu felyektub, velyumlilillezî aleyhil hakku velyettekıllâhe rabbehû ve lâ yebhas minhu şey’â(şey’en), fe in kânellezî aleyhil hakku sefîhan ev daîfen ev lâ yestatîu en yumille huve felyumlil veliyyuhu bil adl(adli), vesteşhidû şehîdeyni min ricâlikum, fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculun vemraetâni mimmen terdavne mineş şuhedâi en tedılle ıhdâhumâ fe tuzekkire ıhdâhumâl uhrâ ve lâ ye’beş şuhedâu izâ mâ duû, ve lâ tes’emû en tektubûhu sagîran ev kebîran ilâ ecelih(ecelihî), zâlikum aksatu indallâhi ve akvemu liş şehâdeti ve ednâ ellâ tertâbû illâ en tekûne ticâreten hâdıraten tudîrûnehâ beynekum fe leyse aleykum cunâhun ellâ tektubûhâ ve eşhidû izâ tebâya’tum, ve lâ yudârra kâtibun ve lâ şehîd(şehîdun), ve in tef’alû fe innehu fusûkun bikum, vettekûllâh(vettekûllâhe), ve yuallimukumullâh(yuallimukumullâhu), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun).

Türkçe Çeviri

Ey iman47 etmiş kimseler! Borçlandığınız zaman borç; belirlenmiş bir ecele/süreye kadar; öyle ki yazın onu (borcu); ve yazsın aranızdan bir kâtip/yazıcı adaletle680; geri çevirmesin/reddetmesin kâtip/yazıcı; ki yazsın Allah'ın ona öğrettiği gibi*; öyle ki yazsın ve dikte etsin** (borçlu) kimse (ki) üzerindedir hak (borçlu); ve takvalı21 olsun (borçlu) Allah’a; Rabbine; ve azaltmasın (borçlu) ondan (borçtan) bir şey; öyle ki eğer üzerinde hak olmuş olan (borçlu) kimse bir aklı ermezse ya da bir zayıfsa/acizse ya da o tabi olamazsa/güç yetiremezse dikte etmeye**; öyle ki dikte etsin** velisi onun adaletle680; ve şahit/tanık edin iki şahidi/tanığı adamlarınızdan/erkeklerinizden; öyle ki eğer asla olmazsa iki adam/erkek; öyle ki bir adam/erkek ve iki kadın384 şahitlerden; razı olduğunuz kimseden; ki dalalete düşer o ikisinin biri (bir kadın); öyle ki hatırlatır o ikisinin biri (kadın) diğerine384; ve geri çevirmesin/reddetmesin şahitler davet edildikleri zaman; üşenmeyin yazmaya onu (borcu); az ya da çok; eceline kadar onun (borcun); işte bu; daha eşittir Allah’ın indinde/katında; ve daha diktir/ayaktadır/kıyamdadır şahitliğe/tanıklığa; ve daha yakındır kuşkulanmamamıza; dışındadır ki olur hazır bir ticaret***; değiş tokuş edersiniz onu aranızda; öyle ki yoktur üzerinize bir günah ki yazmazsınız onu; ve şahit/tanık tutun alışveriş ettiğiniz**** zaman; ve de zarara uğratılmasın kâtip/yazan; ve de şahit/tanık; ve eğer faaliyet içinde olursanız (zarara uğratmaya); öyle ki doğrusu o (faaliyet) bir fâsıktır38 sizlere; ve takvalı21 olun Allah’a; ve öğretir sizlere Allah; ve Allah her bir şeyi bilendir.

Ahmed Samira Çevirisi

282 You, you those who believed, if you indebted (each other) with a debt to a named/identified (specified) term/time, so write it, and (a) writer/one able to write should write between you with justice/equality , and awriter/one able to write does (should) not refuse/hate that to write as God taught/instructed him , so he should write (E). And whom the duty is on him (the borrower), should dictate (E) , and should fear and obey (E) God his lord, and does (should) not reduce/cheat from it a thing, so if whom the duty is on him (the borrower), was ignorant/foolish or weak, or that he is not able that to dictate he, so his guardian should dictate (E) with justice/equality and call a witness, two witnesses/testifiers from your men, so if they (B) are not two men, so a man and two women, from what/whom you accept/approve from the witnesses/testifiers that (E) one of them (B) be misguided, so she reminds the other (F). And the witnesses (should) not refuse/hate if as long as they are called , and do not be bored/tired that to write/dictate it small/little or big/great , to its term/time, that (is) more just/equitable at God, and more just/direct to the testimony/witnessing and nearer that you not be doubtful/suspicious, except that (it) be present commercial buying and selling , you run/manage it between you, so an offense/guilt/sin is not on you that you do not write/dictate it, and call a witness if you sold/traded (to each other). And no writer/one able to write nor honest witness (is to) be harmed, and if you make/do (that), so it is debauchery by/from you , and fear and obey God, and God teaches/instructs you , and God (is) with every thing knowledgeable.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ya eyyuha ey يَا أَيُّهَا -
2 ellezine kimseler الَّذِينَ -
3 amenu iman etmiş امَنُوا امن
4 iza zaman إِذَا -
5 tedayentum borçlandığınız تَدَايَنْتُمْ دين
6 bideynin borç بِدَيْنٍ دين
7 ila kadar إِلَىٰ -
8 ecelin ecele أَجَلٍ اجل
9 musemmen bir belirlenmiş مُسَمًّى سمو
10 fektubuhu öyle ki yazın onu فَاكْتُبُوهُ كتب
11 velyektub ve yazsın وَلْيَكْتُبْ كتب
12 beynekum aranızdan بَيْنَكُمْ بين
13 katibun bir kâtip/yazıcı كَاتِبٌ كتب
14 bil-adli adaletle بِالْعَدْلِ عدل
15 ve la وَلَا -
16 ye'be geri çevirmesin/reddetmesin يَأْبَ ابي
17 katibun kâtip/yazıcı كَاتِبٌ كتب
18 en ki أَنْ -
19 yektube yazsın يَكْتُبَ كتب
20 kema gibi كَمَا -
21 allemehu ona öğrettiği عَلَّمَهُ علم
22 llahu Allah'ın اللَّهُ -
23 felyektub öyle ki yazsın فَلْيَكْتُبْ كتب
24 velyumlili ve dikte etsin وَلْيُمْلِلِ ملل
25 llezi kimse الَّذِي -
26 aleyhi üzerindedir onun عَلَيْهِ -
27 l-hakku hak الْحَقُّ حقق
28 velyetteki ve takvalı olsun وَلْيَتَّقِ وقي
29 llahe Allah’a اللَّهَ -
30 rabbehu Rabbi’ne رَبَّهُ ربب
31 ve la ve وَلَا -
32 yebhas azaltmasın يَبْخَسْ بخس
33 minhu ondan مِنْهُ -
34 şey'en bir şey شَيْئًا شيا
35 fein öyle ki eğer فَإِنْ -
36 kane oldu كَانَ كون
37 llezi kimse الَّذِي -
38 aleyhi üzerindedir onun عَلَيْهِ -
39 l-hakku hak الْحَقُّ حقق
40 sefihen bir aklı ermez سَفِيهًا سفه
41 ev ya da أَوْ -
42 deiyfen bir zayıf/aciz ضَعِيفًا ضعف
43 ev ya da أَوْ -
44 la لَا -
45 yestetiu tabi olmaz يَسْتَطِيعُ طوع
46 en ki أَنْ -
47 yumille dikte eder يُمِلَّ ملل
48 huve o هُوَ -
49 felyumlil öyle ki dikte etsin فَلْيُمْلِلْ ملل
50 veliyyuhu velisi onun وَلِيُّهُ ولي
51 bil-adli adaletle بِالْعَدْلِ عدل
52 vesteşhidu ve şahit/tanık edin وَاسْتَشْهِدُوا شهد
53 şehideyni iki şahidi/tanığı شَهِيدَيْنِ شهد
54 min مِنْ -
55 ricalikum adamlarınızdan رِجَالِكُمْ رجل
56 fe in öyle ki eğer فَإِنْ -
57 lem asla لَمْ -
58 yekuna olmazsa يَكُونَا كون
59 raculeyni iki adam رَجُلَيْنِ رجل
60 feraculun öyle ki bir adam فَرَجُلٌ رجل
61 vemraetani ve iki kadın وَامْرَأَتَانِ مرا
62 mimmen kimseden مِمَّنْ -
63 terdevne razı olursunuz تَرْضَوْنَ رضو
64 mine مِنَ -
65 ş-şuheda'i şahidlerden الشُّهَدَاءِ شهد
66 en ki أَنْ -
67 tedille dalalate düşer (kadın) تَضِلَّ ضلل
68 ihdahuma biri o ikisinin إِحْدَاهُمَا احد
69 fetuzekkira öyle ki hatırlatır فَتُذَكِّرَ ذكر
70 ihdahuma biri o ikisinin إِحْدَاهُمَا احد
71 l-uhra diğerine الْأُخْرَىٰ اخر
72 ve la ve وَلَا -
73 ye'be geri çevirmesin/reddetmesin يَأْبَ ابي
74 ş-şuheda'u şahidler الشُّهَدَاءُ شهد
75 iza zaman إِذَا -
76 ma مَا -
77 duu davet edildikleri دُعُوا دعو
78 ve la وَلَا -
79 tesemu üşenmesinler تَسْأَمُوا سام
80 en ki أَنْ -
81 tektubuhu yazarsınız onu تَكْتُبُوهُ كتب
82 sagiran az صَغِيرًا صغر
83 ev ya da أَوْ -
84 kebiran çok كَبِيرًا كبر
85 ila kadar إِلَىٰ -
86 ecelihi eceline onun أَجَلِهِ اجل
87 zalikum işte bu ذَٰلِكُمْ -
88 eksetu daha eşittir أَقْسَطُ قسط
89 inde indinde/katında عِنْدَ عند
90 llahi Allah’ın اللَّهِ -
91 ve ekve mu ve daha diktir/ayaktadır/kıyamdadır وَأَقْوَمُ قوم
92 lişşehadeti şahitliğe/tanıklığa لِلشَّهَادَةِ شهد
93 ve edna ve daha yakındır وَأَدْنَىٰ دنو
94 ella ki أَلَّا -
95 tertabu kuşkulanmazsınız تَرْتَابُوا ريب
96 illa dışında إِلَّا -
97 en ki أَنْ -
98 tekune olur تَكُونَ كون
99 ticaraten bir ticaret تِجَارَةً تجر
100 hadiraten hazır حَاضِرَةً حضر
101 tudiruneha değiş tokuş edersiniz onu تُدِيرُونَهَا دور
102 beynekum aranızda بَيْنَكُمْ بين
103 feleyse öyle ki yoktur فَلَيْسَ ليس
104 aleykum üzerinize عَلَيْكُمْ -
105 cunahun bir günah جُنَاحٌ جنح
106 ella ki أَلَّا -
107 tektubuha yazmazsınız onu تَكْتُبُوهَا كتب
108 ve eşhidu ve şahid/tanık tutun وَأَشْهِدُوا شهد
109 iza zaman إِذَا -
110 tebayea'tum alışveriş edersiniz تَبَايَعْتُمْ بيع
111 ve la ve de وَلَا -
112 yudarra zarara uğratılmasın يُضَارَّ ضرر
113 katibun kâtip/yazan كَاتِبٌ كتب
114 ve la ve de وَلَا -
115 şehidun şahik/tanık شَهِيدٌ شهد
116 ve in ve eğer وَإِنْ -
117 tef'alu faaliyet içinde olursanız تَفْعَلُوا فعل
118 feinnehu öyle ki doğrusu o فَإِنَّهُ -
119 fusukun bir fasıktır فُسُوقٌ فسق
120 bikum sizlere بِكُمْ -
121 vetteku ve takvalı olun وَاتَّقُوا وقي
122 llahe Allah’a اللَّهَ -
123 ve yuallimukumu ve öğretir sizlere وَيُعَلِّمُكُمُ علم
124 llahu Allah اللَّهُ -
125 vallahu ve Allah وَاللَّهُ -
126 bikulli her bir بِكُلِّ كلل
127 şey'in şeyi شَيْءٍ شيا
128 alimun bilendir عَلِيمٌ علم

Notlar

Not 1

*Yüce Allah'ın kendisine verdiği okuma yazma nimetini kullanarak ayette belirtildiği gibi yazsın.**Yazıyı takip etsin. Gerekirse sesli olarak okusun.***Borçlanmadan yapılan peşin alışveriş. ****Borçlanarak yapılan alışveriş.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Takva Kavram 21

21 Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

İki (2) kadının şahitliğinin bir (1) erkeğin şahitliğine denk olması. Kavram 384

384 Borçlanma tanıklığında/şahitliğinde 1 erkek tanıklığı 2 kadın tanıklığına eşittir. Kadınların bir başkası tarafından baskı altına alınması, tehdit edilmesi ve zorlanması her dönemde erkeklere göre daha olasıdır. Tanık/şahit olan bir kadının erkekler tarafından (kocası vb.) baskı altına alınarak şahitlik/tanıklık konusunda dalalete sürüklenmesinin engellenmesi için destek olarak bir başka kadın da sigorta olarak istenmektedir. Ayetten 'kadınların aklı kıttır, şaşırırlar' gibi bir anlam asla çıkarılamaz.

Adalet Kavram 680

680 Hakka/gerçeğe uygunluk, hakkı/gerçeği gözetme. Hakka/gerçeğe uygunluk temelinde herkese eşit ve tarafsız bir şekilde davranma. Hakların herkes tarafından eşit/tarafsız şekilde kullanılmasının sağlanması. Hakları eşit olarak dengelemek, eşit olarak balanslamak. Adalet, doğruluk ve eşitlik prensiplerine dayanan evrensel bir değerdir.

3. Âl-i İmrân Suresi

Ayet 82

Arapça Metin (Harekeli)

375|3|82|فَمَن تَوَلَّىٰ بَعْدَ ذَٰلِكَ فَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْفَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

375|3|82|فمن تولي بعد ذلك فاوليك هم الفسقون

Latin Literal

82. Fe men tevellâ ba’de zâlike fe ulâike humul fâsikûn(fâsikûne).

Türkçe Çeviri

Öyle ki kim yüz çevirdi sonrasında bunun; öyle ki işte bunlar; onlardır fâsıklar38.

Ahmed Samira Çevirisi

82 So who turned away after that, so those are the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 femen öyle ki kim فَمَنْ -
2 tevella yüz çevirdi تَوَلَّىٰ ولي
3 bea'de sonrasında بَعْدَ بعد
4 zalike bunun ذَٰلِكَ -
5 feulaike öyle ki işte bunlar فَأُولَٰئِكَ -
6 humu onlardır هُمُ -
7 l-fasikune fasıklardır الْفَاسِقُونَ فسق

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

3. Âl-i İmrân Suresi

Ayet 110

Arapça Metin (Harekeli)

403|3|110|كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَلَوْ ءَامَنَ أَهْلُ ٱلْكِتَٰبِ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُم مِّنْهُمُ ٱلْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ ٱلْفَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

403|3|110|كنتم خير امه اخرجت للناس تامرون بالمعروف وتنهون عن المنكر وتومنون بالله ولو امن اهل الكتب لكان خيرا لهم منهم المومنون واكثرهم الفسقون

Latin Literal

110. Kuntum hayra ummetin uhricet lin nâsi te’murûne bil ma’rûfi ve tenhevne anil munkeri ve tu’minûne billâh(billâhi), ve lev âmene ehlul kitâbi le kâne hayran lehum, minhumul mu’minûne ve ekseruhumul fâsikûn(fâsikûne).

Türkçe Çeviri

Oldunuz insanlar için çıkarılmış hayırlı/iyi bir ümmet305; emredersiniz200 marufla291; ve menedersiniz münkerden82; ve iman47 edesiniz Allah'a; ve eğer iman47 etseydi kitap ehli135; mutlak olurdu bir hayır onlara; onlardandır müminler451; ve ekserisi/çoğu onların fâsıklardır38.

Ahmed Samira Çevirisi

110 You were (the) best nation , brought out to the people, you order/command with the kindness/known , and you forbid/prevent from the awfulness/obscenity , and you believe with God, and if The40Book’s people believed, (it) would have been/would be best for them, from them (are) the believing/believers, and most of them (are) the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kuntum oldunuz كُنْتُمْ كون
2 hayra hayırlı خَيْرَ خير
3 ummetin bir ümmet أُمَّةٍ امم
4 uhricet çıkarılmış أُخْرِجَتْ خرج
5 linnasi insanlar için لِلنَّاسِ نوس
6 te'murune emredersiniz تَأْمُرُونَ امر
7 bil-mea'rufi marufla بِالْمَعْرُوفِ عرف
8 ve tenhevne ve men edersiniz وَتَنْهَوْنَ نهي
9 ani عَنِ -
10 l-munkeri münkerden الْمُنْكَرِ نكر
11 ve tu'minune ve iman edesiniz وَتُؤْمِنُونَ امن
12 billahi Allah'a بِاللَّهِ -
13 velev ve eğer وَلَوْ -
14 amene iman etseydi امَنَ امن
15 ehlu ehli أَهْلُ اهل
16 l-kitabi Kitap الْكِتَابِ كتب
17 lekane mutlak olurdu لَكَانَ كون
18 hayran bir hayır خَيْرًا خير
19 lehum onlara لَهُمْ -
20 minhumu onlardandır مِنْهُمُ -
21 l-mu'minune müminler الْمُؤْمِنُونَ امن
22 veekseruhumu ve ekserisi onların وَأَكْثَرُهُمُ كثر
23 l-fasikune fasıklardır الْفَاسِقُونَ فسق

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

Münker Kavram 82

82 İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.

Kitap ehli Kavram 135

135 Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar.

emir, emretmek Kavram 200

200 Buyurmak, talepte bulunmak, istekte bulunmak, nasihat etmek, buyruk, talep, istek, nasihat. Kur'an'daki emretmek kavramı zorla bir şeyi yaptırmak, yapılmadığında ceza vermek asla değildir.

maruf Kavram 291

291 Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.

Ümmet, ümmet Kavram 305

305 Ulus, halk, ortak bazı değerlere sahip olan bir kesim/kısım insan topluluğu.

Ehli kitaptan mümin kimseler. Kavram 451

451 İman etmiş kimselere mümin denir. İman sahibi kimseler demektir. Anlarız ki bu kavram resûllere isnat edilemez. Kişilere isnat edilemez. Sadece kutsal kitaplara tabi olarak tek tanrıcı olmuş kimseler gerçek mümindir. Yüce Allah 3:110 ayetinde bunu işaretini vermiştir. Şerefli Kur'an'a göre kitap ehlinden (başta Yahudiler ve Hristiyanlar olmak üzere kendilerine Kur'an öncesi kitap verilenlerden) azınlık olan kimseler de mümindir. Mümin olmak bir nebiyi ya da resûlü takip etmek değildir. Sadece kutsal kitapları takip etmektir.

5. Mâide Suresi

Ayet 3

Arapça Metin (Harekeli)

672|5|3|حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ ٱلْمَيْتَةُ وَٱلدَّمُ وَلَحْمُ ٱلْخِنزِيرِ وَمَآ أُهِلَّ لِغَيْرِ ٱللَّهِ بِهِۦ وَٱلْمُنْخَنِقَةُ وَٱلْمَوْقُوذَةُ وَٱلْمُتَرَدِّيَةُ وَٱلنَّطِيحَةُ وَمَآ أَكَلَ ٱلسَّبُعُ إِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى ٱلنُّصُبِ وَأَن تَسْتَقْسِمُوا۟ بِٱلْأَزْلَٰمِ ذَٰلِكُمْ فِسْقٌ ٱلْيَوْمَ يَئِسَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِن دِينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَٱخْشَوْنِ ٱلْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِى وَرَضِيتُ لَكُمُ ٱلْإِسْلَٰمَ دِينًا فَمَنِ ٱضْطُرَّ فِى مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِّإِثْمٍ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Arapça Metin (Harekesiz)

672|5|3|حرمت عليكم الميته والدم ولحم الخنزير وما اهل لغير الله به والمنخنقه والموقوذه والمترديه والنطيحه وما اكل السبع الا ما ذكيتم وما ذبح علي النصب وان تستقسموا بالازلم ذلكم فسق اليوم ييس الذين كفروا من دينكم فلا تخشوهم واخشون اليوم اكملت لكم دينكم واتممت عليكم نعمتي ورضيت لكم الاسلم دينا فمن اضطر في مخمصه غير متجانف لاثم فان الله غفور رحيم

Latin Literal

3. Hurrimet aleykumul meytetu veddemu ve lahmul hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bihî vel munhanikatu vel mevkûzetu vel mutereddiyetu ven natîhatu ve mâ ekeles sebuu illâ mâ zekkeytum ve mâ zubiha alen nusubi ve en testaksimû bil ezlâm(ezlâmi), zâlikum fisk(fiskun), elyevme yeisellezîne keferû min dînikum fe lâ tahşevhum vahşevn(vahşevni) el yevme ekmeltu lekum dînekum ve etmemtu aleykum ni’metî ve radîtu lekumul islâme dînâ(dînen) fe menidturra fî mahmasatin gayra mutecânifin li ismin fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).

Türkçe Çeviri

Haram kılındı üzerinize ölmüş; ve kan; ve hınzır/domuz eti; ve kendisine Allah’ın dışında başkasının (ismi) adanan/sunulan; ve boğulan (ölen); ve ağır darbeyle/hastalıkla (ölen); ve düşen (ölen); ve boynuzlanmış (ölen); ve yırtıcıların yediği; dışındadır boğazladığınız; ve (haram kılındı) boğazlanan dikilmişler* üzerine -ve ki kısmet ararsınız fal oklarıyla**-; işte bunlar; bir fısktır38; gündür (ki) umudu kesti kâfirlik25 etmiş kimseler dininizden122; öyle ki haşyet53 duymayın onlara; ve haşyet53 duyun bana; bugün (ki) kemale erdirdim/tamamladım sizlere dininizi122; ve kemale erdirdim/tamamladım üzerinize nimetimi; ve razı oldum sizlere İslam’ı218 bir din122 (olarak); öyle ki kim daraldı açlıkta meyletmeksizindir günaha; öyle ki doğrusu Allah Gafûr’dur20; Rahîm’dir2.

Ahmed Samira Çevirisi

3 Forbidden on you is the animal whose death was caused by suffocation or strangulation, and the blood, and the pig’s/swine’s flesh/meat, and what was declared/praised the name of whom the sacrifice was made for to other than God with it, and the strangled/choked to death, and the beaten to death/dead due to sickness, and the fallen/destroyed/perished (to death), and the animal whose death was caused by another’s horns , and what the beast or bird of prey ate (from), except what you slaughtered, and what was slaughtered on the slaughter places, and that you seek oath with the featherless arrows , that (is) debauchery ; today those who disbelieved despair from your religion, so do not fear them, and fear Me, today I completed for you your religion, and I completed on you My blessing , and I accepted/approved for you the Islam (as) a religion, so who was forced in hunger, not deviating from righteousness/justice to a sin/crime, so that God was/is forgiving, merciful.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 hurrimet haram kılındı حُرِّمَتْ حرم
2 aleykumu üzerinize عَلَيْكُمُ -
3 l-meytetu ölmüş الْمَيْتَةُ موت
4 ve ddemu ve kan وَالدَّمُ دمو
5 velehmu ve eti وَلَحْمُ لحم
6 l-hinziri hınzır/domuz الْخِنْزِيرِ خنزر
7 ve ma ve وَمَا -
8 uhille sunulan/adanan أُهِلَّ هلل
9 ligayri başkası için لِغَيْرِ غير
10 llahi Allah’ın اللَّهِ -
11 bihi kendisi üzerine بِهِ -
12 velmunhanikatu ve boğulan (ölen) وَالْمُنْخَنِقَةُ خنق
13 velmevkuzetu ve ağır darbeyle/hastalıktan (ölen) وَالْمَوْقُوذَةُ وقذ
14 velmuteraddiyetu ve düşen (ölen) وَالْمُتَرَدِّيَةُ ردي
15 ve nnetihatu ve boynuzlanmış (ölen) وَالنَّطِيحَةُ نطح
16 ve ma ve وَمَا -
17 ekele yediği أَكَلَ اكل
18 s-sebuu yırtıcıların السَّبُعُ سبع
19 illa dışındadır إِلَّا -
20 ma مَا -
21 zekkeytum boğazladığınız/kestiğini sizlerin ذَكَّيْتُمْ ذكو
22 ve ma ve وَمَا -
23 zubiha boğazlanan/kesilen ذُبِحَ ذبح
24 ala üzerine عَلَى -
25 n-nusubi dikilmişler النُّصُبِ نصب
26 ve en ve ki وَأَنْ -
27 testeksimu kısmet ararsınız تَسْتَقْسِمُوا قسم
28 bil-ezlami fal oklarıyla بِالْأَزْلَامِ زلم
29 zalikum işte bunlar ذَٰلِكُمْ -
30 fiskun bir fısktır فِسْقٌ فسق
31 l-yevme gündür الْيَوْمَ يوم
32 yeise umudu kesti يَئِسَ ياس
33 ellezine kimseler الَّذِينَ -
34 keferu kâfirlik etmiş كَفَرُوا كفر
35 min مِنْ -
36 dinikum dininizden دِينِكُمْ دين
37 fela öyle ki فَلَا -
38 tehşevhum haşyet duymayın onlara تَخْشَوْهُمْ خشي
39 vehşevni ve haşyet duyun bana وَاخْشَوْنِ خشي
40 l-yevme bugün الْيَوْمَ يوم
41 ekmeltu kemale erdirdim أَكْمَلْتُ كمل
42 lekum sizlere لَكُمْ -
43 dinekum dininizi دِينَكُمْ دين
44 ve etmemtu ve kemale erdirdim وَأَتْمَمْتُ تمم
45 aleykum üzerinize عَلَيْكُمْ -
46 nia'meti nimetimi نِعْمَتِي نعم
47 ve raditu ve razı oldum وَرَضِيتُ رضو
48 lekumu sizlere لَكُمُ -
49 l-islame İslam’ı الْإِسْلَامَ سلم
50 dinen bir din (olarak) دِينًا دين
51 femeni öyle ki kim فَمَنِ -
52 dturra daralırsa اضْطُرَّ ضرر
53 fi فِي -
54 mehmesatin açlıkta مَخْمَصَةٍ خمص
55 gayra غَيْرَ غير
56 mutecanifin meyletmeksizindir مُتَجَانِفٍ جنف
57 liismin günaha لِإِثْمٍ اثم
58 feinne öyle ki doğrusu فَإِنَّ -
59 llahe Allah اللَّهَ -
60 gafurun Gafûr’dur غَفُورٌ غفر
61 rahimun Rahîm’dir. رَحِيمٌ رحم

Notlar

Not 1

*Kutsallık için dikilmiş, inşa edilmiş her şey. Tekkeler, türbeler, idoller, tapınaklar, sözde evliyaların mezar taşları vb. **Anlaşılır ki bu yerlerde fal okları atılarak bir kısmet aranmaktadır. Büyük bir hurafe ve aldatmacadır. Günümüzde tekke ve türbelerde bazı ritüeller yaparak kısmet arayan kimseler vardır. Ağaçlara bezler bağlayanlar, mezarlarda mum yakanlar buna örnek verilebilir.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Rahîm Kavram 2

2 Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.

Gafûr Kavram 20

20 Bağışlayan.

Kâfir Kavram 25

25 Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Haşyet/huşu Kavram 53

53 Huşu. Derin saygıdan yüreğin ürpermesi. Bir şeyin heybet ve cazibesine karşı alçalma. Alçak gönüllülük.

Din Kavram 122

122 Bir grup insanın bir ilâhtan veya ilâhlardan (doğa üstü güç veya güçler) gelmiş olduğuna inandığı emir ve yasakların bütünü. Dine tabi olan insanlar inandıkları dinin kuralları ile yaşarlar.

İslam, islam Kavram 218

218 Yüce Allah'ın biricik ve tek dini. Ahirette kabul edilecek tek din. İslam teslimiyet demektir; Yüce Allah ile insanın arasında yapılmış olan mîsâka/antlaşmaya/sözleşmeye teslim olmak, uymaktır demektir. Antlaşmayı bozmamaktır. Kutsal kitaplar bizlere işte bu antlaşmayı hatırlatır. Kısacası İslam sadece Kur'an demektir. Günümüzde milyarlarca insan kendisini müslüman sanmakta ve İslam dininde olduklarını, islam olduklarını iddia etmektedirler. Oysa büyük bir yanılgı içindedirler. Kur'an'la yakından uzaktan ilgisi olmayan, tamamı zan olan söyletilerle/hadislerle uydurulmuş bir din asla ama asla Yüce Allah'ın İslam dini değildir. İslam girmek için ilk şart söylentileri/hadisleri terk etmek ve sadece Kur'an'a tabi olmaktır.

5. Mâide Suresi

Ayet 25

Arapça Metin (Harekeli)

694|5|25|قَالَ رَبِّ إِنِّى لَآ أَمْلِكُ إِلَّا نَفْسِى وَأَخِى فَٱفْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ ٱلْقَوْمِ ٱلْفَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

694|5|25|قال رب اني لا املك الا نفسي واخي فافرق بيننا وبين القوم الفسقين

Latin Literal

25. Kâle rabbi innî lâ emliku illâ nefsî ve ahî fefruk beynenâ ve beynel kavmil fâsikîn(fâsikîne).

Türkçe Çeviri

Dedi (Musa): "Rabbim! Doğrusu ben malik* değilim nefsim201 ve kardeşim dışında; öyle ki ayır/yar aramızı ve arasını fâsıklar38 kavminin/toplumunun.

Ahmed Samira Çevirisi

25 (Moses) said: "My Lord, that I do not own/possess except myself and my brother, so separate between us and between the nation the debauchers ."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kale dedi قَالَ قول
2 rabbi Rabbim رَبِّ ربب
3 inni doğrusu ben إِنِّي -
4 la لَا -
5 emliku mâlik değilim أَمْلِكُ ملك
6 illa dışında إِلَّا -
7 nefsi nefsim نَفْسِي نفس
8 ve ehi ve kardeşim وَأَخِي اخو
9 fefruk öyle ki ayır/yar فَافْرُقْ فرق
10 beynena aramızı بَيْنَنَا بين
11 ve beyne ve arasını وَبَيْنَ بين
12 l-kavmi kavmin/toplumun الْقَوْمِ قوم
13 l-fasikine fasıklar الْفَاسِقِينَ فسق

Notlar

Not 1

*Sahip.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Nefis Kavram 201

201 Benlik, kişilik, öz varlık.

5. Mâide Suresi

Ayet 26

Arapça Metin (Harekeli)

695|5|26|قَالَ فَإِنَّهَا مُحَرَّمَةٌ عَلَيْهِمْ أَرْبَعِينَ سَنَةً يَتِيهُونَ فِى ٱلْأَرْضِ فَلَا تَأْسَ عَلَى ٱلْقَوْمِ ٱلْفَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

695|5|26|قال فانها محرمه عليهم اربعين سنه يتيهون في الارض فلا تاس علي القوم الفسقين

Latin Literal

26. Kâle fe innehâ muharremetun aleyhim erbaîne senet(seneten), yetîhûne fîl ardı fe lâ te’se alel kavmil fâsikîn(fâsikîne).

Türkçe Çeviri

Dedi (Allah): "Öyle ki doğrusu o (yer) haram edildi üzerlerine kırk sene*; başı boş/şaşkın/amaçsız dolaşırlar yerde/arzda; öyle ki tasalanma fâsıklar38 kavmi/toplumu üzerine.

Ahmed Samira Çevirisi

26 (God) said: "So that it truly is forbidden/prohibited on them forty years, they stray/wander in the earth/Planet Earth, so do not grieve on the nation the debauchers ."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kale dedi (Allah) قَالَ قول
2 feinneha öyle ki doğrusu o (yer) فَإِنَّهَا -
3 muharrametun haram edildi مُحَرَّمَةٌ حرم
4 aleyhim üzerilerine عَلَيْهِمْ -
5 erbeiyne kırk أَرْبَعِينَ ربع
6 seneten sene سَنَةً سنو
7 yetihune başı boş/şaşkın/amaçsız dolaşırlar يَتِيهُونَ تيه
8 fi فِي -
9 l-erdi yerde/arzda الْأَرْضِ ارض
10 fela öyle ki فَلَا -
11 te'se tasalanma تَأْسَ اسو
12 ala üzerine عَلَى -
13 l-kavmi kavmi/toplumu الْقَوْمِ قوم
14 l-fasikine fâsıklar الْفَاسِقِينَ فسق

Notlar

Not 1

*Yüce Allah'ın emrine itaat etmeyen bu kavim 40 yıl boyunca yurtsuz barksız, bir oraya bir buraya göç etmiştir. Bunun nedeni kendi yurtları için mücadele vermeyi reddetmeleridir.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

5. Mâide Suresi

Ayet 47

Arapça Metin (Harekeli)

716|5|47|وَلْيَحْكُمْ أَهْلُ ٱلْإِنجِيلِ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فِيهِ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْفَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

716|5|47|وليحكم اهل الانجيل بما انزل الله فيه ومن لم يحكم بما انزل الله فاوليك هم الفسقون

Latin Literal

47. Vel yahkum ehlul incîli bimâ enzelallâhu fîh(fîhi) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humul fâsıkûn(fâsıkûne).

Türkçe Çeviri

Ve hükmetsin İncîl ehli Allah'ın indirdiğiyle onda (İncîl'de); ve kim asla hükmetmez544 Allah'ın indirdiğiyle; öyle ki işte bunlar; onlardır fâsıklardır38.

Ahmed Samira Çevirisi

47 And the New Testament’s/Bible’s people should judge/rule with what God descended in it, and who does not judge/rule with what God descended, so those, they are the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 velyehkum ve hükmetsin وَلْيَحْكُمْ حكم
2 ehlu ehli أَهْلُ اهل
3 l-incili İncîl الْإِنْجِيلِ -
4 bima بِمَا -
5 enzele indirdiğiyle أَنْزَلَ نزل
6 llahu Allah'ın اللَّهُ -
7 fihi onda فِيهِ -
8 ve men ve kim وَمَنْ -
9 lem asla لَمْ -
10 yehkum hükmetmez يَحْكُمْ حكم
11 bima بِمَا -
12 enzele indirdiğiyle أَنْزَلَ نزل
13 llahu Allah'ın اللَّهُ -
14 feulaike öyle ki işte bunlar فَأُولَٰئِكَ -
15 humu onlardır هُمُ -
16 l-fasikune fâsıklardır الْفَاسِقُونَ فسق

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Yüce Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kâfirlerdir. Kavram 544

544 Sadece kutsal kitaplar demeyip onun yanında tamamı zan olan hadis/söylenti/Talmud uydurmalarıyla hükmederek kitabın ayetlerine kâfirlik edenler.

5. Mâide Suresi

Ayet 49

Arapça Metin (Harekeli)

718|5|49|وَأَنِ ٱحْكُم بَيْنَهُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ وَٱحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَنۢ بَعْضِ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ إِلَيْكَ فَإِن تَوَلَّوْا۟ فَٱعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُصِيبَهُم بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنَ ٱلنَّاسِ لَفَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

718|5|49|وان احكم بينهم بما انزل الله ولا تتبع اهواهم واحذرهم ان يفتنوك عن بعض ما انزل الله اليك فان تولوا فاعلم انما يريد الله ان يصيبهم ببعض ذنوبهم وان كثيرا من الناس لفسقون

Latin Literal

49. Ve enıhkum beynehum bimâ enzelallâhu ve lâ tettebi’ ehvâehum vahzerhum en yeftinûke an ba’dı mâ enzelallâhu ileyk(ileyke) fe in tevellev fa’lem ennemâ yurîdullâhu en yusîbehum bi ba’dı zunûbihim ve inne kesîran minen nâsi le fâsıkûn(fâsıkûne).

Türkçe Çeviri

Ve ki hükmet aralarında Allah'ın indirdiğiyle*; ve tabi olma hevalarına; ve hazırlıklı ol onlara ki ayartırlar547 seni Allah'ın senin üzerine indirdiğinin** bir kısmından; öyle ki eğer yüz çevirdilerse; öyle ki bil ki ancak diler Allah ki vurur/çarpar onları günahlarının bir kısmıyla; ve doğrusu insanlardan bir çoğu mutlak fâsıktır38.

Ahmed Samira Çevirisi

49 And that judge/rule between them with what God descended, and do not follow their self attractions for desires , and be warned/cautious of them, that they test/misguide you from some/part (of) what God descended to you, so if they turned away, so know that God wants that (He) strikes/hits them with some/part (of) their72crimes, and that many of the people (are) debauchers (E) .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve eni ve ki وَأَنِ -
2 hkum hükmet احْكُمْ حكم
3 beynehum aralarında بَيْنَهُمْ بين
4 bima بِمَا -
5 enzele indirdiğiyle أَنْزَلَ نزل
6 llahu Allah'ın اللَّهُ -
7 ve la ve وَلَا -
8 tettebia' tabi olma تَتَّبِعْ تبع
9 ehva'ehum hevalarına onların أَهْوَاءَهُمْ هوي
10 vehzerhum ve hazırlıklı ol onlara وَاحْذَرْهُمْ حذر
11 en ki أَنْ -
12 yeftinuke ayartırlar seni يَفْتِنُوكَ فتن
13 an عَنْ -
14 bea'di bir kısmından بَعْضِ بعض
15 ma مَا -
16 enzele indirdiğinin أَنْزَلَ نزل
17 llahu Allah'ın اللَّهُ -
18 ileyke senin üzerine إِلَيْكَ -
19 fe in öyle ki eğer فَإِنْ -
20 tevellev yüz çevirdilerse تَوَلَّوْا ولي
21 fea'lem öyle ki bil ki فَاعْلَمْ علم
22 ennema ancak أَنَّمَا -
23 yuridu diler يُرِيدُ رود
24 llahu Allah اللَّهُ -
25 en ki أَنْ -
26 yusibehum vurur/çarpar onları يُصِيبَهُمْ صوب
27 bibea'di kısmıyla بِبَعْضِ بعض
28 zunubihim günahları onların ذُنُوبِهِمْ ذنب
29 ve inne ve doğrusu وَإِنَّ -
30 kesiran bir çoğu كَثِيرًا كثر
31 mine مِنَ -
32 n-nasi insanlardan النَّاسِ نوس
33 lefasikune mutlak fâsıktır لَفَاسِقُونَ فسق

Notlar

Not 1

*Kur'ân'la.**Kur'ân'ın.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Muhammed peygamberi ayartmaya çalışan kimseler, Yahudiler. Kavram 547

547 5:49 ayetinden anlaşılır ki daha Kur'an inerken bile bazı ayetlerin hükümlerini bozmaya çalışan, Muhammed peygamberi bile ayartmaya çalışan insanlar vardır. Kur'an'ın ayetlerine kâfirlik etme, ayetlerin anlamını örtme, gizleme çabası her daim olacaktır. Nebiyi bile ayartmaya çalışan bu insanlar nebi vefat edince boş durmadı. Kur'an'ın ayetlerini hükümsüz kılmak için uyduruk Talmud kitaplarındaki sayısız söylentiyi/hadisi Muhammed peygamber buyurdu ki diyerek dine soktular. Kur'an'ı dinin tek kaynağı olmaktan çıkardılar. Emellerine de ulaştılar. 5:49 ayetinden anlarız ki çoğu insan bu uyduruk dinlere tabi olarak fâsıklardan yani sapkınlardan olacaktır.

5. Mâide Suresi

Ayet 59

Arapça Metin (Harekeli)

728|5|59|قُلْ يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ هَلْ تَنقِمُونَ مِنَّآ إِلَّآ أَنْ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْنَا وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبْلُ وَأَنَّ أَكْثَرَكُمْ فَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

728|5|59|قل ياهل الكتب هل تنقمون منا الا ان امنا بالله وما انزل الينا وما انزل من قبل وان اكثركم فسقون

Latin Literal

59. Kul yâ ehlel kitâbi hel tenkımûne minnâ illâ en âmennâ billâhi ve mâ unzile ileynâ ve mâ unzile min kablu ve enne ekserekum fâsıkûn(fâsıkûne).

Türkçe Çeviri

De ki: "Ey kitap ehli! Düşmanca intikam alma peşinde misiniz bizden; ancak ki (bizler) iman47 ettik Allah'a ve üzerimize indirilmişe*; ve bizden önce indirilmişe**; ve ki çoğunluğunuz fâsıklardır38."

Ahmed Samira Çevirisi

59 Say: "You The Book’s people, do (you) revenge/hate from us, except (because) that we believed with God, and what was descended to us, and what was descended from before, and that most of you (are) debauchers ."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kul de ki قُلْ قول
2 ya ehle ey ehli يَا أَهْلَ اهل
3 l-kitabi kitap الْكِتَابِ كتب
4 hel هَلْ -
5 tenkimune düşmanca intikam alma peşinde misiniz تَنْقِمُونَ نقم
6 minna bizden مِنَّا -
7 illa ancak إِلَّا -
8 en ki (bizler) أَنْ -
9 amenna iman ettik امَنَّا امن
10 billahi Allah'a بِاللَّهِ -
11 ve ma وَمَا -
12 unzile ve indirilmişe أُنْزِلَ نزل
13 ileyna üzerimize إِلَيْنَا -
14 ve ma ve وَمَا -
15 unzile indirilmişe أُنْزِلَ نزل
16 min مِنْ -
17 kablu bizden önce قَبْلُ قبل
18 ve enne ve ki وَأَنَّ -
19 ekserakum çoğuluğunuz أَكْثَرَكُمْ كثر
20 fasikune fâsıklardır فَاسِقُونَ فسق

Notlar

Not 1

*Kur'an'a.**Tevrât'a ve İncîl'e.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

5. Mâide Suresi

Ayet 81

Arapça Metin (Harekeli)

750|5|81|وَلَوْ كَانُوا۟ يُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلنَّبِىِّ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْهِ مَا ٱتَّخَذُوهُمْ أَوْلِيَآءَ وَلَٰكِنَّ كَثِيرًا مِّنْهُمْ فَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

750|5|81|ولو كانوا يومنون بالله والنبي وما انزل اليه ما اتخذوهم اوليا ولكن كثيرا منهم فسقون

Latin Literal

81. Ve lev kânû yu’minûne billâhi ven nebiyyi ve mâ unzile ileyhi mettehazûhum evliyâe ve lâkinne kesîren minhum fâsikûn(fâsikûne).

Türkçe Çeviri

Şayet iman47 eder olsalardı Allah'a ve nebiye132 ve ona indirilene*; edinmiş olmazlardı onları evliya212; ve fakat çoğu onlardan fâsıklardır38.

Ahmed Samira Çevirisi

81 And if they were believing with God, and the prophet and what was descended to him, they would not (have) taken them (as) guardians/allies , and but many from them (are) debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 velev şayet وَلَوْ -
2 kanu olsalardı كَانُوا كون
3 yu'minune iman ederler يُؤْمِنُونَ امن
4 billahi Allah'a بِاللَّهِ -
5 ve nnebiyyi ve nebiye وَالنَّبِيِّ نبا
6 ve ma ve وَمَا -
7 unzile indirilen أُنْزِلَ نزل
8 ileyhi ona إِلَيْهِ -
9 ma değildi مَا -
10 ttehazuhum edindiler onları اتَّخَذُوهُمْ اخذ
11 evliya'e evliya أَوْلِيَاءَ ولي
12 velakinne ve fakat وَلَٰكِنَّ -
13 kesiran çoğu كَثِيرًا كثر
14 minhum onlardan مِنْهُمْ -
15 fasikune fasıklardır فَاسِقُونَ فسق

Notlar

Not 1

*Kutsal kitaplara gerçek anlamda iman edenler tek tanrıcı olurlar. Her zaman doğru yolda olurlar.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

Nebi Kavram 132

132 Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.

Evliya, veli Kavram 212

212 Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.

5. Mâide Suresi

Ayet 108

Arapça Metin (Harekeli)

777|5|108|ذَٰلِكَ أَدْنَىٰٓ أَن يَأْتُوا۟ بِٱلشَّهَٰدَةِ عَلَىٰ وَجْهِهَآ أَوْ يَخَافُوٓا۟ أَن تُرَدَّ أَيْمَٰنٌۢ بَعْدَ أَيْمَٰنِهِمْ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَٱسْمَعُوا۟ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْفَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

777|5|108|ذلك ادني ان ياتوا بالشهده علي وجهها او يخافوا ان ترد ايمن بعد ايمنهم واتقوا الله واسمعوا والله لا يهدي القوم الفسقين

Latin Literal

108. Zâlike ednâ en ye’tû biş şehâdeti alâ vechihâ ev yehâfûen turadde eymânun ba’de eymânihim vettekûllâhe vesmeû vallâhu lâ yehdil kavmel fâsikîn(fâsikîne).

Türkçe Çeviri

İşte bu; daha yakındır ki gelirler şahitlikle/tanıklıkla yüzü üzerine (şahitliğin) ya da korkarlar ki reddedilir onların yeminleri yeminler sonrasında; ve takvalı21 olun Allah'a; ve işitin; ve Allah doğru yola kılavuzlamaz fâsıklar38 kavmini/toplumunu.

Ahmed Samira Çevirisi

108 That (is) nearer that they come with the testimony/certification on its face/direction , or they fear that oaths be returned after their oaths, and fear and obey God and hear/listen, and God does not guide the nation the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 zalike işte bu ذَٰلِكَ -
2 edna daha yakındır أَدْنَىٰ دنو
3 en ki أَنْ -
4 ye'tu gelirler يَأْتُوا اتي
5 biş-şehadeti şahitlikle/tanıklıkla بِالشَّهَادَةِ شهد
6 ala üzerine عَلَىٰ -
7 vechiha yüzü (şahitliğin) وَجْهِهَا وجه
8 ev ya da أَوْ -
9 yehafu korkarlar يَخَافُوا خوف
10 en ki أَنْ -
11 turadde reddedilir تُرَدَّ ردد
12 eymanun yeminler أَيْمَانٌ يمن
13 bea'de sonrası بَعْدَ بعد
14 eymanihim yeminleri onları أَيْمَانِهِمْ يمن
15 vetteku ve takvalı olun وَاتَّقُوا وقي
16 llahe Allah'tan اللَّهَ -
17 vesmeu ve işitin وَاسْمَعُوا سمع
18 vallahu ve Allah وَاللَّهُ -
19 la لَا -
20 yehdi doğru yola kılavuzlamaz يَهْدِي هدي
21 l-kavme kavmi/toplumu الْقَوْمَ قوم
22 l-fasikine fasıklar الْفَاسِقِينَ فسق

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Takva Kavram 21

21 Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

6. En'âm Suresi

Ayet 49

Arapça Metin (Harekeli)

838|6|49|وَٱلَّذِينَ كَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا يَمَسُّهُمُ ٱلْعَذَابُ بِمَا كَانُوا۟ يَفْسُقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

838|6|49|والذين كذبوا بايتنا يمسهم العذاب بما كانوا يفسقون

Latin Literal

49. Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ yemessuhumul azâbu bimâ kânû yefsukûn(yefsukûne).

Türkçe Çeviri

Ve kimseler (ki) yalanladılar195 ayetlerimizi; temas eder onlara azap; fâsıklık38 ederler olduklarıyla.

Ahmed Samira Çevirisi

49 And those who denied/falsified with Our verses/evidences, the torture touches them because of what they were debauching .

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Yalanlamak, Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamak. Kavram 195

195 Yüce Allah'ın ayetlerini kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek. Ahiret hayatına iman etmeyen ateistler, deistler vb. herkes Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamıştır. Kur'an ayetlerini söylentilere/hadislere boğduranlar, ayetlerin hükmünü tamamı zan olan söylentilerle/hadislerle düşüren müşrik ve münafıklar da ayetleri yalanlayanlardır.

6. En'âm Suresi

Ayet 121

Arapça Metin (Harekeli)

910|6|121|وَلَا تَأْكُلُوا۟ مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ ٱسْمُ ٱللَّهِ عَلَيْهِ وَإِنَّهُۥ لَفِسْقٌ وَإِنَّ ٱلشَّيَٰطِينَ لَيُوحُونَ إِلَىٰٓ أَوْلِيَآئِهِمْ لِيُجَٰدِلُوكُمْ وَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ إِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

910|6|121|ولا تاكلوا مما لم يذكر اسم الله عليه وانه لفسق وان الشيطين ليوحون الي اوليايهم ليجدلوكم وان اطعتموهم انكم لمشركون

Latin Literal

121. Ve lâ te’kulû mimmâ lem yuzkerismullâhî aleyhi ve innehu le fısk(fıskun), ve inneş şeyâtîne le yûhûne ilâ evliyâihim li yucâdilûkum ve in eta’tumûhum innekum le muşrikûn(muşrikûne).

Türkçe Çeviri

Ve yemeyin üzerine Allah'ın isminin asla zikredilmeyeninden*; ve doğrusu o mutlak bir fısktır38; ve doğrusu şeytânlar29 fısıldarlar evliyalarına212 karşı sizlerle mücadele etmeye; ve eğer tabi olursanız; doğrusu sizler (de) mutlak müşriklerdensiniz36.

Ahmed Samira Çevirisi

121 And do not eat/consume from what God’s name was not mentioned on it, and that it truly is debauchery (E) , and that the devils inspire/transmit (E) to their patrons/supporters to argue/dispute with you, and if you obeyed them, that you are (then) sharers/takers of partners (with God) (E).

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve la ve وَلَا -
2 te'kulu yemeyin تَأْكُلُوا اكل
3 mimma مِمَّا -
4 lem asla لَمْ -
5 yuzkeri zikredilmeyendden يُذْكَرِ ذكر
6 ismu ismi اسْمُ سمو
7 llahi Allah'ın اللَّهِ -
8 aleyhi üzerine عَلَيْهِ -
9 ve innehu ve doğrusu o وَإِنَّهُ -
10 lefiskun mutlak bir fısktır لَفِسْقٌ فسق
11 ve inne ve doğrusu وَإِنَّ -
12 ş-şeyatine şeytanlar الشَّيَاطِينَ شطن
13 leyuhune fısıldarlar لَيُوحُونَ وحي
14 ila karşı إِلَىٰ -
15 evliyaihim evliyalarına أَوْلِيَائِهِمْ ولي
16 liyucadilukum sizlerle mücadele etmeye لِيُجَادِلُوكُمْ جدل
17 ve in ve eğer وَإِنْ -
18 etaa'tumuhum tabi olursanız أَطَعْتُمُوهُمْ طوع
19 innekum doğrusu sizler إِنَّكُمْ -
20 lemuşrikune mutlak müşriklerdensiniz لَمُشْرِكُونَ شرك

Notlar

Not 1

*Sözde başka ilahlar adına kurban edilenden. Yüce Allah'a yaklaştırır sapkın inancıyla başka kimseler adına kesilen kurbanlar.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Şeytân Kavram 29

29 Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.

Müşrik Kavram 36

36 Şirk koşan. Şirk; ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Evliya, veli Kavram 212

212 Veli kelimesinin çoğulu. Veliler. Koruyan, himaye eden yakın arkadaşlar.

6. En'âm Suresi

Ayet 145

Arapça Metin (Harekeli)

934|6|145|قُل لَّآ أَجِدُ فِى مَآ أُوحِىَ إِلَىَّ مُحَرَّمًا عَلَىٰ طَاعِمٍ يَطْعَمُهُۥٓ إِلَّآ أَن يَكُونَ مَيْتَةً أَوْ دَمًا مَّسْفُوحًا أَوْ لَحْمَ خِنزِيرٍ فَإِنَّهُۥ رِجْسٌ أَوْ فِسْقًا أُهِلَّ لِغَيْرِ ٱللَّهِ بِهِۦ فَمَنِ ٱضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍ وَلَا عَادٍ فَإِنَّ رَبَّكَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Arapça Metin (Harekesiz)

934|6|145|قل لا اجد في ما اوحي الي محرما علي طاعم يطعمه الا ان يكون ميته او دما مسفوحا او لحم خنزير فانه رجس او فسقا اهل لغير الله به فمن اضطر غير باغ ولا عاد فان ربك غفور رحيم

Latin Literal

145. Kul lâ ecidu fî mâ ûhiye ileyye muharremen alâ tâimin yat’amuhu illâ en yekûne meyteten ev demen mesfûhan ev lâhme hinzîrin fe innehu ricsun ev fıskan uhille li gayrillâhi bih(bihî), fe menidturra gayre bâgın ve lâ âdin fe inne rabbeke gafûrun rahîm(rahîmun).

Türkçe Çeviri

De ki: "Bulamıyorum üzerime vahyedilmiş* (olan) içinde bir haram318 edilen; bir yiyen üzerine (ki) yer onu; dışındadır ki olur (o) bir ölü; ya da akan bir kan**; ya da bir domuz eti öyle ki doğrusu o bir ricstir***; ya da bir fısk38 (olarak) kendisiyle Allah'tan başkasına adanma yapılmış; öyle ki kim zaruri kalırsa aranır/bakınır olmaksızındır ve ne de taşkınlık yapmaksızındır; öyle ki doğrusu (senin) Rabbin Gafûr’dur20; Rahîm’dir2.

Ahmed Samira Çevirisi

145 Say: "I do not find in what (was) inspired/transmitted to me forbidden on an eater/taster (that) he eats/tastes it, except that (it) be dead (animal) or poured/shed blood, or a pig’s/swine’s flesh/meat, so it truly is filth (an) atrocious act or debauchery was declared/praised the name of whom the sacrifice was made for to other than God with it, so who was forced, not transgressing/corrupting and nor transgressing/violating , so then your Lord (is) forgiving, merciful."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kul de ki قُلْ قول
2 la لَا -
3 ecidu bulamıyorum أَجِدُ وجد
4 fi فِي -
5 ma مَا -
6 uhiye vahyolunmuş olandakinde أُوحِيَ وحي
7 ileyye üzerime إِلَيَّ -
8 muharramen bir haram edilmiş مُحَرَّمًا حرم
9 ala üzerine عَلَىٰ -
10 taimin bir yiyen طَاعِمٍ طعم
11 yet'amuhu (ki) yer onu يَطْعَمُهُ طعم
12 illa dışındadır إِلَّا -
13 en ki أَنْ -
14 yekune olur يَكُونَ كون
15 meyteten ölü مَيْتَةً موت
16 ev ya da أَوْ -
17 demen kan دَمًا دمو
18 mesfuhen akan مَسْفُوحًا سفح
19 ev ya da أَوْ -
20 lehme eti لَحْمَ لحم
21 hinzirin domuz خِنْزِيرٍ خنزر
22 feinnehu öyleki doğrusu o فَإِنَّهُ -
23 ricsun bir ricstir رِجْسٌ رجس
24 ev ya da أَوْ -
25 fiskan bir fısk (olarak) فِسْقًا فسق
26 uhille adanmış أُهِلَّ هلل
27 ligayri başkasına لِغَيْرِ غير
28 llahi Allah'tan اللَّهِ -
29 bihi onunla بِهِ -
30 femeni öyle ki kim فَمَنِ -
31 dturra zaruri kalırsa اضْطُرَّ ضرر
32 gayra olmaksızın غَيْرَ غير
33 bagin aranır بَاغٍ بغي
34 ve la ve ne de وَلَا -
35 aadin taşkınlık عَادٍ عدو
36 feinne öyle ki doğrusu فَإِنَّ -
37 rabbeke (senin) Rabbin رَبَّكَ ربب
38 gafurun Gafûr’dur غَفُورٌ غفر
39 rahimun Rahîm’dir. رَحِيمٌ رحم

Notlar

Not 1

*Kur'an.**Kan bulaşmış ya da etin içindeki kan değildir. Direkt olarak sıvı halde akan kan işaret edilmiştir.***Pislik. Rabbimiz domuz etini bir pislik olarak nitelendirmişse mutlak ki insan sağlığı için sakıncalı olduğu içindir.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Rahîm Kavram 2

2 Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.

Gafûr Kavram 20

20 Bağışlayan.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Haram yiyecekler Kavram 318

318 Yiyecek kapsamında insanoğlu için sadece 4 şey haramdır. Yüce Allah'ın şerefli Kur'an'ında bizlere bildirdiği bu 4 şey haricinde asla bir haram koyulamaz. Bir şeyi sevmemek veya tiksindirici bulmak o şeyin haram olmasını gerektirmez. Bir toplum başka bir toplumun tiksindirici bulduğu bir şeyi çok severek yiyebilir. Helal ve haram koyma yetkisi bütünüyle sadece Kur'an'a aittir. Resullerin haram ve helal koyma yetkisi yoktur. Haram yiyecekler;Ne zaman öldüğü bilinmeyen, leş.Kan.Domuz eti.Yüce Allah'tan başkası adına adanan kurbanlar.

7. A'râf Suresi

Ayet 102

Arapça Metin (Harekeli)

1056|7|102|وَمَا وَجَدْنَا لِأَكْثَرِهِم مِّنْ عَهْدٍ وَإِن وَجَدْنَآ أَكْثَرَهُمْ لَفَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1056|7|102|وما وجدنا لاكثرهم من عهد وان وجدنا اكثرهم لفسقين

Latin Literal

102. Ve mâ vecednâ li ekserihim min ahdin, ve in vecednâ ekserehum le fâsikîn(fâsikîne).

Türkçe Çeviri

Ve bulmuş değildik onların çoğunda hiçbir ahit/ant198; ve ancak bulduk çoğunu onların mutlak fâsıklar38.

Ahmed Samira Çevirisi

102 And We did not find to most of them from a promise/contract , and that truly We found most of them debauchers (E) .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve ma ve değiliz وَمَا -
2 vecedna bulduk وَجَدْنَا وجد
3 liekserihim onların çoğunda لِأَكْثَرِهِمْ كثر
4 min hiçbir مِنْ -
5 ahdin ahid عَهْدٍ عهد
6 vein ve ancak وَإِنْ -
7 vecedna bulduk وَجَدْنَا وجد
8 ekserahum çoğunu onların أَكْثَرَهُمْ كثر
9 lefasikine mutlak fasıklar لَفَاسِقِينَ فسق

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

İnsanların Yüce Allah'a verdiği ahit/antlaşma/ Kavram 198

198 Resullerle Yüce Allah’ın yani O’nun kutsal kitaplarının arasını ayırmama. Yüce Allah’ın tek dini olan İslam’ı parçalara bölmeme. Resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Talmud, Kütüb-i Sitte, Riyâzu's Sâlihîn gibi insan söylentileriyle/hadislerle, zan içeren kitaplar aracılığıyla resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Resullerle Yüce Allah’ın arası ayrılmışsa bunu birleştirme. Sadece kutsal kitaplara dönme. Sadece Kur’an deme.

7. A'râf Suresi

Ayet 145

Arapça Metin (Harekeli)

1099|7|145|وَكَتَبْنَا لَهُۥ فِى ٱلْأَلْوَاحِ مِن كُلِّ شَىْءٍ مَّوْعِظَةً وَتَفْصِيلًا لِّكُلِّ شَىْءٍ فَخُذْهَا بِقُوَّةٍ وَأْمُرْ قَوْمَكَ يَأْخُذُوا۟ بِأَحْسَنِهَا سَأُو۟رِيكُمْ دَارَ ٱلْفَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1099|7|145|وكتبنا له في الالواح من كل شي موعظه وتفصيلا لكل شي فخذها بقوه وامر قومك ياخذوا باحسنها ساوريكم دار الفسقين

Latin Literal

145. Ve ketebnâ lehu fîl elvâhı min kulli şey’in mev’ızaten ve tafsîlen li kulli şey’in fe huzhâ bi kuvvetin ve’mur kavmeke ye’huzû bi ahsenihâ seurîkum dârel fâsikîn(fâsikîne).

Türkçe Çeviri

Ve yazdık ona (Mûsâ'ya) levhalarda* her bir şeyden; bir vaaza dair ve her bir şeyi bir tefsîl651 (olarak); öyle ki tut/edin onu* kuvvetle; ve emret kavmine/toplumuna (ki) tutsunlar/edinsinler daha güzeliyle** onun*; göstereceğim sizlere fâsıkların38 diyarını."

Ahmed Samira Çevirisi

145 And We wrote/decreed for him in the tablets/sheets from every thing a sermon/advice/warning and detailing/explaining to every thing, so take/receive it with power/strength and order/command your nation (to) take/receive with its best, I will show you/make you understand the debauchers’ home/house .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve ketebna ve yazdık وَكَتَبْنَا كتب
2 lehu ona لَهُ -
3 fi فِي -
4 l-elvahi levhalarda الْأَلْوَاحِ لوح
5 min مِنْ -
6 kulli herbir كُلِّ كلل
7 şey'in şeyden شَيْءٍ شيا
8 mev'izeten bir vaaza dair مَوْعِظَةً وعظ
9 ve tefsilen ve bir tefsil وَتَفْصِيلًا فصل
10 likulli herbir لِكُلِّ كلل
11 şey'in şeyi شَيْءٍ شيا
12 fehuzha öyle ki tut onu فَخُذْهَا اخذ
13 bikuvvetin kuvvetle بِقُوَّةٍ قوي
14 ve'mur ve emret وَأْمُرْ امر
15 kavmeke kavmine قَوْمَكَ قوم
16 ye'huzu tutsunlar/edinsinler يَأْخُذُوا اخذ
17 biehseniha onun daha güzeliyle بِأَحْسَنِهَا حسن
18 seurikum göstereceğim sizlere سَأُرِيكُمْ راي
19 dara diyarını دَارَ دور
20 l-fasikine fasıkların الْفَاسِقِينَ فسق

Notlar

Not 1

*Taş tabletler halinde olan Tevrât.**Tevrât'ın hükümlerini hayatlarına geçirmeleri daha güzeldir.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Tefsîl Kavram 651

651 Detaylandırmak; detaylı, ayrılmış.

7. A'râf Suresi

Ayet 163

Arapça Metin (Harekeli)

1117|7|163|وَسْـَٔلْهُمْ عَنِ ٱلْقَرْيَةِ ٱلَّتِى كَانَتْ حَاضِرَةَ ٱلْبَحْرِ إِذْ يَعْدُونَ فِى ٱلسَّبْتِ إِذْ تَأْتِيهِمْ حِيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعًا وَيَوْمَ لَا يَسْبِتُونَ لَا تَأْتِيهِمْ كَذَٰلِكَ نَبْلُوهُم بِمَا كَانُوا۟ يَفْسُقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1117|7|163|وسلهم عن القريه التي كانت حاضره البحر اذ يعدون في السبت اذ تاتيهم حيتانهم يوم سبتهم شرعا ويوم لا يسبتون لا تاتيهم كذلك نبلوهم بما كانوا يفسقون

Latin Literal

163. Ves’elhum anil karyetilletî kânet hâdıratel bahri iz ya’dûne fîs sebti iz te’tîhim hîtânuhum yevme sebtihim şurre’an ve yevme lâ yesbitune lâ te’tîhim, kezâlike neblûhum bi mâ kânû yefsukûn(yefsukûne).

Türkçe Çeviri

Ve sor* onlara kentten; öyle ki olmuştu (o) denize sunuşlu**; taşıyorlardı/sınırı aşıyorlardı o zaman (onlar) sebte272; geliyordu o zaman balıkları onların sebt272 günü belirginleşenler*** (olarak); ve sebt272 olmayan gün gelmiyorlardı; işte böyledir; belalandırıyorduk256 onları fâsıklık38 eder olduklarıyla.

Ahmed Samira Çevirisi

163 And ask/question them about the village/urban city that was present (near) the sea/ocean , when they transgress/violate in the Saturday/Sabbath, when the fishes/large fishes/whales comes to them raised high/clearly showing (on the) day of their Sabbath/Saturday, and (the) day they do not observe the Sabbath by resting and worshipping (it) does not come to them, as/like that We test them because (of) what they were debauching .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 veselhum ve sor onlara وَاسْأَلْهُمْ سال
2 ani عَنِ -
3 l-karyeti kentten الْقَرْيَةِ قري
4 lleti öyle ki الَّتِي -
5 kanet oldu كَانَتْ كون
6 hadirate sunuşlu حَاضِرَةَ حضر
7 l-behri denize الْبَحْرِ بحر
8 iz zaman إِذْ -
9 yea'dune taştılar يَعْدُونَ عدو
10 fi فِي -
11 s-sebti sebte السَّبْتِ سبت
12 iz o zaman إِذْ -
13 te'tihim geliyordu تَأْتِيهِمْ اتي
14 hitanuhum balıkları onların حِيتَانُهُمْ حوت
15 yevme günü يَوْمَ يوم
16 sebtihim sebt سَبْتِهِمْ سبت
17 şurraan belirginleşenler (olarak) شُرَّعًا شرع
18 ve yevme ve gün وَيَوْمَ يوم
19 la olmayan لَا -
20 yesbitune sebt يَسْبِتُونَ سبت
21 la لَا -
22 te'tihim gelmiyorlardı تَأْتِيهِمْ اتي
23 kezalike işte böyledir كَذَٰلِكَ -
24 nebluhum belalandıyorduk نَبْلُوهُمْ بلو
25 bima بِمَا -
26 kanu olduklarıyla كَانُوا كون
27 yefsukune fasıklık eder يَفْسُقُونَ فسق

Notlar

Not 1

*Resûl Muhammed.**Deniz kenarında.***Görünürler.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Bela Kavram 256

256 Test, deneme amaçlı Yüce Allah katından gelen sıkıntı, felaket, bela, zor bir durum.

Sebt Kavram 272

272 Sebt/Şabat/Şabbat; Yahudilere dinden bir şeriat olan, onlara özel emredilen bir uygulama. Haftanın bir gününde iş bırakılacak ve o gün Tevrat dersleri yapılacaktır. Günümüz Yahudileri bu günü Cumartesi olarak uygulamaktadırlar. Yüce Allah'ın sebt emri yine şirke kurban gitmiş ve Yahudiler sınırı aşmıştır. Günümüzde Cumartesi günleri elektrik düğmesine bile basmadan tüm günü hiç bir iş yapmadan geçirmektedirler.

7. A'râf Suresi

Ayet 165

Arapça Metin (Harekeli)

1119|7|165|فَلَمَّا نَسُوا۟ مَا ذُكِّرُوا۟ بِهِۦٓ أَنجَيْنَا ٱلَّذِينَ يَنْهَوْنَ عَنِ ٱلسُّوٓءِ وَأَخَذْنَا ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ بِعَذَابٍۭ بَـِٔيسٍۭ بِمَا كَانُوا۟ يَفْسُقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1119|7|165|فلما نسوا ما ذكروا به انجينا الذين ينهون عن السو واخذنا الذين ظلموا بعذاب بيس بما كانوا يفسقون

Latin Literal

165. Fe lemmâ nesû mâ zukkirû bihî enceynellezîne yenhevne anis sûi ve ahaznellezîne zalemû bi azâbin beîsin bi mâ kânû yefsukûn(yefsukûne).

Türkçe Çeviri

Öyle ki ne zaman unuttular kendisiyle* zikredileni78; kurtardık kötülükten meneden kimseleri; ve tuttuk zulmetmiş257 kimseleri çetin/güçlü bir azapla; fâsıklık38 eder olduklarıyla.

Ahmed Samira Çevirisi

165 So when they forgot what they were reminded with it, We saved/rescued those who forbid/prevent from the bad/evil/harm, and We took those who were unjust/oppressive with strong/severe torture because (of) what they were debauching .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 felemma öyle ki ne zaman فَلَمَّا -
2 nesu unuttular نَسُوا نسي
3 ma مَا -
4 zukkiru zikredileni ذُكِّرُوا ذكر
5 bihi kendisiyle بِهِ -
6 enceyna kurtardık أَنْجَيْنَا نجو
7 ellezine kimseleri الَّذِينَ -
8 yenhevne men ediyorlardı يَنْهَوْنَ نهي
9 ani عَنِ -
10 s-su'i kötülükten السُّوءِ سوا
11 ve ehazna ve tuttuk وَأَخَذْنَا اخذ
12 ellezine kimseleri الَّذِينَ -
13 zelemu zulmettiler ظَلَمُوا ظلم
14 biazabin bir azapla بِعَذَابٍ عذب
15 beisin çetin بَئِيسٍ باس
16 bima بِمَا -
17 kanu olduklarıyla كَانُوا كون
18 yefsukune fasıklık ederler يَفْسُقُونَ فسق

Notlar

Not 1

*Yüce Allah'ın kutsal mesajı.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Zikir/zikr Kavram 78

78 Hatırlatma, öğüt. Kur'an bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.

Zalim, zulmetmek. Kavram 257

257 Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır.

9. Tevbe Suresi

Ayet 8

Arapça Metin (Harekeli)

1243|9|8|كَيْفَ وَإِن يَظْهَرُوا۟ عَلَيْكُمْ لَا يَرْقُبُوا۟ فِيكُمْ إِلًّا وَلَا ذِمَّةً يُرْضُونَكُم بِأَفْوَٰهِهِمْ وَتَأْبَىٰ قُلُوبُهُمْ وَأَكْثَرُهُمْ فَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1243|9|8|كيف وان يظهروا عليكم لا يرقبوا فيكم الا ولا ذمه يرضونكم بافوههم وتابي قلوبهم واكثرهم فسقون

Latin Literal

8. Keyfe ve in yazherû aleykum lâ yerkubû fîkum illen ve lâ zimmeh (zimmeten), yurdûnekum bi efvâhihim ve te’bâ kulûbuhum, ve ekseruhum fâsikûn(fâsikûne).

Türkçe Çeviri

Nasıldır? Ve eğer (zaferle) ortaya çıksalar sizlere (karşı); gözetmezler sizlerde bir illî*; ne de bir zimmet**; razı ederler sizleri ağızlarıyla; ve karşı koyar kalpleri onların; ve çokları onların fâsıklardır38.

Ahmed Samira Çevirisi

8 How, and if they conquer/defeat on you, they do not observe/guard (respect) in you a relationship/contract and nor promise/contract/guarantee , they please/satisfy you with their mouths and their hearts/minds refuse/hate, and most of them (are) debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 keyfe nasıl? كَيْفَ كيف
2 vein ve eğer وَإِنْ -
3 yezheru (zaferle) ortaya çıksalar يَظْهَرُوا ظهر
4 aleykum sizlere (karşı) عَلَيْكُمْ -
5 la لَا -
6 yerkubu gözetlemezler يَرْقُبُوا رقب
7 fikum sizlerde فِيكُمْ -
8 illen bir illî إِلًّا الل
9 ve la ne de وَلَا -
10 zimmeten bir zimmet ذِمَّةً ذمم
11 yurdunekum razı ederler sizleri يُرْضُونَكُمْ رضو
12 biefvahihim ağızlarıyla بِأَفْوَاهِهِمْ فوه
13 vete'ba ve karşı koyar وَتَأْبَىٰ ابي
14 kulubuhum kalpleri onların قُلُوبُهُمْ قلب
15 ve ekseruhum ve çokları onların وَأَكْثَرُهُمْ كثر
16 fasikune fasıklardır فَاسِقُونَ فسق

Notlar

Not 1

*İllîyet, bağlantı, ilişki.**Garanti bir koruma, kollama, güven verme.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

9. Tevbe Suresi

Ayet 24

Arapça Metin (Harekeli)

1259|9|24|قُلْ إِن كَانَ ءَابَآؤُكُمْ وَأَبْنَآؤُكُمْ وَإِخْوَٰنُكُمْ وَأَزْوَٰجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَٰلٌ ٱقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَٰرَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَٰكِنُ تَرْضَوْنَهَآ أَحَبَّ إِلَيْكُم مِّنَ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَجِهَادٍ فِى سَبِيلِهِۦ فَتَرَبَّصُوا۟ حَتَّىٰ يَأْتِىَ ٱللَّهُ بِأَمْرِهِۦ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْفَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1259|9|24|قل ان كان اباوكم وابناوكم واخونكم وازوجكم وعشيرتكم وامول اقترفتموها وتجره تخشون كسادها ومسكن ترضونها احب اليكم من الله ورسوله وجهاد في سبيله فتربصوا حتي ياتي الله بامره والله لا يهدي القوم الفسقين

Latin Literal

24. Kul in kâne âbâukum ve ebnâukum ve ıhvânukum ve ezvâcukum ve aşîretukum ve emvâlunıktereftumûhâ ve ticâretun tahşevne kesâdehâ ve mesâkinu terdavnehâ ehabbe ileykum minallâhi ve resûlihî ve cihâdin fî sebîlihî fe terabbesû hattâ ye’ tiyallâhu bi emrih(emrihî), vallâhu lâ yehdîl kavmel fasikîn(fasikîne).

Türkçe Çeviri

De ki: "Eğer olduysa babalarınız/atalarınız; ve oğullarınız; ve kardeşleriniz; ve eşleriniz; ve aşiretiniz; ve mallar (ki) işleyip kazandınız onu; ve bir ticaret (ki) korkarsınız kesata* ona; ve meskenler (ki) arzularsınız onu; daha sevgili sizlere Allah’tan ve resûlünden700; ve cihat356 etmekten O'nun** yolunda336; öyle ki gözetleyin; ta ki gelir Allah emriyle; ve Allah doğru yola kılavuzlamaz fâsıklar38 kavmini/toplumunu."

Ahmed Samira Çevirisi

24 Say: "If your fathers, and your sons, and your brothers, and your spouses and your father’s near relations/tribe, and properties/wealths you committed/perpetrated it, and commercial trade you fear its slump/depression , and residence you accept/approve it, (are) more lovable/likable to you than God and His messenger and struggling/defending for the faith in His way/path , so wait/remain until God comes with His123order/command, and God does not guide the nation the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kul de ki قُلْ قول
2 in eğer إِنْ -
3 kane olduysa كَانَ كون
4 aba'ukum babalarınız/atalarınız ابَاؤُكُمْ ابو
5 ve ebna'ukum ve oğullarınız وَأَبْنَاؤُكُمْ بني
6 ve ihvanukum ve kardeşleriniz وَإِخْوَانُكُمْ اخو
7 ve ezvacukum ve eşleriniz وَأَزْوَاجُكُمْ زوج
8 ve aşiratukum ve aşiretiniz وَعَشِيرَتُكُمْ عشر
9 ve emvalun ve mallar وَأَمْوَالٌ مول
10 kteraftumuha işleyip kazandınız onu اقْتَرَفْتُمُوهَا قرف
11 ve ticaratun ve bir ticaret (ki) وَتِجَارَةٌ تجر
12 tehşevne korkarsınız تَخْشَوْنَ خشي
13 kesadeha kesata ona كَسَادَهَا كسد
14 ve mesakinu ve meskenler (ki) وَمَسَاكِنُ سكن
15 terdevneha arzularsınız onu تَرْضَوْنَهَا رضو
16 ehabbe daha sevgili أَحَبَّ حبب
17 ileykum sizlere إِلَيْكُمْ -
18 mine مِنَ -
19 llahi Allah’tan اللَّهِ -
20 ve rasulihi ve resûlünden وَرَسُولِهِ رسل
21 ve cihadin ve cihat etmekten وَجِهَادٍ جهد
22 fi فِي -
23 sebilihi O'nun yolunda سَبِيلِهِ سبل
24 feterabbesu öyle ki gözetleyin فَتَرَبَّصُوا ربص
25 hatta ta ki حَتَّىٰ -
26 ye'tiye gelir يَأْتِيَ اتي
27 llahu Allah’ın اللَّهُ -
28 biemrihi emriyle بِأَمْرِهِ امر
29 vallahu ve Allah وَاللَّهُ -
30 la لَا -
31 yehdi doğru yola kılavuzlamaz يَهْدِي هدي
32 l-kavme kavmini/toplumunu الْقَوْمَ قوم
33 l-fasikine fasıklar الْفَاسِقِينَ فسق

Notlar

Not 1

*Durgunluk, hareketsizlik.**Allah'ın.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Allah'ın yolu. Kavram 336

336 Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.

Cihat etmek Kavram 356

356 Mücadele etmek. Kur’an’da savaş/öldürmek katletmek olarak işaret edilir. Cihat etmek Kur’an’la yapılan mücadeledir. 25:52 ayetinde kâfirlerle karşı en büyük cihadın Kur’an’la yapılması gerektiğini Yüce Rabbimiz apaçık bir şekilde bizlere bildirilmektedir. Kur’an’la cihat eden kimselere de mücahit denir.

Allah ve resûlü=Kur'an. Kavram 700

700 Yüce Allah'ın mesajı olan sadece Kur'an. Yüce Allah'la resûllerinin arası asla ayrılamaz. Muhammed resûl kendisine şerefli elçi aracılığıyla indirilen Yüce Allah'ın mesajını direkt olarak okumuştur. Resûl olarak okuduğu ayetler Yüce Allah'ı temsil ettiği için Allah ve resûlü denildiğinde sadece Kur'an anlarız. Kur'an'ın hükümleri anlarız.

9. Tevbe Suresi

Ayet 53

Arapça Metin (Harekeli)

1288|9|53|قُلْ أَنفِقُوا۟ طَوْعًا أَوْ كَرْهًا لَّن يُتَقَبَّلَ مِنكُمْ إِنَّكُمْ كُنتُمْ قَوْمًا فَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1288|9|53|قل انفقوا طوعا او كرها لن يتقبل منكم انكم كنتم قوما فسقين

Latin Literal

53. Kul enfikû tav’an ev kerhen len yutekabbele minkum, innekum kuntum kavmen fâsikîn(fâsikîne).

Türkçe Çeviri

De ki: "İnfak6 edin gönüllü veya kerhen; asla kabul edilmez sizlerden; doğrusu sizler oldunuz fâsık38 bir kavim/toplum."

Ahmed Samira Çevirisi

53 Say: "Spend voluntarily or forcefully/involuntarily , (it) will never/not be accepted from you, that you are/were a nation (of) debauchers ."

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kul de ki قُلْ قول
2 enfiku infak edin أَنْفِقُوا نفق
3 tav'an gönüllü طَوْعًا طوع
4 ev veya أَوْ -
5 kerhen kerhen كَرْهًا كره
6 len asla لَنْ -
7 yutekabbele kabul edilmez يُتَقَبَّلَ قبل
8 minkum sizlerden مِنْكُمْ -
9 innekum doğrusu sizler إِنَّكُمْ -
10 kuntum oldunuz كُنْتُمْ كون
11 kavmen bir kavim/toplum قَوْمًا قوم
12 fasikine fasıklar فَاسِقِينَ فسق

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

infak Kavram 6

6 Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

9. Tevbe Suresi

Ayet 67

Arapça Metin (Harekeli)

1302|9|67|ٱلْمُنَٰفِقُونَ وَٱلْمُنَٰفِقَٰتُ بَعْضُهُم مِّنۢ بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِٱلْمُنكَرِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ أَيْدِيَهُمْ نَسُوا۟ ٱللَّهَ فَنَسِيَهُمْ إِنَّ ٱلْمُنَٰفِقِينَ هُمُ ٱلْفَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1302|9|67|المنفقون والمنفقت بعضهم من بعض يامرون بالمنكر وينهون عن المعروف ويقبضون ايديهم نسوا الله فنسيهم ان المنفقين هم الفسقون

Latin Literal

67. El munâfikûne vel munâfikâtu ba’duhum min ba’d(ba’din), ye’murûne bil munkeri ve yenhevne anil ma’rûfi ve yakbidûne eydiyehum nesûllâhe fe nesiyehum innel munâfıkîne humul fâsikûn(fâsikûne).

Türkçe Çeviri

Münâfık26 erkekler ve münâfık26 kadınlar*; bir kısmı onların bir kısımdandır; emrederler münkeri82 ve menederler maruftan291; ve tutarlar/kavrarlar** ellerini; unuttular Allah'ı; öyle ki unuttu (Allah) onları; doğrusu münâfıklar26; işte onlardır fâsıklar38.

Ahmed Samira Çevirisi

67 The hypocrites (M) and the hypocrites (F) some of them (are) from some (they are for each other), they order/command by the defiance of God and His orders/awfulness/obscenity , and they forbid/prevent from the kindness/generosity and they grasp/tighten/hold their hands, they forgot God, so He forgot them, that the hypocrites, they are the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 el-munafikune münafık erkekler الْمُنَافِقُونَ نفق
2 velmunafikatu ve münafık kadınlar وَالْمُنَافِقَاتُ نفق
3 bea'duhum bir kısmı onların بَعْضُهُمْ بعض
4 min مِنْ -
5 bea'din bir kısımdandır بَعْضٍ بعض
6 ye'murune emrederler يَأْمُرُونَ امر
7 bil-munkeri münkeri بِالْمُنْكَرِ نكر
8 ve yenhevne ve menederler وَيَنْهَوْنَ نهي
9 ani عَنِ -
10 l-mea'rufi maruftan الْمَعْرُوفِ عرف
11 ve yekbidune ve tutarlar/kavrarlar وَيَقْبِضُونَ قبض
12 eydiyehum ellerini أَيْدِيَهُمْ يدي
13 nesu unuttular نَسُوا نسي
14 llahe Allah'ı اللَّهَ -
15 fenesiyehum öyle ki unuttu onları فَنَسِيَهُمْ نسي
16 inne doğrusu إِنَّ -
17 l-munafikine münafıklar الْمُنَافِقِينَ نفق
18 humu işte onlardır هُمُ -
19 l-fasikune fasıklar الْفَاسِقُونَ فسق

Notlar

Not 1

*9:71ayetinde mümin erkekler ve mümin kadınların özelliği bildirilmiştir.**Kavuştururlar elleri. Birbirlerinin ellerini tutarlar, ellerini mallarına bağlarlar gibi anlamlar verilebilir.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Münâfık Kavram 26

26 İç yüzünü gizleyen. İki yüzlü.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Münker Kavram 82

82 İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.

maruf Kavram 291

291 Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.

9. Tevbe Suresi

Ayet 80

Arapça Metin (Harekeli)

1315|9|80|ٱسْتَغْفِرْ لَهُمْ أَوْ لَا تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ إِن تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ سَبْعِينَ مَرَّةً فَلَن يَغْفِرَ ٱللَّهُ لَهُمْ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَفَرُوا۟ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْفَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1315|9|80|استغفر لهم او لا تستغفر لهم ان تستغفر لهم سبعين مره فلن يغفر الله لهم ذلك بانهم كفروا بالله ورسوله والله لا يهدي القوم الفسقين

Latin Literal

80. İstagfir lehum ev lâ testagfir lehum, in testagfir lehum seb’îne merreten fe len yagfirallâhu lehum, zâlike bi ennehum keferû billâhi ve resûlih(resûlihi), vallâhu lâ yehdîl kavmel fâsikîn(fâsikîne).

Türkçe Çeviri

İstiğfar396 et onlara ya da istiğfar396 etme onlara; eğer istiğfar etsen onlara yetmiş kere*; öyle ki asla mağfiret319 etmez Allah onlara; işte bu; ki kâfirlik25 ettikleri nedeniyledir onların Allah’a ve resûlüne700; ve Allah doğru yola kılavuzlamaz fâsık38 kavmi/toplumu.

Ahmed Samira Çevirisi

80 Ask for forgiveness for them or you do not ask for forgiveness for them, if you ask for forgiveness for them seventy time(s), so God will never/not forgive for them, that (is) because they (E) disbelieved by God and His messenger, and God does not guide the nation the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 istegfir istiğfar et اسْتَغْفِرْ غفر
2 lehum onlara لَهُمْ -
3 ev ya da أَوْ -
4 la لَا -
5 testegfir istiğfar etme تَسْتَغْفِرْ غفر
6 lehum onlara لَهُمْ -
7 in eğer إِنْ -
8 testegfir istiğfar etsen تَسْتَغْفِرْ غفر
9 lehum onlara لَهُمْ -
10 seb'iyne yetmiş سَبْعِينَ سبع
11 merraten kere مَرَّةً مرر
12 felen öyle ki asla فَلَنْ -
13 yegfira mağfiret etmez يَغْفِرَ غفر
14 llahu Allah اللَّهُ -
15 lehum onlara لَهُمْ -
16 zalike işte bu ذَٰلِكَ -
17 biennehum ki onların بِأَنَّهُمْ -
18 keferu kâfirli ettikleri nedeniyle كَفَرُوا كفر
19 billahi Allah’a بِاللَّهِ -
20 ve rasulihi ve resûlüne وَرَسُولِهِ رسل
21 vallahu ve Allah وَاللَّهُ -
22 la لَا -
23 yehdi doğru yola kılavuzlamaz يَهْدِي هدي
24 l-kavme kavmi الْقَوْمَ قوم
25 l-fasikine fasık الْفَاسِقِينَ فسق

Notlar

Not 1

*Tamamı zan olan uyduruk hadislerdeki nebi Muhammed'in şefaatçi olacağı inancının tamamen yanlış olduğuna büyük bir delildir. Yüce Allah kimseye şefaat hakkı vermez. Tek şefaat eden kendisidir.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Kâfir Kavram 25

25 Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Mağfiret Kavram 319

319 Bağışlama, affetme.

istiğfar Kavram 396

396 Mağfiret dilemek, suçlarının bağışlanmasını dilemek.

Allah ve resûlü=Kur'an. Kavram 700

700 Yüce Allah'ın mesajı olan sadece Kur'an. Yüce Allah'la resûllerinin arası asla ayrılamaz. Muhammed resûl kendisine şerefli elçi aracılığıyla indirilen Yüce Allah'ın mesajını direkt olarak okumuştur. Resûl olarak okuduğu ayetler Yüce Allah'ı temsil ettiği için Allah ve resûlü denildiğinde sadece Kur'an anlarız. Kur'an'ın hükümleri anlarız.

9. Tevbe Suresi

Ayet 84

Arapça Metin (Harekeli)

1319|9|84|وَلَا تُصَلِّ عَلَىٰٓ أَحَدٍ مِّنْهُم مَّاتَ أَبَدًا وَلَا تَقُمْ عَلَىٰ قَبْرِهِۦٓ إِنَّهُمْ كَفَرُوا۟ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَمَاتُوا۟ وَهُمْ فَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1319|9|84|ولا تصل علي احد منهم مات ابدا ولا تقم علي قبره انهم كفروا بالله ورسوله وماتوا وهم فسقون

Latin Literal

84. Ve lâ tusalli alâ ehadin minhum mâte ebeden ve lâ tekum alâ kabrih(kabrihi), innehum keferû billâhi ve resûlihî ve mâtû ve hum fâsikûn (fâsikûne).

Türkçe Çeviri

Ve salla52* edilmez onlardan ölen birine ebediyen; ve kıyam143 etme onun kabrinde; doğrusu onlar kâfirlik25 ettiler Allah'a ve resûlüne; ve öldüler; ve onlar fâsıklardı38.

Ahmed Samira Çevirisi

84 And do not ever pray on anyone from them (that) died, and do not stand on his grave/burial place, that they truly disbelieved by God and His messenger, and they died and (while) they are debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve la ve وَلَا -
2 tusalli salla edilmez تُصَلِّ صلو
3 ala عَلَىٰ -
4 ehadin birine أَحَدٍ احد
5 minhum onlardan مِنْهُمْ -
6 mate ölen مَاتَ موت
7 ebeden ebediyen/ilelebet أَبَدًا ابد
8 ve la ve وَلَا -
9 tekum dikelme/kıyam etme/ayakta durma/dikleşme تَقُمْ قوم
10 ala عَلَىٰ -
11 kabrihi onun kabrinde قَبْرِهِ قبر
12 innehum doğrusu onlar إِنَّهُمْ -
13 keferu kâfirlik ettiler كَفَرُوا كفر
14 billahi Allah'a بِاللَّهِ -
15 ve rasulihi ve resulüne/elçisine onun وَرَسُولِهِ رسل
16 ve matu ve öldüler وَمَاتُوا موت
17 vehum ve onlar وَهُمْ -
18 fasikune fasıklar فَاسِقُونَ فسق

Notlar

Not 1

*Yüz çevirmemek, ilgisiz kalmamak, kale almak, umursamak, kayıtsız kalmamak, mühimsemek, tepkisiz kalmayarak üzerine titremek.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Kâfir Kavram 25

25 Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

insanın salla eylemi; genel tanım Kavram 52

52 Hedeflenen şeye yüz çevirmemek, ilgisiz kalmamak, kale almak, umursamak, kayıtsız kalmamak, mühimsemek, tepkisiz kalmayarak üzerine titremek, hedefi akıl/fikir kılavuzluğunda takip etmek

Kıyam; genel tanım. Kavram 143

143 Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; bir amaç için ayaklanması/hareketlenmesi.

9. Tevbe Suresi

Ayet 96

Arapça Metin (Harekeli)

1331|9|96|يَحْلِفُونَ لَكُمْ لِتَرْضَوْا۟ عَنْهُمْ فَإِن تَرْضَوْا۟ عَنْهُمْ فَإِنَّ ٱللَّهَ لَا يَرْضَىٰ عَنِ ٱلْقَوْمِ ٱلْفَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1331|9|96|يحلفون لكم لترضوا عنهم فان ترضوا عنهم فان الله لا يرضي عن القوم الفسقين

Latin Literal

96. Yahlifûne lekum li terdav anhum, fe in terdav anhum fe innallâhe lâ yerdâ anil kavmil fâsikîn(fâsikîne).

Türkçe Çeviri

Ant içerler sizlere razı olmanız için onlardan; öyle ki eğer razı olursanız onlardan; öyle ki doğrusu Allah razı olmaz fâsık38 kavimden/toplumdan.

Ahmed Samira Çevirisi

96 They swear/take oath to you to accept/approve of them, so if you accept/approve of them, so that God does not accept/approve of the nation the debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 yehlifune ant içerler يَحْلِفُونَ حلف
2 lekum sizlere لَكُمْ -
3 literdev razı olmanız için لِتَرْضَوْا رضو
4 anhum onlardan عَنْهُمْ -
5 fein öyle ki eğer فَإِنْ -
6 terdev razı olursanız تَرْضَوْا رضو
7 anhum onlardan عَنْهُمْ -
8 feinne öyle ki doğrusu فَإِنَّ -
9 llahe Allah اللَّهَ -
10 la لَا -
11 yerda razı olmaz يَرْضَىٰ رضو
12 ani عَنِ -
13 l-kavmi kavimden/toplumdan الْقَوْمِ قوم
14 l-fasikine fasık الْفَاسِقِينَ فسق

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

10. Yunus Suresi

Ayet 33

Arapça Metin (Harekeli)

1395|10|33|كَذَٰلِكَ حَقَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى ٱلَّذِينَ فَسَقُوٓا۟ أَنَّهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

1395|10|33|كذلك حقت كلمت ربك علي الذين فسقوا انهم لا يومنون

Latin Literal

33. Kezâlike hakkat kelimetu rabbike alellezîne fesekû ennehum lâ yu’minûn(yu’minûne).

Türkçe Çeviri

İşte böyledir; hakikat* oldu kelimesi416 (senin) Rabbinin4 fâsık38 olmuş kimselere karşı ki onlar iman47 etmezler.

Ahmed Samira Çevirisi

33 As/like that your Lord’s word/expression became correct/true , on those who debauched , that they do not believe.

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 kezalike işte böyledir كَذَٰلِكَ -
2 hakkat hakikat oldu حَقَّتْ حقق
3 kelimetu kelimesi كَلِمَتُ كلم
4 rabbike (senin) Rabbinin رَبِّكَ ربب
5 ala karşı عَلَى -
6 ellezine kimseler الَّذِينَ -
7 feseku fasıklık ederler فَسَقُوا فسق
8 ennehum ki onlar أَنَّهُمْ -
9 la لَا -
10 yu'minune iman etmezler يُؤْمِنُونَ امن

Notlar

Not 1

*Hak/gerçek.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Rab Kavram 4

4 Efendi, komuta eden.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

iman Kavram 47

47 Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

Yüce Allah'ın kelimesi/sözü. Kavram 416

416 Buyruğu, emri, hükmü, kararı, 'ol' demesi.

27. Neml Suresi

Ayet 12

Arapça Metin (Harekeli)

3169|27|12|وَأَدْخِلْ يَدَكَ فِى جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَآءَ مِنْ غَيْرِ سُوٓءٍ فِى تِسْعِ ءَايَٰتٍ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَقَوْمِهِۦٓ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَوْمًا فَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

3169|27|12|وادخل يدك في جيبك تخرج بيضا من غير سو في تسع ايت الي فرعون وقومه انهم كانوا قوما فسقين

Latin Literal

12. Ve edhıl yedeke fî ceybike tahruc beydâe min gayri sûin fî tis’ı âyâtin ilâ fir’avne ve kavmih(kavmihî), innehum kânû kavmen fâsikîn(fâsikîne).

Türkçe Çeviri

Ve sok elini ceybine855; çıkar* beyaz olmaksızın bir kötülük/şer/zarar; dokuz ayet içindedir** firavuna karşı ve kavmine/toplumuna onun***; doğrusu onlar oldular fâsık38 bir kavim/toplum.

Ahmed Samira Çevirisi

12 And enter your hand in your collar/opening it appears/emerges white from without bad/evil/harm, in nine evidences/signs to Pharaoh and his nation, that they truly were a nation (of) debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 ve edhil ve sok وَأَدْخِلْ دخل
2 yedeke elini يَدَكَ يدي
3 fi فِي -
4 ceybike ceybine جَيْبِكَ جيب
5 tehruc çıkar تَخْرُجْ خرج
6 beyda'e beyaz بَيْضَاءَ بيض
7 min مِنْ -
8 gayri olmaksızın غَيْرِ غير
9 su'in bir kötülük/şer/zarar سُوءٍ سوا
10 fi içindedir فِي -
11 tis'i dokuz تِسْعِ تسع
12 ayatin ayet ايَاتٍ ايي
13 ila karşı إِلَىٰ -
14 fir'avne firavun فِرْعَوْنَ -
15 ve kavmihi ve kavmine onun وَقَوْمِهِ قوم
16 innehum doğrusu onlar إِنَّهُمْ -
17 kanu oldular كَانُوا كون
18 kavmen bir kavim قَوْمًا قوم
19 fasikine fasık فَاسِقِينَ فسق

Notlar

Not 1

*El.**Firavun ve kavmine karşı gerçekleşecek dokuz ayet içinde bir ayettir. ***Firavunun.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

28. Kasas Suresi

Ayet 32

Arapça Metin (Harekeli)

3282|28|32|ٱسْلُكْ يَدَكَ فِى جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَآءَ مِنْ غَيْرِ سُوٓءٍ وَٱضْمُمْ إِلَيْكَ جَنَاحَكَ مِنَ ٱلرَّهْبِ فَذَٰنِكَ بُرْهَٰنَانِ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَإِي۟هِۦٓ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَوْمًا فَٰسِقِينَ

Arapça Metin (Harekesiz)

3282|28|32|اسلك يدك في جيبك تخرج بيضا من غير سو واضمم اليك جناحك من الرهب فذنك برهنان من ربك الي فرعون وملايه انهم كانوا قوما فسقين

Latin Literal

32. Usluk yedeke fî ceybike tahruc beydâe min gayri sû(sûin), vadmum ileyke cenâhake miner rehbi fe zânike burhânâni min rabbike ilâ fir’avne ve melâih(melâihî), innehum kânû kavmen fâsikîn(fâsikîne).

Türkçe Çeviri

Sok elini ceybine855; çıkar* beyaz olmaksızın bir kötülük/şer/zarar; ve topla/birleştir kendine kanadını857 rahbetten1016**; işte bu ikisi***; iki delildir*** Rabbinden4 firavuna karşı ve melesine364 onun****; doğrusu onlar oldular bir kavim/toplum bir fâsık38.

Ahmed Samira Çevirisi

32 Enter/pass your hand in your collar/pocket , it emerges white from without evil/harm , and gather/join (fold) to you your wing/side from the terror/fright, so those two are two proofs/evidences from your Lord to Pharaoh, and his nobles/assembly , that they were a nation (of) debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 asluk sok اسْلُكْ سلك
2 yedeke elini يَدَكَ يدي
3 fi فِي -
4 ceybike ceybine جَيْبِكَ جيب
5 tehruc çıkar تَخْرُجْ خرج
6 beyda'e beyaz بَيْضَاءَ بيض
7 min مِنْ -
8 gayri olmaksızın غَيْرِ غير
9 su'in bir kötülük/şer/zarar سُوءٍ سوا
10 vedmum ve topla/birleştir وَاضْمُمْ ضمم
11 ileyke kendine إِلَيْكَ -
12 cenahake kanadını/yanını جَنَاحَكَ جنح
13 mine مِنَ -
14 r-rahbi korkudan/dehşetten الرَّهْبِ رهب
15 fezanike işte bu ikisi فَذَانِكَ -
16 burhanani iki delildir بُرْهَانَانِ برهن
17 min مِنْ -
18 rabbike Rabbinden رَبِّكَ ربب
19 ila karşı إِلَىٰ -
20 fir'avne firavuna فِرْعَوْنَ -
21 ve meleihi ve melesine onun وَمَلَئِهِ ملا
22 innehum doğrusu onlar إِنَّهُمْ -
23 kanu oldular كَانُوا كون
24 kavmen bir kavim قَوْمًا قوم
25 fasikine bir fâsık فَاسِقِينَ فسق

Notlar

Not 1

*El.**Görenlere dehşet/korku veren kanadı normal el yapmak için vücuduna birleştir/topla.***Elin beyaz renkli, bir kötülük/şer/zarar içermeden çıkması ve elin dehşet verici bir kanada dönüşmesi. ****Firavunun.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Rab Kavram 4

4 Efendi, komuta eden.

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Mele Kavram 364

364 Toplumun önde gelenleri, yetkinleri.

Rahbet Kavram 1016

1016 Saygıdan ürperme, derin saygıdan dolayı çekinme, azametinden dolayı korkma, titreme.

57. Hadid Suresi

Ayet 26

Arapça Metin (Harekeli)

5099|57|26|وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا وَإِبْرَٰهِيمَ وَجَعَلْنَا فِى ذُرِّيَّتِهِمَا ٱلنُّبُوَّةَ وَٱلْكِتَٰبَ فَمِنْهُم مُّهْتَدٍ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ فَٰسِقُونَ

Arapça Metin (Harekesiz)

5099|57|26|ولقد ارسلنا نوحا وابرهيم وجعلنا في ذريتهما النبوه والكتب فمنهم مهتد وكثير منهم فسقون

Latin Literal

26. Ve lekad erselnâ nûhan ve ibrâhîme ve cealnâ fî zurriyyetihimen nubuvvete vel kitâbe fe minhum muhted(muhtedin), ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).

Türkçe Çeviri

Ve ant olsun gönderdik Nûh'u ve İbrahim'i; ve yaptık ikisinin zürriyetinde380 nebiliği*; ve kitabı*; öyle ki onlardandır** doğru yola kılavuzlu; ve ekserisi*** onlardan** fâsıklardır38.

Ahmed Samira Çevirisi

26 And We (E) had sent Noah and Abraham, and We made/put in their (B)’s descendants the prophethood and The Book , so from them (who) is guided and many from them (are) debauchers .

Kelime Kelime Analiz Tablosu

No Kelime Anlam Arapça Kök
1 velekad ve ant olsun وَلَقَدْ -
2 erselna gönderdik أَرْسَلْنَا رسل
3 nuhen Nuh'u نُوحًا -
4 ve ibrahime ve İbrahim'i وَإِبْرَاهِيمَ -
5 ve cealna ve yaptık وَجَعَلْنَا جعل
6 fi فِي -
7 zurriyyetihima ikisinin zürriyetinde ذُرِّيَّتِهِمَا ذرر
8 n-nubuvvete nebiliği النُّبُوَّةَ نبا
9 velkitabe ve kitabı وَالْكِتَابَ كتب
10 fe minhum öyle ki onlardan فَمِنْهُمْ -
11 muhtedin doğru yola kılavzlu مُهْتَدٍ هدي
12 vekesirun ve ekserisi وَكَثِيرٌ كثر
13 minhum onlardan مِنْهُمْ -
14 fasikune fasıklardır فَاسِقُونَ فسق

Notlar

Not 1

*Nebiler yani kendilerine kitap verilen resûllerin tamamı mutlaka Nûh ve İbrahim'in soyundan/zürriyetinden gelir. **Nûh ve İbrahim'in soyundan gelenler. Araplar ve İsrailoğulları bu soya dahildir.***Nûh ve İbrahim'in soyundan gelenlerin, biyolojik olarak ataları Nûh ve İbrahim olanların çoğu fasıktır. Azı doğru yola kılavuzludur.

📚 Bu Ayette Geçen Kavramlar:

Fâsık Kavram 38

38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Zürriyet Kavram 380

380 Alt nesil, soy. Çoluk çocuk, evlatlar, torunlar vb.

Bu sûredeki kavramlar

📄 PDF Hazırlanıyor

Ayetler hazırlanıyor...

Kur'an-ı Kerim - Kavram 38: Fâsık

Kavram Bilgisi

Kavram Adı: Fâsık

Kavram No: 38

Kısa Açıklama: 38 Sapkın, doğru yoldan çıkan.

Bu Kavramın Geçtiği Ayet Sayısı: 33

Bu Kavramın Geçtiği Ayetler

Bakara Suresi - Ayet 26

Türkçe Meal: Doğrusu Allah çekinmez; ki vurur/ortaya koyar bir misal/örnek; bir sivrisineği 186 ; öyle ki onun üstündekini (de) 186 ; öyle ki ancak iman 47 etmiş kimseler; böylece bilirler ki o (örnek) haktır/gerçektir Rablerinden 4 ; ve ancak kâfirlik 25 etmiş kimseler; öyle ki derler: “Neyi amaçladı/arzuladı Allah bu misalle/örnekle?”; saptırır (Allah) onunla (örnekle) bir çoğunu; ve doğru yola kılavuzlar onunla (örnekle) bir çoğunu; ve saptırır değildir (Allah) onunla (örnekle); ancak fâsıkları 38 .

Arapça: 33|2|26|ان الله لا يستحي ان يضرب مثلا ما بعوضه فما فوقها فاما الذين امنوا فيعلمون انه الحق من ربهم واما الذين كفروا فيقولون ماذا اراد الله بهذا مثلا يضل به كثيرا ويهدي به كثيرا وما يضل به الا الفسقين

Bakara Suresi - Ayet 59

Türkçe Meal: Öyle ki takas etti zulmetmiş 257 kimseler bir sözü/kelamı, onlara denilenden başkasıyla * ; öyle ki indirdik zulmetmiş 257 kimseler üzerine gökten bir pislik; fâsıklık 38 ederler olmuş olmalarından.

Arapça: 66|2|59|فبدل الذين ظلموا قولا غير الذي قيل لهم فانزلنا علي الذين ظلموا رجزا من السما بما كانوا يفسقون

Bakara Suresi - Ayet 99

Türkçe Meal: Ve ant olsun indirdik sana ayetler; beyanlı/bildirmeli/deklarasyonlu; ve kâfirlik 25 eder değildir ona (ayete) fâsıklar 38 dışında.

Arapça: 106|2|99|ولقد انزلنا اليك ايت بينت وما يكفر بها الا الفسقون

Bakara Suresi - Ayet 197

Türkçe Meal: Hac 327 malum 343 aylardır * ; öyle ki kim farz 497 kıldı onlarda (aylarda) haccı 327 ; öyle ki yoktur cinsellik içeren davranışlar; ve yoktur fasıklık 38 ; ve yoktur dalaşma hacta; ve yaptığınızı hayırdan/iyilikten bilir onu Allah; ve ikbal/tedarik/erzak edinin ** ; öyle ki doğrusu hayırlısı ikbalin/tedarikin/erzakın takvadır 21 ; ve takvalı 21 olun bana ey elbab/mantık sahipleri!

Arapça: 204|2|197|الحج اشهر معلومت فمن فرض فيهن الحج فلا رفث ولا فسوق ولا جدال في الحج وما تفعلوا من خير يعلمه الله وتزودوا فان خير الزاد التقوي واتقون ياولي الالبب

Bakara Suresi - Ayet 282

Türkçe Meal: Ey iman 47 etmiş kimseler! Borçlandığınız zaman borç; belirlenmiş bir ecele/süreye kadar; öyle ki yazın onu (borcu); ve yazsın aranızdan bir kâtip/yazıcı adaletle 680 ; geri çevirmesin/reddetmesin kâtip/yazıcı; ki yazsın Allah'ın ona öğrettiği gibi * ; öyle ki yazsın ve dikte etsin ** (borçlu) kimse (ki) üzerindedir hak (borçlu); ve takvalı 21 olsun (borçlu) Allah’a; Rabbine; ve azaltmasın (borçlu) ondan (borçtan) bir şey; öyle ki eğer üzerinde hak olmuş olan (borçlu) kimse bir aklı ermezse ya da bir zayıfsa/acizse ya da o tabi olamazsa/güç yetiremezse dikte etmeye ** ; öyle ki dikte etsin ** velisi onun adaletle 680 ; ve şahit/tanık edin iki şahidi/tanığı adamlarınızdan/erkeklerinizden; öyle ki eğer asla olmazsa iki adam/erkek; öyle ki bir adam/erkek ve iki kadın 384 şahitlerden; razı olduğunuz kimseden; ki dalalete düşer o ikisinin biri (bir kadın); öyle ki hatırlatır o ikisinin biri (kadın) diğerine 384 ; ve geri çevirmesin/reddetmesin şahitler davet edildikleri zaman; üşenmeyin yazmaya onu (borcu); az ya da çok; eceline kadar onun (borcun); işte bu; daha eşittir Allah’ın indinde/katında; ve daha diktir/ayaktadır/kıyamdadır şahitliğe/tanıklığa; ve daha yakındır kuşkulanmamamıza; dışındadır ki olur hazır bir ticaret *** ; değiş tokuş edersiniz onu aranızda; öyle ki yoktur üzerinize bir günah ki yazmazsınız onu; ve şahit/tanık tutun alışveriş ettiğiniz **** zaman; ve de zarara uğratılmasın kâtip/yazan; ve de şahit/tanık; ve eğer faaliyet içinde olursanız (zarara uğratmaya); öyle ki doğrusu o (faaliyet) bir fâsıktır 38 sizlere; ve takvalı 21 olun Allah’a; ve öğretir sizlere Allah; ve Allah her bir şeyi bilendir.

Arapça: 289|2|282|يايها الذين امنوا اذا تداينتم بدين الي اجل مسمي فاكتبوه وليكتب بينكم كاتب بالعدل ولا ياب كاتب ان يكتب كما علمه الله فليكتب وليملل الذي عليه الحق وليتق الله ربه ولا يبخس منه شيا فان كان الذي عليه الحق سفيها او ضعيفا او لا يستطيع ان يمل هو فليملل وليه بالعدل واستشهدوا شهيدين من رجالكم فان لم يكونا رجلين فرجل وامراتان ممن ترضون من الشهدا ان تضل احديهما فتذكر احديهما الاخري ولا ياب الشهدا اذا ما دعوا ولا تسموا ان تكتبوه صغيرا او كبيرا الي اجله ذلكم اقسط عند الله واقوم للشهده وادني الا ترتابوا الا ان تكون تجره حاضره تديرونها بينكم فليس عليكم جناح الا تكتبوها واشهدوا اذا تبايعتم ولا يضار كاتب ولا شهيد وان تفعلوا فانه فسوق بكم واتقوا الله ويعلمكم الله والله بكل شي عليم

Âl-i İmrân Suresi - Ayet 82

Türkçe Meal: Öyle ki kim yüz çevirdi sonrasında bunun; öyle ki işte bunlar; onlardır fâsıklar 38 .

Arapça: 375|3|82|فمن تولي بعد ذلك فاوليك هم الفسقون

Âl-i İmrân Suresi - Ayet 110

Türkçe Meal: Oldunuz insanlar için çıkarılmış hayırlı/iyi bir ümmet 305 ; emredersiniz 200 marufla 291 ; ve menedersiniz münkerden 82 ; ve iman 47 edesiniz Allah'a; ve eğer iman 47 etseydi kitap ehli 135 ; mutlak olurdu bir hayır onlara; onlardandır müminler 451 ; ve ekserisi/çoğu onların fâsıklardır 38 .

Arapça: 403|3|110|كنتم خير امه اخرجت للناس تامرون بالمعروف وتنهون عن المنكر وتومنون بالله ولو امن اهل الكتب لكان خيرا لهم منهم المومنون واكثرهم الفسقون

Mâide Suresi - Ayet 3

Türkçe Meal: Haram kılındı üzerinize ölmüş; ve kan; ve hınzır/domuz eti; ve kendisine Allah’ın dışında başkasının (ismi) adanan/sunulan; ve boğulan (ölen); ve ağır darbeyle/hastalıkla (ölen); ve düşen (ölen); ve boynuzlanmış (ölen); ve yırtıcıların yediği; dışındadır boğazladığınız; ve (haram kılındı) boğazlanan dikilmişler * üzerine -ve ki kısmet ararsınız fal oklarıyla ** -; işte bunlar; bir fısktır 38 ; gündür (ki) umudu kesti kâfirlik 25 etmiş kimseler dininizden 122 ; öyle ki haşyet 53 duymayın onlara; ve haşyet 53 duyun bana; bugün (ki) kemale erdirdim/tamamladım sizlere dininizi 122 ; ve kemale erdirdim/tamamladım üzerinize nimetimi; ve razı oldum sizlere İslam’ı 218 bir din 122 (olarak); öyle ki kim daraldı açlıkta meyletmeksizindir günaha; öyle ki doğrusu Allah Gafûr’dur 20 ; Rahîm’dir 2 .

Arapça: 672|5|3|حرمت عليكم الميته والدم ولحم الخنزير وما اهل لغير الله به والمنخنقه والموقوذه والمترديه والنطيحه وما اكل السبع الا ما ذكيتم وما ذبح علي النصب وان تستقسموا بالازلم ذلكم فسق اليوم ييس الذين كفروا من دينكم فلا تخشوهم واخشون اليوم اكملت لكم دينكم واتممت عليكم نعمتي ورضيت لكم الاسلم دينا فمن اضطر في مخمصه غير متجانف لاثم فان الله غفور رحيم

Mâide Suresi - Ayet 25

Türkçe Meal: Dedi (Musa): "Rabbim! Doğrusu ben malik * değilim nefsim 201 ve kardeşim dışında; öyle ki ayır/yar aramızı ve arasını fâsıklar 38 kavminin/toplumunun.

Arapça: 694|5|25|قال رب اني لا املك الا نفسي واخي فافرق بيننا وبين القوم الفسقين

Mâide Suresi - Ayet 26

Türkçe Meal: Dedi (Allah): "Öyle ki doğrusu o (yer) haram edildi üzerlerine kırk sene * ; başı boş/şaşkın/amaçsız dolaşırlar yerde/arzda; öyle ki tasalanma fâsıklar 38 kavmi/toplumu üzerine.

Arapça: 695|5|26|قال فانها محرمه عليهم اربعين سنه يتيهون في الارض فلا تاس علي القوم الفسقين

Mâide Suresi - Ayet 47

Türkçe Meal: Ve hükmetsin İncîl ehli Allah'ın indirdiğiyle onda (İncîl'de); ve kim asla hükmetmez 544 Allah'ın indirdiğiyle; öyle ki işte bunlar; onlardır fâsıklardır 38 .

Arapça: 716|5|47|وليحكم اهل الانجيل بما انزل الله فيه ومن لم يحكم بما انزل الله فاوليك هم الفسقون

Mâide Suresi - Ayet 49

Türkçe Meal: Ve ki hükmet aralarında Allah'ın indirdiğiyle * ; ve tabi olma hevalarına; ve hazırlıklı ol onlara ki ayartırlar 547 seni Allah'ın senin üzerine indirdiğinin ** bir kısmından; öyle ki eğer yüz çevirdilerse; öyle ki bil ki ancak diler Allah ki vurur/çarpar onları günahlarının bir kısmıyla; ve doğrusu insanlardan bir çoğu mutlak fâsıktır 38 .

Arapça: 718|5|49|وان احكم بينهم بما انزل الله ولا تتبع اهواهم واحذرهم ان يفتنوك عن بعض ما انزل الله اليك فان تولوا فاعلم انما يريد الله ان يصيبهم ببعض ذنوبهم وان كثيرا من الناس لفسقون

Mâide Suresi - Ayet 59

Türkçe Meal: De ki: "Ey kitap ehli! Düşmanca intikam alma peşinde misiniz bizden; ancak ki (bizler) iman 47 ettik Allah'a ve üzerimize indirilmişe * ; ve bizden önce indirilmişe ** ; ve ki çoğunluğunuz fâsıklardır 38 ."

Arapça: 728|5|59|قل ياهل الكتب هل تنقمون منا الا ان امنا بالله وما انزل الينا وما انزل من قبل وان اكثركم فسقون

Mâide Suresi - Ayet 81

Türkçe Meal: Şayet iman 47 eder olsalardı Allah'a ve nebiye 132 ve ona indirilene * ; edinmiş olmazlardı onları evliya 212 ; ve fakat çoğu onlardan fâsıklardır 38 .

Arapça: 750|5|81|ولو كانوا يومنون بالله والنبي وما انزل اليه ما اتخذوهم اوليا ولكن كثيرا منهم فسقون

Mâide Suresi - Ayet 108

Türkçe Meal: İşte bu; daha yakındır ki gelirler şahitlikle/tanıklıkla yüzü üzerine (şahitliğin) ya da korkarlar ki reddedilir onların yeminleri yeminler sonrasında; ve takvalı 21 olun Allah'a; ve işitin; ve Allah doğru yola kılavuzlamaz fâsıklar 38 kavmini/toplumunu.

Arapça: 777|5|108|ذلك ادني ان ياتوا بالشهده علي وجهها او يخافوا ان ترد ايمن بعد ايمنهم واتقوا الله واسمعوا والله لا يهدي القوم الفسقين

En'âm Suresi - Ayet 49

Türkçe Meal: Ve kimseler (ki) yalanladılar 195 ayetlerimizi; temas eder onlara azap; fâsıklık 38 ederler olduklarıyla.

Arapça: 838|6|49|والذين كذبوا بايتنا يمسهم العذاب بما كانوا يفسقون

En'âm Suresi - Ayet 121

Türkçe Meal: Ve yemeyin üzerine Allah'ın isminin asla zikredilmeyeninden * ; ve doğrusu o mutlak bir fısktır 38 ; ve doğrusu şeytânlar 29 fısıldarlar evliyalarına 212 karşı sizlerle mücadele etmeye; ve eğer tabi olursanız; doğrusu sizler (de) mutlak müşriklerdensiniz 36 .

Arapça: 910|6|121|ولا تاكلوا مما لم يذكر اسم الله عليه وانه لفسق وان الشيطين ليوحون الي اوليايهم ليجدلوكم وان اطعتموهم انكم لمشركون

En'âm Suresi - Ayet 145

Türkçe Meal: De ki: "Bulamıyorum üzerime vahyedilmiş * (olan) içinde bir haram 318 edilen; bir yiyen üzerine (ki) yer onu; dışındadır ki olur (o) bir ölü; ya da akan bir kan ** ; ya da bir domuz eti öyle ki doğrusu o bir ricstir *** ; ya da bir fısk 38 (olarak) kendisiyle Allah'tan başkasına adanma yapılmış; öyle ki kim zaruri kalırsa aranır/bakınır olmaksızındır ve ne de taşkınlık yapmaksızındır; öyle ki doğrusu (senin) Rabbin Gafûr’dur 20 ; Rahîm’dir 2 .

Arapça: 934|6|145|قل لا اجد في ما اوحي الي محرما علي طاعم يطعمه الا ان يكون ميته او دما مسفوحا او لحم خنزير فانه رجس او فسقا اهل لغير الله به فمن اضطر غير باغ ولا عاد فان ربك غفور رحيم

A'râf Suresi - Ayet 102

Türkçe Meal: Ve bulmuş değildik onların çoğunda hiçbir ahit/ant 198 ; ve ancak bulduk çoğunu onların mutlak fâsıklar 38 .

Arapça: 1056|7|102|وما وجدنا لاكثرهم من عهد وان وجدنا اكثرهم لفسقين

A'râf Suresi - Ayet 145

Türkçe Meal: Ve yazdık ona (Mûsâ'ya) levhalarda * her bir şeyden; bir vaaza dair ve her bir şeyi bir tefsîl 651 (olarak); öyle ki tut/edin onu * kuvvetle; ve emret kavmine/toplumuna (ki) tutsunlar/edinsinler daha güzeliyle ** onun * ; göstereceğim sizlere fâsıkların 38 diyarını."

Arapça: 1099|7|145|وكتبنا له في الالواح من كل شي موعظه وتفصيلا لكل شي فخذها بقوه وامر قومك ياخذوا باحسنها ساوريكم دار الفسقين

A'râf Suresi - Ayet 163

Türkçe Meal: Ve sor * onlara kentten; öyle ki olmuştu (o) denize sunuşlu ** ; taşıyorlardı/sınırı aşıyorlardı o zaman (onlar) sebte 272 ; geliyordu o zaman balıkları onların sebt 272 günü belirginleşenler *** (olarak); ve sebt 272 olmayan gün gelmiyorlardı; işte böyledir; belalandırıyorduk 256 onları fâsıklık 38 eder olduklarıyla.

Arapça: 1117|7|163|وسلهم عن القريه التي كانت حاضره البحر اذ يعدون في السبت اذ تاتيهم حيتانهم يوم سبتهم شرعا ويوم لا يسبتون لا تاتيهم كذلك نبلوهم بما كانوا يفسقون

A'râf Suresi - Ayet 165

Türkçe Meal: Öyle ki ne zaman unuttular kendisiyle * zikredileni 78 ; kurtardık kötülükten meneden kimseleri; ve tuttuk zulmetmiş 257 kimseleri çetin/güçlü bir azapla; fâsıklık 38 eder olduklarıyla.

Arapça: 1119|7|165|فلما نسوا ما ذكروا به انجينا الذين ينهون عن السو واخذنا الذين ظلموا بعذاب بيس بما كانوا يفسقون

Tevbe Suresi - Ayet 8

Türkçe Meal: Nasıldır? Ve eğer (zaferle) ortaya çıksalar sizlere (karşı); gözetmezler sizlerde bir illî * ; ne de bir zimmet ** ; razı ederler sizleri ağızlarıyla; ve karşı koyar kalpleri onların; ve çokları onların fâsıklardır 38 .

Arapça: 1243|9|8|كيف وان يظهروا عليكم لا يرقبوا فيكم الا ولا ذمه يرضونكم بافوههم وتابي قلوبهم واكثرهم فسقون

Tevbe Suresi - Ayet 24

Türkçe Meal: De ki: "Eğer olduysa babalarınız/atalarınız; ve oğullarınız; ve kardeşleriniz; ve eşleriniz; ve aşiretiniz; ve mallar (ki) işleyip kazandınız onu; ve bir ticaret (ki) korkarsınız kesata * ona; ve meskenler (ki) arzularsınız onu; daha sevgili sizlere Allah’tan ve resûlünden 700 ; ve cihat 356 etmekten O'nun ** yolunda 336 ; öyle ki gözetleyin; ta ki gelir Allah emriyle; ve Allah doğru yola kılavuzlamaz fâsıklar 38 kavmini/toplumunu."

Arapça: 1259|9|24|قل ان كان اباوكم وابناوكم واخونكم وازوجكم وعشيرتكم وامول اقترفتموها وتجره تخشون كسادها ومسكن ترضونها احب اليكم من الله ورسوله وجهاد في سبيله فتربصوا حتي ياتي الله بامره والله لا يهدي القوم الفسقين

Tevbe Suresi - Ayet 53

Türkçe Meal: De ki: "İnfak 6 edin gönüllü veya kerhen; asla kabul edilmez sizlerden; doğrusu sizler oldunuz fâsık 38 bir kavim/toplum."

Arapça: 1288|9|53|قل انفقوا طوعا او كرها لن يتقبل منكم انكم كنتم قوما فسقين

Tevbe Suresi - Ayet 67

Türkçe Meal: Münâfık 26 erkekler ve münâfık 26 kadınlar * ; bir kısmı onların bir kısımdandır; emrederler münkeri 82 ve menederler maruftan 291 ; ve tutarlar/kavrarlar ** ellerini; unuttular Allah'ı; öyle ki unuttu (Allah) onları; doğrusu münâfıklar 26 ; işte onlardır fâsıklar 38 .

Arapça: 1302|9|67|المنفقون والمنفقت بعضهم من بعض يامرون بالمنكر وينهون عن المعروف ويقبضون ايديهم نسوا الله فنسيهم ان المنفقين هم الفسقون

Tevbe Suresi - Ayet 80

Türkçe Meal: İstiğfar 396 et onlara ya da istiğfar 396 etme onlara; eğer istiğfar etsen onlara yetmiş kere * ; öyle ki asla mağfiret 319 etmez Allah onlara; işte bu; ki kâfirlik 25 ettikleri nedeniyledir onların Allah’a ve resûlüne 700 ; ve Allah doğru yola kılavuzlamaz fâsık 38 kavmi/toplumu.

Arapça: 1315|9|80|استغفر لهم او لا تستغفر لهم ان تستغفر لهم سبعين مره فلن يغفر الله لهم ذلك بانهم كفروا بالله ورسوله والله لا يهدي القوم الفسقين

Tevbe Suresi - Ayet 84

Türkçe Meal: Ve salla 52 * edilmez onlardan ölen birine ebediyen; ve kıyam 143 etme onun kabrinde; doğrusu onlar kâfirlik 25 ettiler Allah'a ve resûlüne; ve öldüler; ve onlar fâsıklardı 38 .

Arapça: 1319|9|84|ولا تصل علي احد منهم مات ابدا ولا تقم علي قبره انهم كفروا بالله ورسوله وماتوا وهم فسقون

Tevbe Suresi - Ayet 96

Türkçe Meal: Ant içerler sizlere razı olmanız için onlardan; öyle ki eğer razı olursanız onlardan; öyle ki doğrusu Allah razı olmaz fâsık 38 kavimden/toplumdan.

Arapça: 1331|9|96|يحلفون لكم لترضوا عنهم فان ترضوا عنهم فان الله لا يرضي عن القوم الفسقين

Yunus Suresi - Ayet 33

Türkçe Meal: İşte böyledir; hakikat * oldu kelimesi 416 (senin) Rabbinin 4 fâsık 38 olmuş kimselere karşı ki onlar iman 47 etmezler.

Arapça: 1395|10|33|كذلك حقت كلمت ربك علي الذين فسقوا انهم لا يومنون

Neml Suresi - Ayet 12

Türkçe Meal: Ve sok elini ceybine 855 ; çıkar * beyaz olmaksızın bir kötülük/şer/zarar; dokuz ayet içindedir ** firavuna karşı ve kavmine/toplumuna onun *** ; doğrusu onlar oldular fâsık 38 bir kavim/toplum.

Arapça: 3169|27|12|وادخل يدك في جيبك تخرج بيضا من غير سو في تسع ايت الي فرعون وقومه انهم كانوا قوما فسقين

Kasas Suresi - Ayet 32

Türkçe Meal: Sok elini ceybine 855 ; çıkar * beyaz olmaksızın bir kötülük/şer/zarar; ve topla/birleştir kendine kanadını 857 rahbetten 1016 **; işte bu ikisi *** ; iki delildir *** Rabbinden 4 firavuna karşı ve melesine 364 onun **** ; doğrusu onlar oldular bir kavim/toplum bir fâsık 38 .

Arapça: 3282|28|32|اسلك يدك في جيبك تخرج بيضا من غير سو واضمم اليك جناحك من الرهب فذنك برهنان من ربك الي فرعون وملايه انهم كانوا قوما فسقين

Hadid Suresi - Ayet 26

Türkçe Meal: Ve ant olsun gönderdik Nûh'u ve İbrahim'i; ve yaptık ikisinin zürriyetinde 380 nebiliği * ; ve kitabı * ; öyle ki onlardandır ** doğru yola kılavuzlu; ve ekserisi *** onlardan ** fâsıklardır 38 .

Arapça: 5099|57|26|ولقد ارسلنا نوحا وابرهيم وجعلنا في ذريتهما النبوه والكتب فمنهم مهتد وكثير منهم فسقون